Erzincan Müftülüğü Konferans Salonu’nda düzenlenen programa protokolün yanı sıra, din görevlileri ve öğrenciler ile birlikte birçok vatandaşı katıldı. Sunuculuğunu Din Hizmetleri ve Eğitimi Şube Müdürü Yaşar Ergincan’ın yaptığı program, İlahi ekibin seslendirdiği eserlerle hazır duruma gelince saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. “Camiler Haftası” konulu sinevizyon gösteriminin ardından Erzincan Yenişehir Camii İmam Hatibi Âdem Kocatürk Kur’an-ı Kerim okudu. Kısa bir açıklama yapan İl Müftüsü Yavuz Karabayır; “Hafta boyunca gerçekleştirdiğimiz etkinliklerle camilerimiz ve gençlerimizin cami karşısındaki duruşu ve davranışları üzerinde durmaya çalıştık. Camilerimizi genç kuşaklar doldurmadığı ve bu müstesna mekânlar gençlerle bereketlenmediği sürece İslami bir nesil, inançlı bir kuşak yetiştirmek ve geleceğimizi emanet etmek mümkün olmayacaktır. Bu önemli mevzuda fikir ve görüşlerine, tecrübelerine ve kıymetli bilgilerine ihtiyaç duyduğumuz bir hocamızı sizlere bu gün takdim ediyorum. Bu mevzuda bizlere sunacağı değerli bilgilerle inşallah daha da istifade edecek ve gençlerimiz için bir yol haritası olacaktır. Sizleri Hocamızla baş başa bırakıyorum. Hepiniz tekrar hoş geldiniz” dedi. Erzincan Vali Vekili Ahmet Türköz’de yaptığı kısa konuşmasında, Ülkemiz ve ülkemizin insanları için böyle önemli konuların ehemmiyetine dikkat çekerek camilerin toplum hayatındaki olmazsa olmaz müesseseler oluşuna ve din görevlisi ve gönüllüsü olan kardeşlerimizin de bu hizmetleri yürütmedeki ayrıcalığına, hassas rolüne vurgu yaptı. Daha sonra sinevizyon ekranına yansıtılan ve asıl gündem konusunu teşkil eden “Cami ve Gençlik” konulu konferanslarıyla Yrd. Doç. Şaban Karasakal; “Ülkemizin toplum, kültür, tarih ve kimlik ilişkilerinde câmi nereye oturuyor? Buna bağlı olarak câminin bugün ki toplumsal misyonu nedir, Toplum-câmi ilişkisi nasıl bir gelişme sergiliyor? Câmiye giden insan sayısı, yaş, cinsiyet kompozisyonu nasıl? Dinler, Sistemler ve doktrinler, evren ve eşyanın farklı yorumlanması sonucu birbirlerinden ayrılır. O halde insanın vitrine bakışı… Eşya, olay ve nasslar karşısında insanın yorumu nedir ve ne görmek istiyor? CAMİ ve GENÇ konusuna nasıl bakıyoruz? Yürek kirliliği, çevre kirliliği ve toplumsal kirlilik üçgeni arasında cami ve gençlik değerleri nasıl korunacak? Allah’a giden yolların mescitlerden geçtiğini unutmamak gerekir. Ve camilerin Asr-ı Saadet döneminde icra ettikleri fonksiyonlar: 1- Mâbed / İbâdet Merkezi 2-Eğitim ve Öğretim Merkezi 3-Devlet Merkezi 4- Adalet Merkezi 5- Danışma Meclisi 6- Konaklama Yeri 7- Spor ve Gösteri Merkezi 8- Sosyal Yardımlaşma Merkezi: Hastahane-Nikâh Salonu gibi fonksiyonları icra etmiştir. Kimlik boyutuyla: Hem fertlerin, milletin, değerlerinin, hem de şehirlerin kimliği… Câmiyi, mâbedi, ezanı istiklal marşına yerleştirmiş nadir bir milletiz. Bugün en çok ihtiyacımız bulunan değer: Muhabbet açlığı! Problem, sokaktaki Müslüman’ da, gençlerde değil… Medeniyet, aidiyet, kimlik, kardeşlik, muhabbet gibi unsurlar yok edildiğinde ne gençlik kalır ne saadet ne de medeniyet. GENÇLİK DÖNEMİ’nde gençlerimizin 3 temel ihtiyacı; 1-Enerjilerini sağlıklı bir şekilde boşaltamadıkları, 2-Kendilerini sağlıklı zeminlerde ifade edemedikleri 3-Akranlarıyla sağlıklı ortamlarda sosyalleşemedikleri sürece şikâyetler artarak devam edecektir. Suçlu aranıyorsa suçlu gençler değil, onların bu ihtiyaçlarını görmeyen ya da göremeyen, karşılamayan herkestir. Hepimiz birbirimize ne kaybettiğimizi ve nerede kaybettiğimizi hatırlatmakla sorumluyuz. Gençlerimizin, kalbini/ kalplerini ihmal ederek, varacağı bir yer de yok. Kalbine ulaşamadığımız insan bizim değildir. Mühürlenmiş kalpler için bile anahtar aramaya mecburuz. Çünkü hangi kalbin mühürlendiğini bilmiyoruz. Camileri ihya konusunda bilmek gerekir ki; namazı kıl çık anlayışının topluma, cemaate, namaza ve camiye, imam efendiye hiçbir katkısı olmaz. Dert dinleyen ve dert paylaşan, sorun çözen, Acı ve sevinçleri paylaşan, dost, arkadaş, ağabey gibi rolleri kolaylıkla ve yapmacıksız olarak sahiplenen...“proaktif” bir kişilik ortaya koymak gerekir. GÂFİLÂNE BİR HAYAT; Çocuklukta oyun, Delikanlılıkta şehvet, Ergenlikte gaflet, İhtiyarlıkta da elden gidenlere hasret ve bin bir NEDÂMET ten ibarettir. “Kıyamette: Ömür, ilim, mal, vücut bir adım bile atamaz.” BİZLER, Din Gönüllüleri (İlahiyatçı, İmam vs.) görevimizi iyi yaptığımızda câmi, câmi olacak ve cemaat de cemaat olacak. Toplum da İslam Toplumu olmaya namzet olacaktır” dedi. Konferansın sonunda bazı gençlere temsili olarak kitap hediyeleri verildi. Yine arzu edenlerin Erzincan Müftülüğüne uğrayarak konu ile ilgili kitaplardan temin edebilecekleri söylendi. Yrd. Doç. Şaban Karasakal’a Vali Vekili Ahmet Türköz tarafından Erzincan bakır işlemeciliği ile hazırlanan bir hediye takdim edildi ve yine emekli İl Müftüsü Mustafa Uçar’a da EÜ İlahiyat Fak. Dekanı Prof. Dr. Mustafa Alıcı eliyle din hizmetlerine katkılarından dolayı bir plaket takdim edildi.
Editör: Doğu Gazetesi