Bir önceki yazımızda Erzincan’da değiştirilen köy, kasaba isimlerinden ve bunların yerini hangi uydurma isimlerin aldığından bahsetmiştim.
         Hatta ve hatta Türkçe olan isimlerin değiştirildiğini dile getirmiş, yeni bir tarih, yeni bir ulus ve yeni bir kimlik ortaya koymak isteyenlerin projelerinden Erzincan’ın da nasiplendiğini ifade etmeye çalışmıştım.
         Yazıma farklı yorumlar geldi. Özellikle Erzincan Üniversitesi’nin değerli hocalarından gelen tepkiler bende şaşkınlığa neden oldu.
        Saygıdeğer hocalarıma sormak isterim;
         Değiştirilen isimler bir kentin bir ülkenin hafızası değil midir?
         Bir şehrin kendi adını unutmasını, geçmişin izlerini silme çabalarını nasıl izah ederler?         
         Veya birilerin koyduğu isimlerden duydukları rahatsızlığın sebeplerini açıklayabilirler mi?
         Bilim adamlarımız kentimizde ki uydurma isimlerin sadece resmiyette kalmasını, insanların neden hala eski isimleri kullanmakta ısrar ettiklerini izah edebilirler mi? 
         Yüzlerce hatta binlerce yıllık bir süreç içerisinde kullanılmakta olan mekân isimlerinin değiştirilmesiyle nasıl Türkçeye sahip çıkıldığını da anlatmaları gerekiyor.
          Tarihi ve kültürel anlam taşıyan kadim mekân isimlerini değiştirmek, ancak özgüveni olmayan, küçük devletlerin paronayası olabilir.        
         Bizler en güzel şehirlerimizi, özellikle Balkan Kentleri’ni kaybettikten sonra oralarda zaman zaman şiddetli asimilasyon politikaları uygulanmış, birçok Türk Köy ve Kasaba İsimleri değiştirilmiş, kimlikleri üzerinde baskılar uygulanmış, hatta anadillerinde dahi konuşmaları yasaklanmıştır.
         Fakat bugün gelinen noktada Bulgaristan’da dahi değiştirilen mekân isimleri tekrar iade edilmiş, orada yaşayan Türkler tüm haklarına sahip olmuşlardır.          
         Dünya hukuk sistemine sağladığı katkılardan dolayı Amerika’nın kalbi Beyaz Saray’a Kanuni Sultan Süleyman’ın resmi asılmıştır. Adalet ve insan hakları noktasında bu kadar hassas olan, Çok dilli ve çok kültürlü bir yapıdan gelen bir geleneğin bu tarz kompleksleri olamaz, olmamalıdır.      
         Cahilane ve keyfice değiştirilen uydurma yüzlerce isimden bahsediyorum.
         Cahilane diyorum, çünkü Erzincan’da Ermeni köyü olarak bilinen yerlerin yüzde sekseninin  ismi Ermenice değil tam tersine Türkçedir. Ciddi araştırmalar eski yer isimlerinin bazılarının Ermenice telaffuz edildiğini, bizzat Ermenice kökenli olanlarının ise Türkçe telaffuzla dönüştürüldüğünü ortaya koymaktadır. Kaldı ki, bu millet bir zamanlar kendi ülkesinin bir parçası olup XX.yy. başlarında bazı radikal grupların şerrinden dolayı tehcire tabi edilmek zorunda olunan Ermeni toplumuna karşı topyekun tavır alacak basitlikte bir  millet de değildir.
         Yazıma tepki gösteren ve Öztürkçeci geçinenlerde bilir ki, “ Öz Türkçeleştirme”  komedisinde Agop Dilaçar adlı Ermeni zata ihtimam gösterilmiş, yetki verilmiştir. Türk Dil Kurumu’nun ilk genel sekreteridir. Ve bu kişi Mustafa Kemal’e “Atatürk” soyadının verilmesini meclise teklif eden kişidir.
         Gelen eleştirilerde “ Türkçe kurallara uygun değiştirme yapıldığı” dile getirilmiştir. Sorun değişimin kuralı değil, bizatihi değişimin kendisidir. Bir tarihselliği, gerçekliği yok ediyorsunuz ve yerine icat ettiğiniz bir takım algıları dayatıyorsunuz. Yine deniliyor ki, üzerinden kırk elli sene geçmiş, e artık bunlarla uğraşmayalım vs. Oysa ki, bu kadarcık  zaman bu ülke tarihinin minicik bir kesitidir ve bu millet “biz yaptık oldu” diyenlerin ırkçı enaniyetlerine boyun eğmek zorunda değildir.   
         Yine yapılan eleştirilerde bir anlaşma yöntemi olarak uydurma isimlerin üste olması şartı ile her iki ismin bir arada kullanılması  önerilmiştir. Her şeyin aslının önceliği vardır. Eski- tarihsel isimlerin öncelikli, uydurma isimlerin geçici olarak altta verilmesi bu geçiş süreci için uygundur.
         Esasında bu konu 1985 yılında basılan Erzincan Tarihi’ eserinde ilk defa Sayın Tahir Erdoğan Şahin tarafından dile getirilmiştir. Bir bölüm tamimiyle bu konuya ayrılmış, Erzincan’ın 570 köyünün ismi analiz edilmiştir. İlgilileri açıp bakabilirler. “Erzincan Eski Mekan İsimlerini Geri Almalıdır” yazım yayınlandıktan sonra görüştüğümüz Sayın Tahir Erdoğan Şahin bu konuyu rapor haline getirip içişleri bakanlığına sunacağını ifade etmiştir.
         Eleştirmenlere duyurulur.