Bir Erzincan yaşanmışı ile başlamak istiyorum yazıma. Erzincan’ın kaderinin neden değişmediğini irdeleyeceğim bu kez. Kimseye lafım yok ortaya söyleyeceğim laflarımı. Lütfen üzerine vazife olan, üzerine alınsın. Lütfen diyorum çünkü sonrasında ağır konuşacağım.

Erzincan. İki yanındaki 2 büyük şehirin kıskacında kendi yağında kavrulmaya çalışan bir memleket. Nüfusu, sadece Terzibaba Mezarlığı’nda yatan merhumlarla birlikte 125 Bin rakamına ulaşmış bir yerleşim yeri. Neden bundan bahsediyorum hemen açıklayacağım. Nüfus nüfusu çeker, nüfus ise yatırımı.

Erzincan 2 yıl önce dünya göz hastanesine kavuştu. Uzun bir inşa sürecinden sonra Erzincan’a yapılan bu trilyonluk yatırım, tüm Erzincanlıların koltuklarını kabartmıştı. Kendi adıma “Çocuklarımın göz tedavisi için il dışına gitmekten kurtulduk” diye düşünürken iki solukluk olan Dünya Göz Erzincan’a yar olmadı. 29 personeli bulunan hastane, yeterli hasta sayısına ulaşamaması, doktor bulmakta zorlanması sebebiyle Geçtiğimiz Perşembe günü kapılarını hastalara kapattı. 31 Mart 2016 tarihi itibariyle de hastanenin içerisinde bulunan tüm makine ve ekipmanların diğer şubelere kaydırılacağını tahmin ediyorum.  Binanın akıbeti henüz netlik kazanmadı.

Nasıl gelindi bu aşamaya… Nüfusu yeterli olmayan bir il Erzincan. Siyasi baskılarla yapılan yatırımların büyük bir kısmı da, aynı son ile noktalanmadı mı ? Evet noktalandı. Ak Parti’nin ilk yıllarında kurulan Vossloh ihale alamadığı için çalışmıyor. Organize sanayideki fabrika boş duruyor. Personel ücretli izinde. Ancak yazıktır fabrika durmuş vaziyette.

KODA büyük bir yatırım olarak geldi Erzincan’a. Ulusal firmaların bilgisayar öncesi dökümanlarının dijital ortama aktarılması için büyük bir yatırımdı. Vadesi yetmedi. Önce eleman azalttı. Son 1 senedir ismini bile duymuyorum. General Mobile gene aynı durumu yaşatan diğer bir yatırım. Bunlar aklıma ilk anda gelen firmalar.

Bu firmalar Erzincan’da azıyla çoğuyla istihdam sağlayan kurumlardandı. Kimse kusura bakmasın, bu yatırımların bir çoğu siyasi yatırımdı. Siyasi yatırımdı lafımı için parantez açmam gerekiyor. Erzincanlı siyasetçilerin, taleplerini olumlu bulan yatırımcı firmaların kendi istekleriyle yaptığı yatırımlardı.  Çoğu için, Erzincan’a geldiler, yatırımcı belgelerini aldılar, vergi indiriminden faydalandılar ((!))  sonrasında da Erzincan’ı bırakıp gittiler. Kimse Erzincan’da ki hastaneyi, fabrikasını kapatırken Erzincanlılar kadar üzülmedi emin olun.

Bunu şunun için söylüyorum. Erzincan küçük şehir, neredeyse şehrin bir ucundan bağırsan diğer uçtan duyulacak bir bölge. İstanbul’un bir ilçesi bile Erzincan’ın nüfusunu on ile çarpacak seviyelerde. Böyle olunca yatırım için Erzincan’a gelen firmalar tabiki kar amacı güdüyor. Kar etmediğim yerde durmam diyor. Haklı. Ancak Erzincan’a gelirken sen hiç mi düşünmedin.

Erzincan’ın nüfusu son 30 yıllık dönemde 100 binin üzerine hiç çıkmamış. Hep aynı yerde kalmış. Bunun oran hesaplarını hiç mi yapmazsın. Yaparsın yaparsıııın. Ama işin mali boyutu biraz karışık. İnşallah sonraki yazımda çevrilen dönme dolapları ele alacağım. Özellikle Dünya Göz’ün finans ayağı ve avukatları beni takip etsin.

Neyse işin aslı şuraya gelmek istiyorum. Ülkelerde ekonomi yönetimi ayrı bir sanattır. Yalnız Erzincan gibi küçük illeri büyük illerle bir tutup onlarla birlikte yarıştırırsan her zaman küçük illeri ezersin. Siyasilerimizin bu konuda gerekli önlemi alması gerekiyor.