Onlar, istikbalimizin teminatı olan göz bebeklerimiz, sevgili yavrularımızın ruh mimarları, eli öpülesi insanlar.

Onlar, bir mermere suret veren heykeltıraştan, cevhere şekil veren sanatkârdan daha fazla hünere sahip; Yaratanın en harika ve antika eserine şekil ve yön veren harika sanatkârlar.

Onlar, ‘Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?’ İlahi fermanına kulak verip bilmeyenlere bildiklerini öğreterek, cehalet karanlığına savaş açmış irfan ordusunun yılmaz neferleri.

Onlar, ‘Ben de beşeri eğitmek üzere gönderilmiş bir muallimim’ diyen Sevgililer Sevgilisinin mesleğini icra eden, peygamberlik mesleğinin kutsal izleyicileri.

Onlar, ‘Bana bir harf öğretenin kırk yılı kölesi olurum.’ diyen büyük bir medeniyetin taşıyıcısı olarak, binlerce harf öğretmek suretiyle binlerce kez kölesi olunacak kutlu insanlar.

Onlar, ‘İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır.’, ‘Hayatta en hakiki mürşit, ilimdir’ anlayışından doğan ilim-irfan yolunun irfan yolcuları.

Onlar, sadece bugünü düşünerek günü kurtarmaya çalışan eyyamcılardan olmayıp; yarınları düşünerek elindeki malzemeyi en güzel şekilde kullanmaya çalışan, onu en ideal şekilde yetiştirmeye gayret eden model şahsiyetler.

Onlar, binlerce tohumun yetişmesi için kendini feda eden bir tohum gibi; binlerce harika insanı yetiştirmeye kendini adamış fedakâr ve cefakâr insanlar.

Onlar, doğu- batı, zor-şer demeden bayrağın dalgalandığı her yere giden; gittiği her yere sevgiyi, barışı götüren, kimseyi ayırmadan insana hizmet eden gönül elçileri.

Onlar, en nadide güllerin açması için kendini ayaklar altına seren toprak misali, gül yavruların yetişmesi için her türlü fedakarlığı yapan, tevazu kanatlarını sonuna kadar açan sabır timsali insanlar.

Onlar, sevgili öğrencilerine sadece balık veren değil, balık tutmasını öğreterek zorluklar karşısında hayata sımsıkı tutunmalarını sağlayan yol göstericiler.

Onlar, her şeyin para ve menfaat olmadığını; paradan daha önemli olan fazilet ve değerleri aşılayan, insana insanca bakan ve yaklaşan geleceğin kutlu ve bilinçli insanlarını yetiştiren aziz insanlar.

Onlar, bardağın boş tarafını değil, dolu tarafını gösterip yavrularına umut aşılayan; güzel görüp güzel düşünmelerini, güzel düşünüp hayatlarından keyif almalarını sağlayan mürşitler.

Onlar, ‘haksızlık karşısında susmanın dilsiz şeytanlık olduğunu’, ‘Haksızlık karşısında hakkını aramayanın hakkıyla birlikte şerefini de kaybedeceğini’ öğrencilerine belleterek, yeri geldiğinde hakkını aramasını bilecek nesiller yetiştirmeyi şiar edinmiş hak yanlıları.

Onlar, siyaseti menfaat ve çıkar için değil, insana hizmet için yapılması gereken bir yol olarak gösterip; geleceğe yön verecek devlet adamlarını, ‘adam gibi adam’ olarak yetiştiren âkil insanlar.

Onlar, kazanılan bir liranın, bulunan beş liradan daha değerli olduğunu öğretip, alın teriyle kazanmanın önemine dikkat çekerek bataklığı kurutmaya çalışan; âli ve adil insanlar yetiştirme telaşında olan yüce şahsiyetler.

Onlar, sadece okulla yetinmeyip toplumu da aydınlatan; yeri geldiğinde toplumun huzur ve menfaati için gündeme ağırlığını koyabilen lider insanlar.

Onlar, ıssız karanlıklarda ay gibi aydınlatıcı, güneş gibi ısıtıcı ve olgunlaştırıcı, doğaya ve insanlara hayat veren aydın insanlar.

Onlar, her şeye değer biçilen, parayla satın alınan şu değerler dünyasında; kendisine ve eserine kıymet biçilemeyen mükemmel insanlar.

Onlar, hata yapmanın hile yapmaktan çok daha onurlu olduğunu öğreten; hatalar ve yanlışların insanları olgunlaştıran birer ikaz olduğunu; önemli olanın hata yapmak değil, hatalardan ders çıkarıp doğruya yönelmek olduğunu gösteren rehber insanlar.

Onlar, herkesi dinlemenin ve kulak vermenin yanında ancak iyi olanın alınması gerektiğini öğreten; ilme ve araştırmaya açık, her zaman kendini yenilemeye namzet nesiller yetiştiren örnek şahsiyetler.

Onlar, ‘en büyük öksüzlüğün köksüzlük’ olduğunu bilerek yeni nesillere tarihini öğreten; tarihten ders çıkarmayan milletlerin aynı akıbete uğrayacağından hareketle, maziyi bilerek geleceğe umutla yönelecek, ufku açık insanlar yetiştiren ufuk açıcılar.

Onlar, zorbaların görünüşte galip olabileceklerini ancak sonunda mutlaka mazlumların kazanacağını öğreterek, her zaman hakkın ve haklının yanında yer alan adil ve dürüst insanlar yetiştirmeyi kendine düstur edinmiş dürüstlük abideleri.

Onlar, memleketin yol gitmez, kuş uçmaz, kervan geçmez, en izbe köşelerinde bile azimle, sabırla ve umutla bataklıklar içersinde güller devşirmesini bilen adsız kahramanlar.

Onlar, körpe dimağlara, minik yüreklere sevgi tohumları eken; dillerini bile bilmedikleri yerlerde sevgi diliyle herkese ulaşan, çok seven ve çok sevilen en sevgililer.

Onlar, akıllara girmenin yüreklere girmekten geçtiğini çok iyi bilip kendilerini öğrencilerine sevdirmesini bilen yürek fatihleri.

Onlar, unutulanların unutanları asla unutmayacağını bilerek, hiç unutmayan ve unutulmayan yıldız insanlar.

Onlar, sadece dünyaya değil ukbaya da hazırlayan; yalnız bu dünyayı değil ahireti de kazandırabilecek potansiyelleri ile sonsuz hakları geçen mübarek insanlar.

Onlar, her şeyiyle örnek ve önder; bilgisini ve sevgisini limitsiz paylaşan, en kötü ve karanlık zamanlarda en iyi dost ve arkadaş; sevgisinde ve ilgisinde riyasız ve hesapsız can dostları, gönül yoldaşları.

Eli öpülesi, hayır duası alınası, bilgisi ve görgüsü paylaşılacak ve eserine kıymet biçilemeyecek bu kıymetli insanların ellerini öpüyor, huzur ve afiyet dolu nice yıllara diyoruz