Dr. Polat; "Tuz, ana maddesi sodyum klorür olan ham tuzdan insan tüketimine uygun nitelikte üretilen tuzlardır. Sofra tuzu ise doğrudan tüketiciye sunulan, ince toz haline getirilmiş, iyotla zenginleştirilmiş, rafine edilmiş veya edilmemiş yemeklik tuzlardır. Tuz lezzet verici olduğu kadar, sodyum ve klor gereksinmesinin karşılanması için de gereklidir.  Dünya Sağlık Örgütüne (DSÖ) göre günlük maksimum tuz alımı 5 g olarak belirlenmiştir. Ülkemiz dünyanın en çok tuz tüketen ülkesidir. Çoğu ülkede günlük tuz tüketimi günde 9-12 gram iken, ülkemizde bir kişinin günlük tuz tüketimi oranının DSÖ' nün önerisinden 3 kattan daha fazla (kadınlarda 16 gram, erkeklerde 19 gram) olduğu bilinmektedir. Yine çeşitli çalışmalarla 1 g/gün diyette tuz alımının azaltılması felçlerde %5, kalp krizlerinde %3 azalma, diyette tuz alımının 9g/gün azaltılmasının ise felçlerde %34, kalp krizlerinde ise %24'lük bir azalma sağladığı belirtilmektedir. Diyet sodyum tüketimi toplumsal ve bireysel kan basıncı seviyesinin açık bir belirleyicisidir.  Sodyum organizmada sıvı dengesini sağlamada, asit-baz dengesinin sağlanmasında, sinir-kas çalışmasında ve kan basıncının düzenlenmesinde rol oynar. Ancak fazla tuz tüketimi, idrarla kalsiyum atımını da arttırır.  Bu durum kemiklerden kalsiyum kaybına neden olur. Bilindiği gibi kemiklerden kalsiyum kaybının artışı osteoporoz ve kemiklerin kırılma riskini arttırır. Bu yüzden lezzetine bakmadan yiyeceklerinize tuz eklemek ve fazla tuzlu besinleri tüketmemek gerekir.  Tuz tüketimi mide kanseri ile yakından ilişkilidir. Birçok işlenmiş ve hazır çorbalar, soya sosu v.b hazır gıdalarda bulunan tuz konsantrasyonu yoğun bir mide tahriş edici unsurdur. Ülkemizde yapılan çalışmalarda günlük tuz tüketim miktarının 18 g/gün olduğu saptanmıştır. Özetle ülkemizde tuz tüketimi önerilen değerlerin 3 katı kadardır. Fazla tuz tüketimi yüksek kan basıncı artışına neden olmaktadır. Yüksek kan basıncı ise ülkemizde ölümlerin ve hastalık yükünün en önemli nedeni olan kalp hastalıklarının önde gelen risk faktörüdür. Ayrıca mide kanseri, osteoporoz, böbrek hastalıkları ile yakından ilişkilidir. Tuz Alımını Azaltmak İçin Neler Yapmalıyız?  Tuz kullanımı sınırlandırılmalıdır: Yiyecekler az tuzlu olarak hazırlanmalıdır. Ayrıca yemeklere sofrada tuz eklenmemelidir. Yemeklerin tadına bakılmadan tuz kullanma alışkanlığından vazgeçilmelidir. Sofrada tuzluk kullanmamakla tuz alımı % 15 azaltılabilinir. Diyette tuz içeriği yüksek olan besinler dikkatli tüketilmelidir: Salamura yaprak, salamura balık, konserveler, peynir, zeytin, tuzlu kuruyemiş ve tuzlu bisküvi tüketimi sınırlandırılmalıdır. Daima taze ve tuz eklenmemiş besinleri tercih edilmelidir. Diyetinizde C vitamini, potasyum ve kalsiyum içeriği yüksek olan besinler arttırılmalıdır: Yüksek tuz tüketimine bağlı olarak gelişen hipertansiyon ve kalp-damar hastalıklarından korunmak için süt ve süt ürünleri, koyu yeşil yapraklı sebzeler, kuru ve taze meyveler, kuru baklagiller, fındık, badem gibi C vitamini, potasyum ve kalsiyumdan zengin gıdaların tüketimi arttırılmalıdır. Sofraya hoş kokulu tatlar ilave edilmelidir:    Baharat ve maydanoz, nane, kekik, dereotu, rezene, fesleğen gibi hoş koku sağlayan bitkiler tuz yerine tercih edilmelidir. Turşu, ketçap, hardal, zeytin, soya sosu, salata sosları vb. yiyeceklerin tuz içeriği yüksektir. Bu besinlerden uzak durunuz veya çok nadir tüketiniz. 
 Maden suları kaynağına göre farklı miktarlarda çözünmüş halde yapısında; sodyum, kalsiyum, magnezyum, demir ve alüminyum olmak üzere çok sayıda mineral ve doğal gaz içermektedir. Bu nedenle satın aldığınız maden sularının sodyum içeriğini etiketinden kontrol ediniz.  Aynı üründe farklı markaların tuz içerikleri birbirinden çok farklı olabiliyor. Hepsini kontrol edip aynı gıdanın az tuzlu olanını tercih edin. Sebze ve meyvelerin tuz içeriği düşük olduğundan özellikle tercih edin. Atıştırma için cips, kuruyemiş yerine meyve yiyin her gün biraz daha az tuz almaya özen gösterin. Ülkemizde aşırı tuz tüketiminin azaltılmasını sağlamak amacıyla  "Aşırı Tuz Tüketiminin Azaltılması Eylem Planı" hazırlanmıştır. 
 Ayrıca Bakanlığımız tarafından toplumun bilinçlendirilmesi ve konuya duyarlılığın artırılması amacıyla "1-7 Şubat Tuza Dikkat Haftası" olarak çeşitli çalışmaların yapılmasına karar verilmiştir.  İlimizde de konu ile ilgili 1-7 Şubat tarihleri arasında çeşitli etkinlikler planlanmış olup, eğitim programlarımız yıl boyunca devam etmektedir" dedi. 
Editör: Doğu Gazetesi