Gafiller, kefiller ve sefiller. Elele tutmuş etrafımızda dolaşıyorlar. Ne de güzel bağlantı kurmuşlar. Bakarsınız bir yakınınız borçlarını kapatmak veya sırtınızdan kazanmak için gelir, akılsızlıklarına kendini acındırarak, yüzünüze gülerek sizi de ortak eder. Hatır gönül meselesi veya gafletinizden yararlanarak bir imza atarsınız. İşte o zaman yandı çıranız, durduk yere borçlu konumuna düşersiniz. Gafil kefilleri, sefil olup borç altında kıvranırken, onlar el ense keyfini yaşarlar. Çünkü kanunlar onlardan yana, ödemeyince kefili ödeyecek.

          Bir ikaz sözü vardır,’’Kefilin eli cebinde.’’Durduk yere mülkünüz satılır, maaşınız icralık olur, siciline işlenir ve cinayetler işlenir, nice ocaklar söner.

          Toplumda sosyal dayanışma açısından bir söz vardır, ‘’Düşenin elinden tut, yardıma koş, ama hangi devirdesin, nasıl güvenirsin. Öyle bozuk bir devir ki, ne halde olursa olsun asla ve asla kimseye borç vermeyiniz. Ardı sıra kendi paranızın dilencisi olursun, kötü olursun. Bu yüzden işlenen cinayetlerde az değil. Bir kimseye yardım etmek, elinden tutmak mı istiyorsan, karşılıksız nakit verip ve ‘’al, ye’’ diyiniz. Hiç değilse iyilik yaptığını bilirsin, paranın peşinden koşmazsın, yardım etmenin huzurunu yaşarsın.

          Keyfi veya zaruri İhtiyacı olan bir vatandaş bankadan borç para almak istiyor. Gelir düzeyi ve mal varlığı soruluyor, yetmiyor gafil bir kefil isteniyor, buraya kadar her şey olağan ve güvence altında.

Lakin tezat olan bir şey var, her nedense asıl borçlunun mal varlığı aylığı olduğu halde mezkûr banka muhatap olarak direkt kefilin kapısına gider. Asıl sıkıntıda burada başlar. Kefil borcunu aksattığında kapısına icra gittiğinden beş yıl süreyle takip altına alınarak kırmızıçizgi çekiliyor. Ve bir gün o kefil borç almak için hangi bankaya başvurduğunda kapısından geri çevrilir.

Bu kefil yok yere hem elin borcunu ödedi, hem de mağdur oldu. Ama asıl borçlunun ne borcu var ne de kırmızıçizgisi var, hatta haberi bile yok. Peki, bu kefilin ne günahı vardı, onun bir günahı vardı, o da faize kefil oldu.  

Bu hususta önce, icra asıl borçlunun kapısına gitmeli, mal varlığına, gelirine haciz konulmalı, önce ona kırmızıçizgi çekilmeli. Ancak aciz varakası düzenlendikten sonra kefili borçlandırılmalı. Asgari ücretlinin maaşına haciz konulur ama emekli aylığına icra konulamaz bunu da anlamış değilim.

Kefillerden yana yeni bir düzenlemenin yapılması, toplum açısından daha faydalı olur kanaatindeyim. Çünkü asıl borçlu, kefili bu kadar çabuk tuzağa düşürmenin imkânını bulamayacaktır.