Ülke ve dünya olarak kritik günlerden geçiyoruz. Her gün kaos, şiddet, terör ve taciz olayları..

Artık haber izleyemez olduk… Maalesef haber programlarının önemli bir bölümü duymak istemediğimiz haberlerle geçiyor.

Evde şiddet, okulda şiddet, sokakta şiddet, tribünlerde şiddet, hastanede şiddet…

Kadına şiddet, çocuğa şiddet, öğretmene şiddet, öğrenciye şiddet, hayvana şiddet ve eziyet..

Şiddetle yatıp şiddetle kalkar hale geldik..

Peki, bu şiddet sarmalından nasıl kurtulacağız?

Biz nerede kaybettik? Kaybediyoruz?

ÖNCE TEŞHİS/TANI!

Toplumlar sadece fiziksel hastalıklarla uğraşmazlar. Belki bundan daha önemli olan, toplumu içerden bir kurt gibi kemirip yiyip bitiren zina, fitne, dedikodu, haset, adam kayırma, rüşvet gibi manevi hastalıklarla da uğraşmak zorunda kalabilirler. İşte bugün tam da bu ahlak ve erdem yoksunu davranışların ayyuka çıktığı, bizi biz yapan değerlerin ise hızla itibarsızlaşmaya başladığı günlere tanık olmaktayız…

PEKİ, ÇÖZÜM/TEDAVİ?

Hâlbuki biz değerlerimizle değerliydik. Bizi biz yapan kadim değerlerimizle medeni toplumlar inşa ettik. Diğer toplumlara örnek olduk...

Endülüs’te(İspanya), Osmanlı’da taklit ediliyorduk. Dilimizle, dinimizle, ahlak, örf ve adetlerimizle rol model alınan, kendisine özenilen bir millettik.

Geceleri kimsenin görmediği saatlerde sadaka taşlarını doldurur, kimseyi rencide etmeden ihtiyaçları giderirdik.

Zenginimiz bir dükkâna girer, veresiye defterinden rastgele birilerinin borcunu sildiriverirdi.

Sabah siftahını yapan esnafımız gelen müşteriyi komşusuna yollar, onun da siftah yapmasını sağlardı.

Savaşta kan kaybeden askerimiz kendisine sunulan suyu diğer kardeşine gönderecek kadar diğergamdı.

Savaşta bir gözünü kaybeden gazimiz, bir başa bir göz yeter diyebilecek kadar fedakârdı.

Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür ancak bunları tarihte yaşanıp geçip gitmiş hikâyeler gibi görmek yerine günümüze taşımanın yollarını bulmak gerekir diye düşünüyorum.

Az önce sıralanan mikrop taşıyıcı virüslere karşı koyacak anti virüsleri ihtiva eden bu değerleri yeni nesle aktaramazsak çöküşümüz kaçınılmaz olacaktır.

NEDİR BU ANTIVİRÜSLER/DEĞERLER?

Saygı, sevgi, hoşgörü, empati, sabır, fedakârlık, diğerkâmlık, birlikte yaşama kültürü, adalet, dürüstlük, şefkat/merhamet, misafirperverlik, sorumluluk, temizlik, vatanseverlik, yardımseverlik, emanete sahip çıkma, sözünde durma, hasta ve düşkünleri koruyup kollama, tarihe ve tarihi değerlere vefa, çevreye/doğaya ve hayvanlara saygı, kul hakkına riayet, komşu hakkını gözetme, kanaatkarlık, kamu malına riayet….

PEKİ, NE YAPMALIYIZ?

Beşer ve insan arasındaki farkı fark edip insani değerleri yeniden kuşanacağız. Fabrika ayarlarımıza döneceğiz. (Beşer et yığını olan biyolojik bir varlık iken insan, duyguları ve ruhu da işin içine katan mükemmel bir varlıktır.)

Hedef olarak değerler oluşturup bu değerleri davranış haline getiren bireyler yetiştireceğiz. (Çok para kazanıp kısa yoldan zengin olmak yerine helalinden kazanıp topluma yararlı bir birey olma ideali)

Bu değerler anlatmakla veya tanımlamakla elde edilemezler. Doğrudan yaşanmalı, içselleştirilmeli ve onlara ilişkin duygularla zenginleştirilmelidir. (Davranış kazanımları açısından temel eğitimin çok büyük bir fırsat dönemi olduğu açıktır.)

Araştırmalar düşünceli, saygılı, güvenilir, adil, sorumlu yani iyi insanların hayatta daha başarılı olduklarını göstermiştir. (Benmerkezci sorunlu bireyler yerine karşıdakine empatiyle bakabilen sorumlu bireyler.)

Değerler eğitimi okullarda en az matematik, Türkçe eğitimi kadar önemli ve gereklidir. Bu manada her ders öğretmeni üzerine düşeni yapmalı, dersinin bir kısmını bu konuya ayırmalıdır. (En önemli ders, insanlık dersidir.)

Teknolojinin baş döndürücü bir hızla geliştiği şu zamanda yasaklamak çözüm olmadığına göre, değerlerimizi tanıtan ve özendiren kanalların önü açılmalı ve teşvik edilmelidir. (Teknolojinin ruhu yoktur, ona ruh verecek ve insanileştirecek olan insandır.)

“Tabiat boşluk kabul etmez” vecizesinden hareketle gençlerimizi çalışmaya teşvik etmenin yanı sıra onları sorumlu ve erdemli bireyler olarak yetiştirmenin yollarını arayacağız. (Küp içindekini sızdırır. Zamanında küpü neyle doldurduysanız, ileride onu alacaksınız.)

Eğitimin en başta ve en önemli ayağı olan aile ili ilgili iletişim kanalları açık tutulmalı, aileyi de eğitimin içine katan plan ve programlar geliştirilmelidir. (Çocuğun ilk ve en gözde öğretmeni annesidir/babasıdır.)

Değerlerimizi yıkıp geçen zararlı alışkanlıklara karşı gençlerimizi sanat, kültür ve spor faaliyetlerine yönlendirmeli, bu alanlarla ilgili alternatifleri artırmalıyız. (Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur.)

Gençlerimizin bu değerlerle ilgili duyarlıklarını artırmak, onları teşvik ve motive etmek amacıyla edebiyat, şiir, yazı/deneme, roman/hikâye gibi alanlarda yarışmalar ve atölye çalışmaları yapılmalıdır. (Taşmak için dolmak gerek; yazmak için okumak gerek. Okumanın en büyük eylem ve erdem olduğunu söylemeliyiz.)

Bizi biz yapan değerlerin öne çıktığı tarihi ve kültürel yerlere/mekânlara seyahat için daha fazla gayret gösterilmelidir. (Japonya örneği)

İnsani değer ve duyarlıklara vurgu yapan ve teşvik eden kısa film ve reklam filmi yarışmaları açılmalı, yetenekli olan gençler sineme ve tiyatro alanlarına yönlendirilmelidir. Böylece insan hayatında çok etkileyici rol oynayan görsel medya ehil insanlar eliyle doldurulmuş olacaktır.