Özkan Beydili konu ile alakalı şu açıklamalarda bulundu; "Emperyalist zihniyetin kapital ayak oyunları ile milli servet değeri taşıyan yünlerimiz çöpe atılıyor. 

Küçükbaş hayvan üreticileri yünü satamadığı için çöpe atarken, vatandaşlarımızın yün ürünlerine pahalı diye ulaşmaması çelişki değil midir?

Bir dönem küçükbaş hayvancılık faaliyetini yapan üreticilerimizin bir yıllık yayla kira bedelini karşılayan yünler, son yıllarda nakliye bedelini bile karşılayamadığından çöpe atılıyor. İnsan sağlığı açısından son derece önemli olan yünlü ürünlerin yerini kansorejen içerikli, emperyal destekli naylon ürünler almaktadır. Halkın sağlığı ile oynandığı gibi ülkenin milli servet değeri taşıyan bir ürünü daha yok oluyor. Bir ülkenin bağımsızlığının devamını sağlamanın en temel unsurlarından biri de dışa bağımlılığının minimum seviyede olmasıdır. Zira 9 Eylül İzmir'in kurtuluşundan sonra  "başardık paşam" diyen halka Mustafa Kemal Atatürk şu tarihi söz ile cevap vermektedir; "Asıl kurtuluş mücadelesi şimdi başlayacaktır". Nitekim Türkiye Cumhuriyeti askeri alandaki kurtuluş mücadelesinden hemen sonra siyasi ve ekonomik bağımsızlığını sağlamak için İzmir İktisat Kongresini gercekleştirmiştir. Buradan da net bir şekilde anlaşılacağı üzere askeri alanda elde edilen başarılar ekonomik alanda desteklenemez ise zaman içinde kazanılan başarıların kaybedilmesine sebep olmakla beraber bir karış toprak için canını feda eden ecdadımızın ruhuna ihanet olur. Emperyalizmin kapital ayak oyunları ile yok ettiği  bu ürünümüzü Milli Ekonomiye kazandırmak, bu işle iştigal eden üreticilerimize hakkını teslim etmek milli bir meseledir. Bu ürünü yeniden canlandırmak, 1940 li yıllardan itibaren GDO'lu ürünlerle tarım ve hayvancılık alanında insan sağlığı üzerinden tek tip insan yaratma çabasında olan Emperyalist zihniyete karşı bir  bağimsızlık mücadelesidir ve bir başkaldırıdır. İlluminati dünyasını incelediğimizde tarım ve hayvancılığın önümüzdeki yüzyılın en büyük silahı olacağı açık ve net bir şekilde görülmektedir. Bir somut örnek verecek olursak: BM'nin Roma'da düzenlediği dünya gıda konferansına ülkelerin tarım  bakanları katılirken sadece ABD'nin tarım bakanı Earl Lauer Butz dışında ayrıca Dışişleri Bakanı Kissinger katılmıştır.

Çünkü Kissinger'a göre, “tarım ve hayvancılık  Tarım Bakanlığı'nın ellerine bırakılmayacak kadar önemliydi.” 

Hal böyle iken; yakılan çöpe atılan yün'lerle alakalı üreticileri korumakla görevli olan Damızlık Koyun Keçi Yetiştiriciler Birliğinin İktisadi faaliyet çerçevesinde acil çalışma başlatarak milli servet değeri olan bu ürünümüzü tekrar canlandırması ve bin bir zahmetle bu alanda iştigal eden üreticilerimizin bu sorununa acil çözüm bulması gerekir. Sağlık sorunlarının baş gösterdiği, organik ürünlerin değer kazandığı, bir dönemde organik olan ve son derece sağlık açısından faydalı olan yün'ün ekonomik değerinin olmaması izah edilecek bir durum değildir. Birliğimizin ve tüm birliklerin süt ve peynir konusundaki pazar arayışı gayretlerinin yün konusunda da göstermesi elzem, acil ve görevinin gereğidir. Aksi halde emperyalizmin galip gelmesine seyirci kalırız. Bugün çöpe attığımız yünler gibi yarın peynirlerimizi de maliyetlerin artışı nedeni ile çöpe atmak zorunda kalabiliriz.

Bu vesile ile dünyanın en zor mesleği olan hayvancılık alanında faaliyet gösteren tüm üreticilere selam ve saygılarımı sunmakla beraber Askeri, Siyasi ve Ekonomik alanda tam bağımsızlığımızın devamı için YERLİ ÜRETİM'e katkılarından dolayı bütün üreticilere ve Üretim Ordusu olarak nitelendirdiğim Şavakli üreticilerimize şükranlarımı sunuyorum."

Editör: Doğu Gazetesi