Akbaş konu ile ilgili açıklamasında; “Diyabet hastalığı, pankreas adlı organımızdan salgılanan, insülin adlı hormonun eksik salgılanması ya da salgılandıktan sonra etkisini yeterince gösterememesi sonucu oluşan, kan şeker yüksekliği ile seyreden, ciddi ekonomik ve sağlık kayıplarına yol açan kronik bir hastalıktır. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde, salgın olarak nitelendirilebilecek bir hızla artmaktadır. Dünya üzerinde 415 milyon diyabet hastası olduğu tahmin edilmekte, bu rakamın 2040 yılında 642 milyon olması beklenmektedir. Ülkemizde yaklaşık her altı erişkinden biri diyabet hastasıdır. Diyabet hastalığı kalp damar hastalıklarının, görme kayıplarının ve kronik böbrek hastalıklarının en önde gelen sebebidir. Diyabet hastasının sağlık harcaması, diyabet olmayan birine göre iki ya da üç kat fazla iken, ulusal sağlık harcamalarında çok önemli bir yer tutmaktadır. Ne yazık ki diyabet dünya genelinde yılda 5 milyon ölüme sebep olmaktadır. Bu rakamlar dikkate alındığında diyabet hastalığından korunma, erken teşhis ve tedavi tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de önem kazanmaktadır. Diyabetten korunmak, gelişmiş ise de geriletmek mümkündür. Bu amaçla sağlık politikaları oluşturmak, toplumu bilgilendirmek ve eğitmek gereklidir.

İnsülin hormonunu 1922 yılında, insanlığın kullanıma sunan ve diyabet hastası milyonlarca hastanın tedavisini mümkün kılan bilim adamı Frederick Banting’in anısına, Dünya Sağlık Örgütü ve Uluslararası Diyabet Federasyonu’nca, bilim adamının doğum günü, 1991 yılından beri “Dünya Diyabet Günü” olarak değerlendirilmektedir. Diyabet gününde tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de halk bilgilendirme ve bilinçlendirme organizasyonları yapılmaktadır.

Bu fırsatla; diyabet hastalığının erken dönemde herhangi bir şikâyet oluşturmayabileceğinin altını çizmek isterim. Halkımıza; kırk yaşını aşmış tüm bireylerin, fazla kiloluların, ailelerinde diyabet hastalığı tanısı almış birey var ise, kalp-damar hastalığı ve hipertansiyon hastalığı var ise, kan yağlarında anormallik var ise, düzenli egzersiz yapmıyorlarsa, bayan hemşerilerimizde, gebelik ve gebelikte yüksek kilolu bebek doğurma öyküsü var ise diyabet hastalığı açısından risk altında olduklarını hatırlatmak ister, eğer bu gruplardan birine giriyorlarsa diyabet taraması için sağlık kuruluşlarına başvurmalarını öneririm.

Ağızda kuruma, çok su içme, sık idrara çıkma, bulanık görme, açıklanamayan kilo kaybı, inatçı enfeksiyonu olan bireylerin diyabet hastası olabileceği, sağlık kuruluşuna başvurması gerektiği bilinmelidir.

Tüm halkımız, diyabet hastalığından korunmak için, çocukluk döneminden itibaren sağlıklı beslenmeye ve yaşlarına uygun egzersiz yapmaya özen göstermeli, fazla kilolu iseler ideal kilolarına inmek için hekim ve diyetisyenlerimizden destek almalılardır.

Daha önce diyabet tanısı almış hastalarımız da, diyet uzmanı kontrolünde beslenmeli, hekim önerisi doğrultusunda düzenli egzersiz yapmalı, ilaçlarını düzenli almalı, evde kan şekeri takibi yapmalı, kan basınçlarını yakın takip ettirmeli, düzenli diş fırçalamalı, ayak bakımlarına dikkat ederek günlük ayak kontrolü yapmalıdırlar. Ayrıca tüm diyabet hastaları, yılda bir defa göz hekimi tarafından değerlendirilmelidir. Diyabet tanısı almış hastalar için, Mengücek Gazi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde diyabet eğitim polikliniğimizde, diyabet hastalığı, tedavisi, diyet ve egzersiz önerisi, diyabete bağlı problemlerden korunma ve tedavileri hakkında ayrıntılı eğitim verilmektedir. Başta diyabet hastalarımız olmak üzere ilgili tüm halkımız davetlidir” dedi.

Editör: Doğu Gazetesi