Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi 2018-2019 Akademik Yılı Açılış Töreni, Yalnızbağ Yerleşkesi Prof. Dr. Erdoğan Büyükkasap Kongre ve Kültür Merkezi Salonu'nda gerçekleştirildi.

Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından üniversite öğrencileri Türk Halk Müziği konseri verdi. Törene katılan Binali Yıldırım da zaman zaman türkülere eşlik etti.

TBMM Başkanı Yıldırım, burada yaptığı konuşmada, yeni eğitim ve öğretim yılının hayırlı olması temennisinde bulundu.

Erzincan Üniversitesinin 2006 yılında resmen kurulduğunu hatırlatan Yıldırım, şöyle konuştu:

"Bu senenin başında milletvekili arkadaşlarımızın verdiği kanun teklifiyle üniversitenin ismi Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi şeklinde değiştirilmiştir, kabul edilmiştir. Dağları karlı Erzincan sizlerin olduğu gibi benim de memleketim. Taşını, toprağını, üzümünü, yaylasını seviyorum. İnsanlarını seviyorum çünkü onlar 24 ayar altındır. Memleketime değer katan herkesi, her kurumu her zaman takdir ettim, takdir etmeye devam edeceğim. Türkiye'nin her köşesinde yaptığımız gibi imkanlarımızı hemşehrilerimizin mutluluğu ve refahı için seferber ediyoruz. Adımı taşıyan üniversitemiz de benim için, ailem için iftihar kaynağıdır. 24 bini aşan gencimizin öğrenim gördüğü üniversite bu gün 11 fakülte, 3 enstitü, 4 yüksekokul, 12 meslek yüksekokulu ve 10 araştırma uygulama merkeziyle gençlerimizin ufkunu aydınlatmak için ciddi gayret göstermektedir."

- "Fikirler asla tehdit altında olmamalı"

Yıldırım, gelecek yıllarda üniversitenin iddiasına uygun bir vasfı kazanacağını belirterek, üniversitelerin, farklılıkların buluşup, birlikte hakikatin arandığı yerler olduğunu dile getirdi.

İdeolojik saplantının olduğu yerden tek tip insanların çıktığını ifade eden Yıldırım, "Sevgi ve hoşgörü anlayışımızda tek tip insana yer yoktur. Üniversitelerimiz hayatın gerçeklerini mutlaka yansıtmalıdır. Önceki birikimlerin tekrarı olan nakilcilik, üniversite öğretiminin omurgası olamaz. İnsanlığın yüzlerce yıllık birikimiyle tekamül eden akıl, üniversitelerin omurgasını teşkil etmelidir. Akademik yapının temelinde fikirler yatar. Dolayısıyla fikirler asla tehdit altında olmamalı. Üniversite içinde herkes fikrini özgürce ifade etmelidir, çünkü burası bilimsel hürriyetin merkezidir." diye konuştu.

Üniversitelerde ortaya koyulan eserlerin, öğrenmenin, akıl yürütmenin ve tecrübenin somutlaştırılmış şekli olduğunu aktaran Yıldırım, yazılan kitapların, yayınlanan makalelerin aklın ve beynin eserleri olduğunu vurguladı.

- "Gitsin diye dua ettiğimiz günler geride kaldı"

Türkiye'de bir zamanlar gençlerin akıllarına, eserlerine değil, bedenlerini nasıl örttüklerine yoğunlaşıldığını hatırlatan Yıldırım, şunları kaydetti:

"Üzücü, incitici olan bu durum sebebiyle bir çok kız evladımız okulunu, üniversitesini bırakmak zorunda kaldı ve ya başka memleketlere gidip orada tahsilini tamamlama mecburiyetinde kaldı. Bu örneklerden biri de benim kızım. Üniversiteyi tamamlayamadı, başını açmasını istediler o da bunu reddetti bıraktı. Şimdi yıllar sonra çoluk çocuğa kavuştu üniversite okudu. O, yarım kalan idealini gerçekleştirmek için gayret ediyor. Ne oldu, bütün bunlardan kim ne kazandı, hiçbir şey kazanmadı. Husumet oldu, toplumda ayrışma oldu, yani zararı memleketimize bize oldu. Gelişip ileri gitmek için insanımızın niteliğini arttırmamız icap ederken gençlerimiz üniversitelerden uzakta kaldı. 'Gitsin de bir daha gelmesin' diye dua ettiğimiz o günler çok şükür geride kaldı."

Yıldırım, 2002'den itibaren fikri, vicdanı, irfanı hür gençler yetiştirmek için hızlı bir üniversiteleşme atağının başladığını vurgulayarak, bu çerçevede 2002'de 76 olan üniversite sayısının bugün 206'ya çıktığını anlattı.

