" Kim bir şeyi kırarsa, kırdığı kendisinin olur, bir mislini öbürüne öder"

"Borç Allah'ın yeryüzündeki zillet boyunduruğudur, Allah bir kulu zelil etmek dilerse onu boynuna geçirir"

"Hadisi Şerif-Kütüb-ü Sitte

Bir kimse komşusunun malına zarar verse, aldığı emanet kırılsa veya bozulsa, onun aynısının yenisini (yani misli ile) alıp komşusunun zararını tanzim etmelidir. Kırdığı eşyayı tamir ettirip komşusuna vermeye çalışmamalı, kırılan eşyayı kendisi alıp komşusuna yenisini vermelidir.

Eğer kırılan veya zarar verilen eşyanın aynısı bulunamaz ise o zaman o eşyanın piyasa değeri araştırılarak komşusunun zararını maddi olarak ödemelidir.

Nereden aklına geldi bu mesele diye sormakta haklısınız.

Bu mesele; komşular, arkadaşlar, köylüler arasında her zaman gündeme gelen, emanet alışverişlerin yaşandığı ve sonunda insanların arasında ki dostluğa, komşuluğa ve arkadaşlığa zarar veren hatta kötülük çıkmasına ve sonunda bozuşup dargınlıklara neden olan çok önemli bir meseledir.

Emanet alışverişler, ödünç ve borç olarak alınan nakit paralar, veresiye verilen ve alınan ticaret malları da bu kapsamda sayılabilirler.

Alırken çok iyi, bin bir teşekkür ile alınır, ama geri ödeme günü gelince niyeti kötü olanlar başlarlar mazeret üretmeye ödememek için ne gerekiyorsa: utanmadan, sıkılmadan ne kadar acı veya acıklı durum varsa başlarına gelmiş gibi ajitasyon yaparlar.

Veyahut kırdıkları eşyayı öylece kırık vaziyette, eksik olarak, aracın yakıtını bitirmiş olarak aldıkları insana vermeye çalışırlar.

Örneğin ödünç olarak alınan eşya bir el aleti ise, ya ucu bitirir, ağzını köreltir, ya da kullana kullana iyice kısaltır tutulamayacak hale getirir o vaziyette sahibine iade etmeye çalışır.

Yenisini alıp aletin ağzını yenisi ile değiştirip veya aracın deposunu doldurarak bir teşekkür ile sahibine iade etmek kimsenin aklına gelmez. Gelir aslında herkesin aklına gelirde işlerine gelmez.

Bu tür insanlar işin helal ve haram boyutunu düşünmez, bu bir kul hakkıdır diye aklının ucundan dahi geçirmez. Kendisinin bir liralık menfaati uğruna karşıdaki insanın bin lira zarar etmesini gözü görmez.

Onun için emanet ve borç alacak olanlar hesaplarını çok iyi yapmalıdır ki sonra zor duruma düşmesinler.

Atalarımız boşuna dememişler:

"Emanet malın canı burnunda olur"

"Emanet malın canı az olur"

"Emanet malın canı tez olur" Gibi örnek alınacak sözler.

Hz. Peygamberimiz (Sav) Efendimizin Borç alma konusunda bizlere tavsiye de bulunduğu birkaç Hadisi Şerif ile yazımıza devam edelim.

"Borcun sebep olduğu keder kadar ciddi bir keder yoktur"

"Borç Allah'ın yeryüzündeki zillet boyunduruğu dur.

"Kişi borçlanınca yalan söyler, sözünü tutmaz." Şu hâlde ödeme ihtimali zayıf ve zaruri olmayan borçlanmalardan kaçınmalı.

"Borçtan kaçının zira o gece keder, gündüz de zillet vesilesidir"

"Borçlu ölen kimsenin borcu varislerince ödenmelidir, yoksa cennete giremez"

"Borçlu ölen kimse kabirde bağlıdır, onu kurtaracak tek şey borcunun ödenmesidir.

"(Kütüb-ü Sitte)

Sonuç olarak, borç olarak mal veya nakit para alırken mutlak surette gri ödemesini düşünerek almalı. Nasıl olsa ödenir deyip de gücümüzün üzerinde borçlanıp sonunda zillete düşmemeliyiz.

Bir kimse ihtiyacını gidermek üzere aldığı borcu ciddi olarak ödemeye gayret gösterirse Allah onun borcunun ödenmesi için Bin bir kapı açar ve yardımcı olur.

Nitekim bir Hadisi Şerifte Resulullah (aleyhissalatü vesselam) buyurdular ki:

"Kim ödemek arzusu ile İnsanlardan mal veya borç alır ise, Allah (onun borcunu) ona bedel eda eder. Kim de telef etmek (ödememek maksadıyla) niyetiyle halkın malını alırsa Allah onu telef eder. (Buhari, İstikraz 2)

Alimler bu hadiste şu hükümleri çıkarmışlardır.

* Halkın malını su istimal etmeyi terk edip borçlanma halinde en güzel şekilde ödemeye teşvik var.

* Ceza Amel cinsindendir. (Ödemezsen Allah malını telef eder)

* İyi niyet sahibi olmaya teşvik, kötü niyetten tahzir ve terhib (sakındırma ve korkutma) vardır.

* Üzerinde borç olan kimse borcunu ödemeden, köle Azad edemez, Tasaddukda bulunamaz (sadaka veremez) Bunları verirse reddedilir.

Mümin ve Müslümanların en önemli vasıflarından biriside emanete hıyanet etmemesidir.

Müslüman: Elinden ve dilinden insanların emin olduğu kimsedir.

O halde borç alıp vermek ve emanet eşya alıp vermek de ki titizlik Müslümanlığın vasıflarından ve mümin kişinin şiarıdır.

Üzerimizdeki tüm borçları ve emanetleri zamanında sahiplerine sapasağlam ve noksansız vermek dileğinde ve niyetinde olan tüm insanlara selam olsun.

Allah'a Emanet olun.

Emin Ayaydın- 20.01.2019