13 Şubat Kapalı Spor Salonu’nda Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Meral Akşener’in katılımıyla düzenlenen programın akabinde Ahmet Şafak Demirci sahne alarak partililere konser verdi. Gerçekleştirilen programa Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Meral Akşener, MHP İl Başkanı Bekir Aksun, Milliyetçi Hareket Partisi Milletvekili Adayları Ümit Özker ve Mutlu Özdemir, Milliyetçi Hareket Partisi Merkez İlçe Başkanı Salih Aksu, teşkilat mensupları, partililer ve vatandaşlar katıldı. Akşener salona girmesinin ardından partililerin sevgi seliyle karşılanmasının yanı sıra partililer kendisiyle fotoğraf çekilmek için birbiriyle yarıştığı gözlemlendi. Akşener’in partilileri selamlamasının ardından Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı okunarak başlayan programda sırası ileErzincan Ülkü Ocakları Başkanı Çağatay Mutlu, İl Başkanı Bekir Aksun, Milliyetçi Hareket Partisi Milletvekili Adayları Ümit Özker ve Mutlu Özdemir son olarak ise Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Meral Akşener konuşma yaptı. Akşener’in konuşma yapmak üzere kürsüye çıktığı sırada partililerin “Erzincan ovası, Bozkurt yuvası” nidalarını seslendirmeleri üzerine Akşener ise “Söylemekle olmaz 7 Haziran saat beşten sonra göreceğim bakalım Erzincan bozkurt yuvası mı” diyerek partililerine cevap verdi. Akşener konuşmasına Erzincan’dan örnekler vererek; “ Milliyetçi hareket partisi iktidar olduğunda esnafın vergi yükünü hafifletecek. AVM’leri batıda olduğu gibi şehrin en az 30 kilometre dışına çıkaracak. Aynı zamanda Pazar günleri bütün batı dünyasında AVM’ler kapalıdır ama küçük şehrin içindeki küçük esnaf açık olması haline getirecek. Akşener Başbakan Davutoğlu’na olan eleştirisinde ise “Yarın Sayın Davutoğlu buraya geliyormuş. Keşke imkânım olsa da kendisine sorsam. Dün meşhur sözde Ermeni soykırım hikâyesi var ya onun 100'üncü yıldönümü idi. Çeşitli ülkeler açıklamalar yaptılar. Bizim Başbakan da açıklama yaptı. “Bu suç” dedi. Sonra dedi ki 'Ben Türkiye'nin Başbakanıyım ne yapıyorum' düzeltti ve konuşmasına devam etti. Hani dervişin fikri neyse zikri oymuş ya, bu arkadaşlar sizden çekinmese, burayı şereflendiren özellikle sizlerden çekinmese inanın bu soykırım yalanını kabul eder ve en şeddeli biçimde özür diler. Oraya doğru da bir gidiş var. Başbakan bu işe suç diyor, tehcir denilen o bir yerden bir yere götürme işine insanlık suçu diyor. Ama buna karşılık eski İçişleri Bakanı diyor ki 'Biz ne yaptık ya tehcir yaptık. Yani göç yaptık. Bir şey yok o işte. Bakanla Başbakan arasında müthiş bir fark var. Cumhurbaşkanı ile tamamı arasında bir fark var. SayınBülent Arınç bir konuşma yaptı dedi ki meayen söylüyorum biz bu kadar büyük bir suç olduğunu bilmeden yaptık bunu yani soykırım olmuş ama biz anlamadık, biz bilmiyoruz, biz masumuz.Şimdi Türkiye’de bu iktidar ile beraber iki şey gelişti. Birincisi adaletsizlik, diğeri ciddiyetsizlik. Bu arkadaşların bu ciddiyetsizliği sebebiyle şu anda Avrupa'nın pek çok devleti bu soykırım meselesini tanıdılar. Sayın Davutoğlu'na diyorum ki buyurun yarın Erzincan'da, Erzincan Meydanı’nda Ermeni mezalimi yaşamış Hınçak ve Taşnak komitacılarının, mezalimine maruz kalmış bu güzel vatan toprağında, yiğitsen kardeşim, yüreğin yetiyorsa gel bakalım “Biz suç işledik” dede görelim. Erzincanlı da bu söylemin cevabını versin de sende öğren. Ne kadar saf bir hükümetimiz var, Türk filmlerindeki gibi önüne gelen aldatıyor. Önce bir sabah uyandılar, Allah Allah, meğer devletin içinde paralel bir yapı varmış ve bu arkadaşlara kumpas kurmuş. Ne zaman? 12 sene sonra, vah vah vah. Peki Genel Kurmay Başkanı hapisteyken böyle şeyler olmuş sonra bugünün Cumhurbaşkanı o zamanın başbakanı gözlerini yaşarta yaşarta bizi aldattılar, beni aldattılar, ben aldandım dedi. Yani 12 yıl sonra aldatıldığını keşfeden bir yönetici, Bir başbakan, bir Cumhurbaşkanı, 15 yıl sonra kimler tarafından aldatıldığını keşfedecek, burası koca bir soru işareti. Yarın bu arkadaşları Apo da aldatmış olacak, Ermeni diasporası da aldatmış olacak. Ama her aldanmanın sonunda Türkiye bir şeyler kaybediyor." Biz bunları kul hakkına riayet eden, alınları secdeye değen, kul hakkına riayet eden, devlet malını, millet malını beytül mal gören insanlar biliyorduk. 17-25 Aralık işinde gördük ki bu muhteremler bizi baştan aşağı soymuş. İslam diye diye, İslamiyet diye diye, din iman diye diye soymuşlar. Yakalandılar, hep beraber cümbür cemaat ağlaşmaya başladılar. Her biri ayrı bir küçük Emrah, bütün hayatları ağlayarak geçiyor. Sürekli bir mağduriyet hali.”dedi.
Editör: Doğu Gazetesi