Ah bu Erzincan var ya beyim,

 Bir tuhaf şehir,

 İçi beni yakar,

Dışı seni.

Hiç eksik olmaz,

 Alisi, Velisi,

Bir de delisi.

Çok canlar yakar,

Üzüm gözlüsü,

Güzel yüzlüsü,

Delikanlısı.

İşte bu yüzden bitmez,

 Aşk acısı,

Yürek sancısı.

Ah bu Erzincan var ya beyim,

 İçindeki başka yanar,

 Dışındaki başka,

 İçindeki başka donar,

 Dışındaki başka.

 O yüzden sorarlar adama,

 Neresindensin, diye.

 İçindeysen sıkıntı yok,

Ama değilsen,

Hep gurbette kalırsın.

Ah bu Erzincan var ya beyim,

Gelirken güler oynarsın,

Ayrılırken için cız eder.

Bir hüzün kaplar her yanı.

 Gözlerin dolar bıraktığında,

Dostlarını,

 Çocukluğunu,

Gençliğini,

Sevdanı.

Dikersin gözlerini Munzur'a,

 Usulcacık, çaktırmadan ağlarsın.

 Ah bu Erzincan var ya beyim,

 İçinde dağlar üstüne gelir.

Dışında o dağları gözlersin,

 İçinde her an dört yol,

Dışında dörtyolu özlersin.

İçinde muhabbet,

 Dışında selam beklersin.

 Yani beyim, Erzincan sevdadır.

 Ya özlersin,

Ya bu dertten gidersin.

Adil Refik Veyisoğlu