AH! VATANIM…

Canları, tek can, bedenleri, tek beden dahası, yekvücut yapan duygudur MİLLİLİK!

Çünkü o heyecandır, gerilimdir, ruhtur, azimdir, cesarettir, egemenliktir, bağımsızlıktır.

Millilik, beyindir, hafızadır, geçmiştir, geçmişten çıkardığı dersler ve kazanımlarla karşısına çıkan her badireyi ters yüz eden büyük bir sevdanın adıdır.

Vatan, mukaddesat, kan, can bağları ile sağlanan emniyet, birlik, huzur ve güven köprüsüdür Millilik!

Böyle bir bütünlük ve meşveretin, kaynaşmanın, aynı hedefe, aynı heyecana ortak olmanın hayatın her alanına yansıdığı toplumlardan manevra kabiliyeti son derece yüksek, dostlarına güven, düşmanlarına korku salan Devlet hasıl olur.

Milli devleti oluşturan ana etken, Milletin de Milli olmasıdır. Çünkü milliliğin yaşam tarzı haline gelmesinden “Vatan Sevgisi” doğar. Şehitlik ve gazilik payesine ulaşmak bir sevdaya dönüşür.

Milli olan bir milletin milli olan devleti; kendi içinden çıkan ancak, milletin birliğine, dirliğine kasteden tefrikacı, defolu, hain, mide bulandıran, her daim kaybetmeye, yerin üstünde zelil, altında rezil rüsva olacak, yediği önünde yemediği arkasında, yüksek kulelerden ahkâm kesen, kalem oynatan, fikirsizliği fikir diye yutturmaya çalışanların heveslerini kursaklarında bırakacaktır.

Zira din ve millet anlamını da ihtiva eden milliliğin 15 Temmuz Hain Darbe girişimi karşısında tahakkuk etmesi neticesinde, iç ve dış düşmanların hesaplarının altüst oluşunu hep birlikte yaşadık.

Milliliğin içinde barındırdığı o yüksek mefkûre, o azim, o inanç, o irade, o kararlı duruş olması idi ödenecek bedelleri tahmin edebilir miyiz?

Vatanımızın bir köşesinden şehit haberi geldiğinde kahroluyoruz, vücudumuzun kimyası bozuluyor Neden?

Kardeşin ölse, herkesin kardeşi ölüyor dersin, oğlun ölse herkesin oğlu ölüyor dersin kadere rıza gösterirsin.

Peki, bir millet , “ MİLLİ” olma vasıflarını duygu ve hasletlerini kaybederse, milletimizi, vatanımız, mukaddesatımızı, namus ve şerefimizi koruyacak ve kollayacak, emniyette tutacak gücü nerede ve nasıl elde edeceğiz?

Onun içindir ki, baki olan hakikatler fanilerin omzuna bina edilemez. Ortam ne kadar gerilir ise, sevmediğim, istemediğim iktidar zaafa uğrar, itibarsızlaşır bende bu yolla emellerime ulaşırım gibi bir düşünce olsa olsa, Roma’yı yakan Neron ‘da olur.

Ah Vatanım! Ah! Bu vatan toprağına başını koyup mışıl mışıl uyuyan, sonra da gazete köşelerinden ve ekranlardan millete it diyen, yobaz diyen, göbeğini kaşıyan diyen, her türlü hakaret ve aşağılamayı reva görenler, hele bir yıkalım sonra bakarız a paydaş olanlar… Siz zannediyor musunuz ki, Allah muhafaza bu Aziz Vatanımız üzerinde kirli emellerini gerçekleştirmek isteyenlerin emelleri gerçekleşince bu yangından sağ salim kurtulacaksınız, bu yangın sizin saçaklarınızı sarmayacak.

Nazarlarını mangal yürekli şehitlerin Anne ve Babalarının “Vatan Sağ olsun” haykırışına iliştiremeyenlerin, ortak olamayanların, düşmanlarla aynı mevzide sipere yatıp Ülkemize diz çöktürmeye çalışanlarla paydaş olanların bu coğrafyanın tapusundan milletin nezdinde kaydı silinmiştir. İlahi Mizanda da ayrı bir hesap onları beklemektedir.

Millet bu sahte kahramanları, maskeli, boyalı, pudralı, makyajlı, kumpasçı, kopyacı tipleri her geçen gün daha iyi anlamaktadır.

Milletin inancı, vatanı, bayrağı, devleti ile olan rabıtasını koparmaya çalışanların hevesleri kursaklarında kalacaktır.

Birbirinin desenine, rengine, saçına, sakalına, aidiyetine, bakmadan mazisinden aldığı enerji ile istikbale güvenle, azimle yürümek zorunda olduğunun bilincinde olan Milletimiz, bütün şer odaklarının planlarını bir bir bozuyor ve bozmaya da devam edecektir.