- "Üniversitelerde kız öğrenci sayısı arttı"

Üniversitesi olmayan şehir kalmadığına dikkati çeken Yıldırım, "İsteyen evladımız gurbete gitmeden kendi memleketinde bile üniversite eğitimi alabilir. Tabii gurbette okumanın zorlukları var, barınma, beslenme zorlukları ve yüksek masrafları var. Özellikle de kızlarımızın bu noktada daha da dezavantajı var. Bazı aileler de kızlarını gurbete göndermekte tereddüt ederler. Esasında her ilde bir üniversite hedefiyle başlatılan bu hamlenin önemli bir amacı da üniversiteye giden kızlarımızın sayısını arttırmak. İstatistiklere bakıldığında bu amaca şimdiden erişildiğini görüyoruz. Artık birçok üniversitemizde kız öğrencilerimizin sayısı, erkek öğrencilerimizi aşmış durumda. Bugün üniversitelerimizin tamamında okuyan 7,5 milyon gencimizin 3,5 milyondan fazlasını kızlarımız oluşturuyor. Erzincan'da öğretim gören gencimizin 11 bin civarı kız öğrencilerimizden oluşuyor. Bu sevindirici bir tablo, kızlarımız daha çok okusun, daha nitelikli hale gelsin istiyoruz." ifadelerini kullandı.

Bilgi çağında olduklarını ve eğitim, öğretime sıkı sarılmak gerektiğini dile getiren Yıldırım, dünyayı yönetenlerin bilgiye sahip olanların, bilgiyi üretenlerin ve bilgiyi kullananların olduğunu aktardı.

Batılılara sorulduğunda ilk üniversiteyi kendilerinin kurduğunu söylediklerini anlatan Yıldırım, "Onlara göre tarih batıyla başlamıştır, oysa dünyada ilk üniversiteyi kuranlar Müslümanlardır." dedi.

- "FETÖ'nün hedefi Türkiye'yi kaosa sürüklemekti"

Yıldırım, Anadolu Selçuklu Devleti döneminde Konya, Kayseri, Kırşehir'in ilim merkezi haline getirildiğini ifade ederek, Osmanlı'nın da Selçuklu'nun bu mirasına sahip çıktığını anlattı.

Medeniyetinin tarihinde akıl ve bilginin olduğunu vurgulayan Yıldırım, konuşmasına şöyle devam etti:

"Anadolu, işgalci, sömürgeci devletlerin iştahını kabartan bir coğrafyadır. Bu coğrafyada devletimizin ve milletimizin varlığını sonsuza kadar huzur, güven ve barış içinde devam ettirmek istiyorsak mutlaka güçlü, daha güçlü olmak mecburiyetindeyiz. Bizim huzur, barış ve kardeşliğimizden her zaman birileri rahatsız olmuştur. İçeride ve dışarıda rahatsız olanlar aramıza fitne sokup, işbirlikçi hainler yetiştirmeye çalışmıştır. FETÖ terör örgütü son zamanlarda karşı karşıya kaldığımız o hain ve sinsi planın bir sonucudur. Bu hain yapının 15 Temmuz'da yaptıklarını hepimiz hatırlıyoruz. Türk tarihinde eşine az rastlanan bu ihanetin hedefi Türkiye'yi kaosa sürüklemek, kardeş kavgasını körüklemek ve dış kaynaklı sinsi planları uygulamaya koymaktı ama başaramadılar."

TBMM Başkanı Yıldırım, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısıyla milletin, vatansever askerlerin, polislerin, savcıların ve hakimlerin hızlı kararlarıyla kalkışmanın bastırıldığına işaret ederek, "Türkiye'de artık devlet ve millet kaynaşması gerçekleşmiştir. Devletin milleti yerine milletin devleti olgusu hayata geçmiştir. Bu uğurda hayatını kaybeden bütün şehitlerimize, vatan savunmasında teröre karşı amansız mücadele eden veren bütün şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Şehitlerimize minnet ve şükran borcumuz var, Allah hepsinden razı olsun." diye konuştu.

TBMM Başkanı Binali Yıldırım, "Sürücüsüz arabalar, garsonsuz lokantalar dönemi artık uzak değil. Yapay zeka uygulamaları şimdiden insanların gündeminde ve insanlığı korkutuyor. Belki gelecekte pek çok insan robotlarla arkadaşlık kuracak." dedi.

Yıldırım, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi 2018-2019 Akademik Yılı Açılış Töreni'nde yaptığı konuşmada, 16 Nisan 2017'de milletin onayıyla anayasa değişikliğine gidildiğini hatırlattı.

Değişikliğin amacının ülkede istikrarı, güveni temin etmek ve bir daha demokrasi dışı hareketlerle karşı karşıya kalmamak olduğunu ifade eden Yıldırım, şöyle konuştu:

"Bazıları ne söylersek söyleyelim, anlamakta zorlanıyorlar ama millet anladığı için destek verdi ve bugünlere geldi. Nitekim 24 Haziran 2018 seçimleri yapıldı, yeni anayasa yürürlüğe girdi. Yani parlamenter sistemin yerini Cumhurbaşkanlığı sistemi almış oldu. Sistemin ilk Cumhurbaşkanını milletimiz Recep Tayyip Erdoğan'ı seçerek bu süreci başlatmış oldu. Ben de sistemin son Başbakanı olarak tarihteki yerimi aldım. Yeni sistemin ilk Meclis Başkanı da milletvekillerimizin teveccühüyle şahsım seçilmiş oldu. Artık Meclis kendi işinde, hükümet de kendi işinde uğraşacak."

