Hayat Rehberi

“Onlar Kur’ân’ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalplerinde kilitler mi var?” {Muhammed, 47/24} buyurmak suretiyle “düşünen bir toplum” olmayı murâd eden Allâh, “düşünmeden” davranan kullarını uyarıp bir yol çiziyor…

Gelin görün ki, farklı özelliklerle yaratılmış ve donatılmış insanların Kur’ân’dan beklentisi de farklı…

Değişmeyen hakikat şu ki;

“Şüphesiz Bu Kur’ân, En Doğru Yola İleten Bir Rehberdir.” {İsrâ, 17/9} Ancak;

Kur’ân’ın “ölüler kitabı” olarak görülmesinden, onun hükümlerinin “hayat veren bir rehber” olduğunu düşünenlere, bu konuda yazıp çizenlere, konferanslar, vaazlar, paneller, seminerler, toplantılar düzenleyenlere kadar…

Allâh’ın yüce Kelâm ı Kur’ân -ı Kerîm ;

  • Kimine göre akademik tartışmalara konu edilen bir eserdir.
  • Kimine göre duâların edilip sevapların kazanıldığı bir manzûmedir.
  • Kimine göre her ay bir kez anlama ihtiyacı duymadan okunup bitirilmesi gereken bir hatim kitabıdır.
  • Kimisi için Ramazandan Ramazan’a okunacak, dinlenecek, ayetleri sürülecek bir mukâbele kitabıdır.
  • Kimileri için sevap makinası bir kaynaktır.
  • Kimine göre hastasına okunacak, okundukça hastasının şifâ bulacağı bir kitaptır. Kimine göre yüksek kazançların, maddî menfaatlerin sağlandığı bir kitaptır.
  • Kimileri için eşsiz bir mûsikî kaynağıdır.
  • Kimileri için yaşantısına uğramayan dinin kutsal metinleridir.
  • Kimine göre evlenecek kızının çeyizinin bir parçası, kiminin evinin duvarını süsleyen bir motif, kiminin müşterisini çoğaltma aracı, kimine göre “her eve lâzım” türünden bir ihtiyaç malzemesi, kimine göre ise ders geçme kitabıdır.
  • Kimine göre, anlamasa da ezberlenmesi gereken bir kitap, kiminin dinledikçe Kur’ân’a değil, okuyana “mâşâAllah” dediği ve hazlandığı bir kitap, kimilerine göre törenlerin, açılışların öncesinde okunan, kimine göre ses şovların yapıldığı bir makâm kitabı, kimisi için başkalarına tahakküm etme / üstünlük kurma vesilesi bir kitaptır.
  • Kimilerine göre ise, hâlâ anlaşılmamış, aslâ tam anlaşılamayacak, anlaşılması çoğunlukla mümkün olmayan bir kitaptır.
  • Geçmiş kavimlerin gözüyle bakarsanız; “eskilerin masalları”, “beşer sözü”, “sihir kitabı”… gibi ithâmlara mâruz kalmıştı Allâh’ın kusursuz/mükemmel/şüpheden arındırılmış Kitâb-ı Kerîm’i… Bir fark var ki, onlar inanmayanların yakıştırması idi, önceki satırlarımız ise “inanıyorum” diyen yığınların algısı…

Esâsen Kur’ân-ı Kerim, bütün bu saydıklarımızın bazıları için, “ölçü nispetinde/Kur’an’ın ve Rasûlullâh’ın uygulamalarıyla bize öğrettiği/izin verdiği ölçüler içerisinde değerlendirdikçe” fayda sağlayacağı muhakkaktır.

Fakat;

O bir hayat rehberidir. O rehberden habersiz olmak; hayatı yanlış yaşamak, gaflet ve dalâlette kalmak, Allâh’ın vâdinden uzak kalmak demektir. Öyle ki Kur’ân, nefes alıp vermemizi sağlayan bir programlamadır. Onu ölü bedenlere arz etmekten çok, ölü ruhlara, beyinlere, kararmış kalplere, susamış dimağlara, küfrün ateşiyle acılar içerisinde kıvranan gönüllere ve nesillere bir kurtuluş pınarı, bir panzehir, bir şifâ kaynağı olarak arz etmek öncelikli vazifemizdir/olmalıdır.

Hayâtın kaynağı Kur’ân’dır. Kur’ân’dan uzak kalan, yaşama kaynağını yitirmiş demektir. Nereye akacağı belli değildir. Önü karanlık, yönü karanlık, yolu karanlıktır.

“Andolsun, size bir Kitap gönderdik ki, öğüt ve uyarınız/zikriniz/şerefiniz yalnız ondadır. Hâlâ aklınızı çalıştırmayacak mısınız?” {Enbiyâ, 21/10}

Biz, onu anlamak için her kitabı okuduk/okuruz ancak, onu hakkıyla okumayı, hazmetmeyi, içimize sindirmeyi, onunla nefes alıp vermeyi, bunalımlarımızın, öfke ve stresten kurtulmanın, dertlerimizin, hastalıklarımızın ilacı ve çaresi olarak görmeyi unutur ya da ihmâl ederiz.

“Peygamber der ki: Ey Rabbim! Kavmim bu Kur’an’ı büsbütün terk ettiler.” {Furkân, 25/30}

Kalplerimizin kararmasını, ruhlarımızın daralmasını, çevremizi, hayatımızı örümcek ağlarının sarmasını istemiyorsak, ona asıl bu gözle/niyetle/anlayışla ve yaşayışla yaklaşmalı, tedaviye yeniden başlamalıyız.


Şeref İŞLEYEN

03/03/2020 Salı