“Evlerimize Kapandık, Nefes Almakta Zorlandık…”

Şurası hakikat:

“Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, yaşayan görecek!”

Belki de bu “yeni normalleşme süreci” biraz anormal bir süreç olacak!

Virüs(ler)le yaşamaya alışacağız, alışıyoruz, alıştık…

Bize dokunmayan virüs bin yaşasın!

Ellerimizi, ağzımızı, burnumuzu, yüzümüzü yıkar, mesafemizi ayarlar, maskelerimizi takar, keyfimize bakarız !..

Öyle mi acaba?

Daha ne kadar evlerimizde kalacağız?

İşler güçler…

Hem bak, camiler de yeniden açıldı.

Abdestini, seccadeni, maskeni al, camilere koş!

Yasaklar ortadan kalksa da, maalesef camiler bomboş!

Böyle bir bahane mi arıyorduk yoksa koronanın korkutamadığı kadar hayat ve ölüm tasavvurundan yana istenmeyen korkulara mı büründük nedendir bilinmez ama…

Her şeyin, herkesin ahlâkı/huyu değişmiş belki de bozulmuş…

Camilerde usul, imamlarda anons değişmiş:

Koronadan önce: “Muhterem Cemaat! Safları düzgün ve sık tutunuz, boşluk bırakmayınız ki, şeytan aranızda dolaşmasın!” idi;

Koronadan sonra: “Muhterem Cemaat! Safları seyreltin, aranızdaki fiziksel mesafeye lütfen dikkat edin, boşluk bırakın ki, virüsler size dokunmasın!” oldu.

Demesek te, siz anlayın yani.

Vaazlar yok, hutbeler kısa, mesajlar rutin…

Mesele basit: “Bilenler, bilmeyenlere anlatsın!”

Günler geçtikçe ve virüs belası başımızdan gitmedikçe evlerde sızlanmalar, caddelerde kızgınlık, kavga, isyan ve itirazlar artmaya başladı.

“Ne zaman bitecek bu virüs belası?” diyorlar…

Bu virüs; müspet ya da menfi, herkese bir ders verdi. Vermeli de…

Zira her imtihan bir sabır, bir kazanç, bir irade operasyonudur…

“Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!” evet…

“Her şey çok güzel olacak” ta demişlerdi…

Her şeyin güzel olabilmesi için "güzel olan"a talip olmak lazımdı.

Menfaate, kayırmacılığa, talana, yalana, hayâsızlığa... prim verince "güzel olmuyor" lâkin ders koronayla devam ediyor...

Bir Ramazan geçirdik “Korona’lı günlerle”…

Yıllarca evinde, ailesiyle iftar yapamayanlar, iftarda aileleriyle buluştular.

Birlikte vakit namazları, teravih namazları kılındı, dualar edildi, sohbetler yapıldı…

Aynı metrekarede oturup ta, ellerindeki oyuncaklar yüzünden birbirleriyle tanış, biliş olmayan, sevgi-saygı ve merhamet bağı kuramayan insanlar, bunun için bir fırsat buldular.

Sosyal medya kullanmasını bilmeyenler dahi, boşta kalınan bu süreçte sosyal medya kullanımını öğrendiler.

Dünyalara sığmayan insanlar, 80-200 m²’lik evlere sığıp oturdular.

İşte insan!

Bildiğin etten kemikten olandan...

Boyumdan uzun ideallerim var benim ömürden kısa, kömürden kara engellere takılan..‼️

"Keşke bu hayatım için bir şeyler yapıp gönderseydim!" (Fecr, 89/24) demeden önce;

Rabbimizi razı ve memnun edecek sâlihâtı Mevlâ Teâlâ bizlere nasip eylesin.


Şeref İŞLİYEN

07 Temmuz 2020 Salı