VAKIFLAR BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ VE KÜLTÜR BAKANLIĞININ DİKKATİNE        

 

         Yazarlarla bir araya gelen Sayın Vali Abdurrahman Akdemir, Tercan Mamahatun Kervansarayı’nın restorasyonundan bahsetmiş, sonrasında Abrenk Kilisesi’nin restore edileceği haberini verince mutluluk duymuştuk.

         Kervansarayın daha önceki restorasyon çalışmaların da kalorifer peteklerini yerleştirmek için taşıyıcı kolonlar dahi kesilmişti. Ve kültür amaçlı değerlendirilmek üzere bir işletmeye verilmiş, bizim flaş patlatmaya kıyamadığımız mekânda, davul, zurna eşliğinde düğünler yapılmıştı.

         Tercan Mamahatun Kervan sarayı Orta Asya’dan gelip bu coğrafyaya yerleşen Türk Boylarının(Kayı, Bayat, Yazır, Avşar, Salur) hatıralarını taşıyan, yani bin yıllık bir tarihten haber veren devasa nitelikte bir eserdir.

         Henüz restorasyon aşamasında olan Mamahatun Kervansarayı’nı gezen sevgili Deniz Arslan’dan, kumlama yöntemiyle yapılan çalışmada, yüzeydeki damgaların çoğunluğunun silindiğini telefonla öğrendim. Vali Yardımcısı Sayın Fatih Kaya’ya ulaşamadım. Basın müdürü Ali Servet Bey’i aradım, toplantıdan çıkar çıkmaz Fatih Bey durumdan haberdar edilerek Vakıflar Bölge Müdürlüğü aranmış.

         Vali Yardımcısı Fatih Bey’e ve Ali Servet Bey’e teşekkür ederiz.

         Fakat bugüne kadar Erzincan’da yapılan restorasyon çalışmalarında,  Erzincan Bürokrasisi’nin iyi niyet duygularının istismar edildiğini ve Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nün üzerine düşen görevi yerine getirmediğine şahit olduk.

         Aynı günün akşamında görüştüğüm Deniz Arslan, kervansarayın eski ve yeni fotoğraflarını gösterince bir kez daha tanık oldum.

         Karşımda bin yıllık bir eser değil de Tercan Taşı’yla yapılmış yeni bir bina duruyordu. Sararmış ve yer yer tütsülerden kararmış taşların süt beyazına dönüştürüldüğünü, yüzeydeki Türk Boyları Damgaları’nın, Osmanlıca yazıların, duaların, tarihlerin kumlama esnasında silindiğini veya tahrip edildiğini gördüm.

         Bir sonraki kuşağın orijinal Mamahatun Kervansarayı’nı göremeyecek olması çok acı.

         2006 yılında Bursa’dan gelen bir ortaokul öğrencisi, kervansaraydaki Türk Damgaları’nı fotoğraflayarak sosyal medyada yayınlamıştı.

         Merak ediyorum, Vakıflar Bölge Müdürlüğü restore ettiği yapının ve değerinin farkında mıdır?

         Restorasyon öncesi bir sanat tarihçisi, Türkolog veya bir Arkeolog göndermiş midir?

         Röleve çalışması yaptırmış mıdır?

         Yüzeyinde damgalar bulunan yapılar için kumlama sisteminin uygun olup olmadığını araştırmış mıdır?

         Kanaatimce, Selçuklu ve Osmanlı ruhunu, dokusunu taşıyan bu eserin, değerinin farkında değildir.

         Farkında olunsaydı 300 yakın Türk Mührü’nün, parlatılmış taştan daha değerli olduğu bilinirdi.

         Erzincan’ın tarihi kültürel değerlerine hassasiyetini bildiğimiz Vali Bey’in bu konuyla yakından ilgileneceğine inanıyoruz.

         Göz göre göre Mamahatun Kervansarayı gibi tarihsel özelliklere sahip bir yapının yok edilmesine ve hiç kimsenin bu şehrin kültürünü katletmesine izin verilmemelidir.

         En azından her taşında bir damga olan ve henüz restorasyonu başlamamış Mamahatun Türbesi’ni kurtarabiliriz.

         Ayrıca, yanılmıyorsam ilimizde bir kültür müdürlüğünün olduğunu, bu kurumdan birilerinin gidip birebir retorasyonla ilgili gözlemlerde bulunmasını arzu ederdik.

         Doğal ve tarihsel değerlerimize olan duyarsızlık karşısında artık Erzincan, alanında uzman bir üst kurul oluşturmak zorundadır. Ve bu kurulun onayı alınmadan bir çivi dahi çakılmasına müsaade edilmemelidir.

         Böyle bir kurulumuz olsaydı Taşçı Hamamı’nın orjinalini görecek, Kemah Kalesi Restorasyonu’nda cinayet işlenmeyecek, Hitit metinlerinde ARZİYA diye anılan Erzincan’ın kadim geçmişinin bulunduğu KIZLAR KALESİ yok edilmeyecekti.

Not: Kervansaraydaki Türk Damgalarını, ata kültürünü merak edenler, restorasyon öncesi ve sonrasını karşılaştırmak isteyenler, bu konuyu çok detaylı çalışan Rahmetli Servet Somuncuoğlu’yla birlikte bulunan sevgili Deniz Arslan ve Erkan Erdem’in fotoğraf arşivine bakabilirler.