Yazımızın hemen başında ; depremde hayatını kaybeden çok sayıdaki arkadaşlarımızı , dostlarımızı, hemşerilerimizi, rahmetle anmak isteriz. Aradan geçen süre içinde Erzincan, zamanın Hükümetinin uygulamaya koyduğu “Yeniden Yapılanma ve Rehabilitasyon Projesi” kapsamında yeniden yapılanmış oldu. Fiziki kayıplar telafi edildi . Ve görenlerin beğendiğiyi bugünkü Erzincan Şehri oluştu. Ne var ki; Tarih boyunca büyük depremlerle sarsılan, can ve mal kaybına uğrayan, dayanılmaz acılara katlanmak durumunda kalan Erzincan insanı, 13 Mart depreminde de kayıplar verdi . Ve elbet can kayıplarının telafisi mümkün olmuyor. Onların acıları halen yüreğimizde…

Oysa, Erzincan Şehri, 1939 depreminde tamamen yok olmuştu. Bir başka arazi üzerinde “Depreme Dayanıklı” olarak yeniden yapılanmıştı. Böyle olunca, 13 Mart 1992’ de 6.8 şiddetindeki depremin Erzincan’da ağır hasara neden olmaması gerekirdi. Demek ki felaketlerden ders almamıştık.Yeni Erzincan Şehri kurulurken,deprem riski göz önüne alınarak hazırlanan Şehir İmar Planı’na sahip çıkmamıştık.Gereksiz bir hevesle Şehirde çok katlı binalara izin verirken, bu binaların depreme dayanıklılığının kontrolunu tam olarak yapmamıştık.İşte o nedenledir ki, Erzincan Şehri Depremde ağır hasarla karşılaştı. Kaldı ki, 18 Kasım 1983 ‘de 5.6 şiddetinde bir deprem yaşamıştık.

Çok sayıda binada çatlaklar oluştu .Zamanın Bayındırlık Bakanı Prof. Ahmet Samsunlu bir uzman ekiple Erzincan’a geldi.Tetkiklerde bulundular.Valilikte yapılan toplantıda, tetkiklerden çıkan sonuç bir raporla açıklandı.Raporda;Erzincan‘da ki betonarme binaların betonlarının çürük olduğu belirtiliyordu.Sebebi ise,Fırat’tan alınan kumun yıkanmadan inşaatlarda kullanılmasıydı. Oysa, o kum milli olduğundan elde edilen beton kalitesizdi. Demiri güçlü bir şekilde kavramıyordu.Bu tespite rağmen gerekli önlemler alınmadı ve 13 Mart 1992 depreminde Erzincan bir kez daha ağır hasar gördü.Yani , o depremden de ders almadık. 13 Mart 1992 depreminde, Erzincan Şehir Merkezi ile Üzümlü, Kemah ve Çayırlı ‘da toplam 37 mahalle, 193 köyde hasar meydana gelmiştir. Yapılan tespitlere göre, depremde yıkılan ya da ağır hasar gören bina sayısı 4421 ‘dir. Yıkılan ya da ağır hasar gören işyeri sayısı ise 972’dir.Ayrıca, toplam 6027 konut ve 453 işyeri orta hasarlı olarak kayıtlara geçmiştir.Depremdeki can kaybı 653 olarak belirlenmiştir.Yaralı sayısı ise 3850 olarak tespit edilmiştir. Erzincan depreminin göçe neden olduğunu ,gerek can kayıpları ve gerekse göç sebebiyle önemli ölçüde “Yetişmiş İnsan Gücü” kaybı meydana geldiğini söylemeliyiz

.Bu kaybın, Erzincan’ın her alandaki gelişmesini geciktirdiğini ifade etmek yanlış olmayacaktır. Ayrıca depremlerin, insanımızın moral gücünü tahrip ettiğini , girişim gücünü ve hevesini kırdığını söylemek mümkündür.Erzincan’ın , bu gücü yeniden kazanması zaman almıştır. Günümüzde bile, bu konu sorun olmaya devam etmektedir. Fiziki yapılanma bakımından artık Erzincan’ın depreme dayanıklı ve güvenilir bir yapıya sahip olduğu kabul edilmektedir.Ancak bu özelliğinin korunması kaçınılmazdır.Deprem riski hiç mi hiç unutulmamalıdır. Depreme dayanıklı yapılanmadan taviz verilmemelidir. Risklere girilmemelidir. Unutulmamalıdır ki, Erzincan 1939 depreminden sonra ki, depreme dayanıklı yapılanmadan taviz verdiği, depremi unuttuğu için 1992’ de yeniden hasarla karşılaşmak talihsizliğine uğramıştır.13 Mart, 1992 depreminin Erzincan Şehrine ağır hasar vermesinin nedenleri , uzmanlarca araştırılmış ve rapor edilmiştir.
Raporda ağır hasarın nedenleri şöyle açıklanmıştır:

*Bina tasarımındaki teknoloji eksikliği,
*Beton kalitesinin düşük olması ,
*Donatı işçiliğinin kötü olması,
*Perde sistemlerinin kullanılmaması,
*Betonarme elemanlarında yanal donatının bulunmaması,
*Kolon boyutları
*Kiriş donatısının hatalı ankraji,
*Kısa kolon etkileri,
*1983 depreminin zayıflatıcı etkileri,
*Bölme duvarlarının gözününe alınmayan diğer etkileri ,