İsraflar israfları doğura doğura ifratları ortaya çıkardı. Aile bölünmeleri deen büyük etken oldu. Artık insanlar şehirlere ve 100 m2 evlere sığamaz oldular.Toplum olarak çok hızlı bir değişime uğradık. Köyleri şehirlere eklemeye başladık. Bahçeli köy evlerinin, meraların tarlaların yerine apartman daireleri diktik. Dolduk taştık yine yetinmez, yetiremez olduk. Bu doymak bilmez aşırı hırs, israf ve özgürlükler,haksız kazançları, asalakları ortaya çıkardı.

Bir ülkede israfların boyutlarını görmek istiyorsanız; En iyi kazanç yeri olan ve mantar gibi türeyen lokantaların, çay ocaklarının,kafelerin sayısına bakınız ve oralara doluşan insanların sayısına bakınız. Zaruret olmadığı halde lokantalardan beri gelmeyen aileler. Paramı çok yoksa fazla mı, hazıra alıştık. Ve insanlar hiç bu kadar çok cadde ve sokakların gölgelikleri olmamışlardı.

Bir ülkede, ifratların boyutlarını öğrenmek istiyorsanız;Belediyeler nezdinde her ay sokak çöpçüleriyle mutat toplantılar yapınız. Sokaklara atılan hiç koparılmadan atılan ekmek ve diğer gıdaları, az kullanılmış veya kullanılmamış giyeceklerin, halıları, mefruşatları duyacaksınız. Gündemden düşmeyen ekmek israfını önlemek için bütün fırınlara poşetli küçük ekmekler yapma ve satma mecburiyetleri getirilmelidir.

Bir ülkede ifratın boyutlarını öğrenmek istiyorsanız; En iyi kazanç kapısı olan kozmetik ürün, bijuteri ve butik dükkânlarını doluşturan, alışveriş ve moda hastalığına kapılmış kadınların sayına bakınız. Estetik ve güzellik uzmanlarının sayısına bakınız. Müzik ve eğlence mekânlarının sayısına bakınız.

Her yeni evlenen beş başı mamur yeni evlere, eşyalara kavuşuyor. Bir süreliğine de olsa kimse birlik gelmek istemiyor. Çünkü büyüklerini evin içinde görmek dahi istemiyorlar.Ne yazık ki bütün bu özgürlükler, israflar, saygısızlıkları ortaya çıkarırken boşanma ve aile facialarını tetikliyor.

İnançlarımız zayıfladıkça israf ve ifratlarımız arttı, lüksün lüksünü almaya başladık, kesemizin bereketi kalmadı. Eşimize, çocuklarımıza ve kendimize söz dinletemez olduk. Sebil gibi gözüken kredi kartlarımız şifalı ilaç değil zehirli ilaç oldu kimseyi iflah etmiyor. Dünya metaları ahreti unutturur oldu.

Bir caminin önünden geçerken gördüğünüz musalla taşı size nasihat edemiyorsa başka söze gerek yok. Ah keşke omuzlarımızda ve ardımızda kayıt yapan gizli kameraların meleklerini görebilseydik. Bu gün çocuk, yarın deli dolu, öbür gün de ölümü bekleyen ürkek biri olursun.

Eskiden insanlar kendini ve ailesini doyurmak için çalışıyordu, şimdi insanlar dünyayı doyurmaya çalıyorlar dünyada bir türlü doymak bilmiyor ki!

                                                                                            M Ceyhun