- "Üniversite yıllarında bir çok zorlukla karşılaştım"

Yıldırım, gençlerin milletin geleceği ve yarınları olduğunu belirterek, kendisinin de öğrencilerin oturduğu sıralarda bir zamanlar oturduğunu dile getirdi.

Kendisinin o sıralarda oturduğu zaman şimdiki gençler kadar rahat olmadığına değinen Yıldırım, "1973 yılında başladığım İstanbul Teknik Üniversitesinde 2 yıl sonra anarşik olaylar, terör nedeniyle üniversitemiz bir yıl kapalı kaldı. Boşu boşuna bir yıl geçip gitti, eğitimimiz geç bitti, hayata atılmamız da geç başladı. Bir çok zorluklarla karşılaştık, yokluğu, yoksunluğu yaşadık, şahit olduk ama inanın hiçbir zaman yılmadık mücadele ettik. İyi bir insan olmanın yanında ülkeme milletime daha faydalı insan nasıl olunabilir, hep bunun düşüncesi içerisinde ve gayreti içerisinde oldum." diye konuştu.

İnsanın yaratılışının aynı zamanda faydalı bir insan olmayı gerektirdiğini aktaran Yıldırım, aynı fikirde olmayan insanlarla kavga etmek zorunda olmadıklarını anlattı.

- "İnsan pes ettiği gün yenilir"

Farklı fikirdeki insanlarla anlaşamamanın gayet doğal olduğuna vurgu yapan Yıldırım, şöyle devam etti:

"Önemli olan konuşmaktır, konuşabilmektir. İnsan meraklı olmalı, hayatı geliştiren şey de meraktır. Meraklı insan, bilgiye açtır, açlığını gidermek için öğrenir. Hayatta mutlaka bir hedefiniz olsun. Uzay boşluğundaki meteorlar gibi olursanız, sürekli başkalarının hedeflerinin peşinden koşarsınız. Bir hedefe ulaşmak, gayret etmek bir çalışmayı gerektirir. 'Nerede azim varsa orada çözüm vardır' diye güzel bir söz vardır. Ulaşamadığınız hedefleriniz sizi yılgınlığa bıkkınlığa uğratmasın, deneyin bir daha deneyin, kaybettiğiniz her aşamada nerede yanlış olduğunu göreceksiniz ve doğruyu eninde sonunda bulacaksınız. Unutmayın insan pes ettiği gün yenilir. Hayat geleceğe doğru yaşlanıyor, kendinizi yarınlara hazırlayın."

Yıldırım, bugünkü mesleklerin pek çoğunun gelecekte tarihe karışabileceğini ifade ederek, yapılan tahminlere göre önümüzdeki 10 yıl içerisinde dünyada çalışanların yarısına yakının işlerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalacağını anlattı.

- "Sürücüsüz araba, garsonsuz lokantalar dönemi artık uzak değil"

Dünyanın artık dijitalleştiğine işaret eden Yıldırım, şunları kaydetti:

"Sürücüsüz arabalar, garsonsuz lokantalar dönemi artık uzak değil. Yapay zeka uygulamaları şimdiden insanların gündeminde ve insanlığı korkutuyor. Belki gelecekte pek çok insan robotlarla arkadaşlık kuracak. Üç boyutlu yazıcılarla üretim ev tipi fabrikalara dönüşecek. Ekransız yayıncılık uygulamaları daha şimdiden kullanılır hale geldi. İnternet çağında hepimiz artık veri üretiyoruz aynı zamanda veri tüketicisi konumuna geldik. Facebook, Instagram, Twitter gibi sosyal medya uygulamaları sadece bir yazılımdan ibaret. Bizlerse hem müşterisiyiz hem de üreticisiyiz."

Yıldırım, öğrencilere içerisinde bulundukları günü ve yarını bilerek kendilerini ona göre hazırlamaları tavsiyesinde bulundu.

Konuşmaların ardından Yıldırım, Mühendislik Fakültesi öğrencilerinin 2 ayda ürettiği 16 bin liraya mal olan "Kayı" isimli elektrikli otomobilde deneme sürüşü yaptı.

Daha sonra dualarla Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Binali Yıldırım Kütüphanesi ve Müzesinin temeli atıldı.

Programa, Erzincan Valisi Ali Arslantaş, Belediye Başkanı Cemalettin Başsoy, AK Parti milletvekilleri Süleyman Karaman, Burhan Çakır, AK Parti İstanbul Milletvekili Serkan Bayram, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Akın Levent, İş adamı Nevzat Demir, akademisyenler ve çok sayıda öğrenci katıldı.

Editör: Doğu Gazetesi