Her an karşımıza çıkacak olan ömrümüzün bitim arifesinde afili dünyanın tükenmeyen heves, hırs ve yeni tarifelerinde çırpınıp duruyoruz. Bir tarafı yükseltirken bir tarafı imha etme çabasındayız, kim ne bulduysa.
Kimi katlanmayı ve susmayı tercih eder, kimi de isyan eder cinnet geçirir hatta cinayet işler. Nedense insanlar modern hayata kavuştukça daha çok yozlaşıyorlar, kural tanımaz oluyorlar. Sahiplenmiş olduğunuz aileniz içerisinde dahi otoritenizi kaybederseniz otoritenizi üstlenenler çok olur.
Çoğu kez evinize yaptıracağınız veya yapacağınız bir sürpriz hediye dahi beğenilmez, tercihleriniz hep göz ardı edilir, münakaşa çıkar, kırıcı aşağılayıcı laflar duyarsınız. Çünkü her şey artık kadınların tercihiyle ve hiçbir şey onlara danışılmadan onay alınmadan yapılamaz yoksa kıyamet kopar. Her nedense insanlar yaşlandıklarında birbirlerine daha çok ihtiyaçları olduğu halde nedense kadınlar daha çok kocalarını ihmal ediyor ve emirleri altına almaya çalışıyorlar ve boşanıyorlar. Öyle ya, ayrıldığında mal varlığının yarısı onun nafakasını alıyor, hatta dul maaşını alıyor, ne diye daha kocasının himayesinde yaşasın.
İstatiki olarak toplumu, kanunları ve yöneticileri bir mercek altına almak lazım. Evvelce, neden böyle boşanma olayları yoktu ve neden böyle kadın cinayetleri yoktu. Koca Osmanlı İmparatorluğunun 600 yıllık döneminde dahi bu gün bir ayda ortaya çıkan boşanma olayları olmamıştır. Çünkü evvelce sabır vardı, tevekkül vardı, daha çok saygı, sevgi ve terbiye vardı. Mutluluğu dışarıda arayanlar dışlanıp dışarıda kalıyorlar.
Neden bu müessif olaylar hep erkeklere yükleniyor. Kadınlarda hiç suç yok mu? Bir kadın en küçük bir olayı büyütüp gurur meselesi yapıyorsa, bir büyüğünü evinde görmeye tahammül edemiyorsa, kendi mutluluğu ve arzuları doğrultusunda evini çocuklarını terk ediyorsa, hevesleri uğruna kocasını borç batağına sokuyorsa, hatta bir sofra kurmak zoruna gidiyor ve bahanelerle evini terk ediyorsa elbette ki üzücü olayları da ardından sürükleyecektir. Öte yandan bir erkek hanımını kendine tahsis edilmiş bir köle gibi görüyorsa, dışarıdaki başarısızlıklarının intikamını zavallı karısından çıkarıyorsa, toplum içerisinde rencide ediyorsa elbette ki üzücü olayları da ortaya çıkaracaktır.
Damat ve gelin adaylarında mutlaka kanunen bir ön şart getirilmelidir. Bu hususta halk eğitim müdürlükleri bu görevi üstlenerek ve her iki tarafa da her konuda bir kursa tabi tuttuktan sonra evlenebilme belgelerini verilmelidir. Hatta yeniden evlenmelerde dahi yeniden kursa tabi olarak belgesini aldıktan sonra evlenme akdi yapılmalıdır. Elbette ki eğitilmiş olarak başlayan evliliklerde bunalımlarda asgariye inecektir.