Karakelle basın mensuplarına  yapmış olduğu açılamasında; “Bu gün bir eksik ile toplanıyoruz. Basınımızın duayeni Kazım abi hakkın rahmetine kavuştu. Rabbim mekânını cennet etsin. Türkiye genelinde özelleştirme kapsamına alınan Erzincan Şeker fabrikasının özelleştirilmesi ile ilgili bilgi alışverişinde bulunmak üzere toplandık.

Malumunuz olduğu üzere şeker fabrikalarımızın özelleştirilmesi gündeme alındı. Öncelikle 6 yıl önceki özelleştirmeden sizlere bilgi vermek istiyorum. 6 yıl önce yapılan özelleştirmede A ve B grupları vardı. Erzincan şeker fabrikası B grubunda satılmıştı. Ancak o gün ihale şartnamesine duyulan tepkiler vardı. O gün başbakanımız bu özelleştirme kapsamına alınan şeker fabrikalarını illerinde milletvekillerini bir araya topladı ve görüşlerimizi aldı. Herkes görüşünü belirtirken ben orada dedim ki sayın başbakanım, özelleştirmenin şartnamesini bilmiyorum. Bu şartname nasıl kabul edildi. Erzincan dahil 4 şeker fabrikasını alan bir yıl çalıştıracak, sonra 3’ünük kapatıp biri ile devam edecek. Öyle deyince başbakanımızın tepkisi büyük oldu. Ve satış iptal edildi. 6 yıl önce bu şekilde gerçekten ihalenin, ihale şartnamesinin o günkü ihale şartnamesinde fabrikaların kapanması kesin. Bu günkü şartnamede yine başbakanımız 14 ilin milletvekillerini toplantıya çağırdı bizleri bilgilendirdi. Gerekçelerini açıkladı. O toplantıda baktım ki 4 ilin dışında herkes özelleştirmeden yana. Yıllık 7 Bin 500 Bin ton kapasitesi olanlar diyor ki fabrikalar özelleşsin. Biz buna rağmen Erzincan’da ki izahlarımızı açıkladık. Mümkünse ihaleyi alanların 5 yıl değil sürenin 10 yıla çıkarılması konusunda taleplerimiz oldu. Neticede görüldü ki bir yola çıkılmış. Ama bu günkü ihalenin şartnamesine baktığımızda, öncelikle ana muhalefet partilerimizin milletvekilleri ilimize geldi. Elbette bir misafirperveriz. Ama gelen ana muhalefet partilerimizin temsilcileri, gerçekten de siyasetin dili önemli. Bunun gerekçelerini iyi açıklamaları gerekirdi. Kalkıp da şeker fabrikalarını satmak, vatanı satmaktır gibi talihsiz bir konuşmayı yapmayı ben yakıştıramadım. Siyasetin dili bu değil. Milletin menfaatleri neyi gerektiriyorsa, onu yapmak gerekir. Bizler insanları doğru bilgilendirmekle mükellefiz. Şimdi bu günkü şartnameye baktığımızda ihaleler 5 yıllığına yapılıyor. 5 yılda bir defa kotamız olan 300 Bin ton korunacak. Çalışanların tamamı çalışmaya devam edecekler. Çalışanlardan zamanı gelen emekli olmak istiyorsa emekli olur. Emekli olmazsa işine devam edecek. İsteyenlerin özelleştirme yapılmayan diğer fabrikalara tayin isteme hakkı var bu da korunuyor ve her biri aynı özlük haklar ı ile çalışmalarına devam edecekler. Bizim için önemli olan çalışanların işlerini kaybetmemeleri. Bu garanti altına alınmıştır.

Biz nişasta bazlı şeker üreten fabrikalardan son iki gün önceki 47 v 49. Maddelerde partimizin verdiği önergelerle şeker bazlı NBŞ üretenlerin kotalarını yüzde 10’dan yüzde 5’e çektik. Hani deniyordu ya bu şekler fabrikaları NBŞ üreten fabrikalar için yapılıyor, onlar korunuyor oysaki bu doğru değil. Bu söylentilerin ardından iki önerge ile NBŞ üretenlerin kotalarını yüzde 10’dan yüzde 5’e indirdik. Bununla yetinmedik, 49. Maddede de şu anda ihalesi yapılan fabrikalar satıldığı takdirde Erzincan’ın kotası 300 Bin Tondur. Eğer bu fabrikayı alan firma, kotanın yüzde asgari 90’ını işlemez ise cezalı duruma düşüyor, geri kalan yüzde 10un kotası diğer fabrikalara dağılıyor, kotada onun elinden alınıyor, NBŞ üreten fabrikaların da o kotalardan Türkiye Şeker şirketine verilecek. O da diğer fabrikalara dağıtılacak. Türkiye’de 2016-2017 yılı Türkiye şeker ihtiyacı 2 Milyon 6 yüz küsur tondur. Bunun 1 milyon 360 Bin tonunu Türkiye şeker fabrikaları üretiyor. 1 Milyon 24 Bin tonu da 6 şirket olan 8 özelleştirilmiş şeker fabrikası üretiyor. Bu arada şeker şirketindeki şeker tozunun maliyeti 2 lira 80 kuruştur. Özelleştirme kapsamında olan fabrikaların da 1lira 80 kuruştur. Aradan bir lira fark var.

Biz ilk kez geçen yıl Erzincan Şeker fabrikasına 20 Milyon yatırım yaptık. Dolayısıyla günlük 180 Bin tonu 200 Bin tona çıkardık. Bu özelleştirme kapsamında özellikle fabrikalar satılmıyor, özelleştiriliyor. Çumra örneği veya TORKU örneği iyi örnekler.

Gelelim biz kendi boyutumuzdan bakalım. Sayın valimiz Erzincan’da kanaat önderlerinin ve STK’ların katılımı ile toplantı yaptı. Talep şu oldu, Erzincanlılar alsın fabrikayı. Elbette gönül ister ki satılacaksa eğer Erzincanlının alması çok daha iyi bir karardır. Bu anlatıldı söylendi. Daha sonra ticaret odamız bir toplantı düzenledi. Kurdukları bir şirket var duyuracaklar.

Şeker fabrikası müdürümüz ile görüştüm. Gün alan var mı diye sordum Erzincan için gün alan firma yok şu anda. İnanıyorum ki ben Erzincan, Erzurum şekere fabrikasında olduğu gibi kalırsa bu fabrikayı işletmekten başka amacım olamayacak. Bura kapanmaz işletilir. Bütün fabrikalar özelleştirilirken arazilerinin tamamı da fabrikanın içerisindeydi. Şu anda alan sadece fabrikaları alıyor araziyi almıyor. Netice itibari ile süreç devam ediyor. Şunu bilmemizde fayda var, Bu ilin başbakanı, eminim ki ben her yattığında Erzincan’ı daha nasıl büyütürüz, nasıl geliştiririz projelerini yapıyordur. Bu süreçte bir iki hemşerimizin hatır için geldiği kanaatini de taşıyorum. Gel sen taşın altına elini gövdeni koy, belki de fabrikamız satılmayacak. Artık ihale sonuçlarını bekleyeceğiz. Şayet satılırsa büyütmenin mücadelesini elbette vereceğiz. Bundan kimsenin endişesi olmasın. Satılmazsa mücadelemizi hep birlikte vereceğiz” dedi.

Editör: Doğu Gazetesi