Diğer taraftan bir erkeğin hanımı kendine tahsis edilmiş bir köle değildir. Bir bütünün iki yarım parçasıdır. Vesvese, aşırı kıskançlık, maddiyat bazen dışarıdaki başarısızlıklar, inanç zayıflığı tahrik ve tahriş ederken bir anlık gaflet, hem dünyasını hem ahiretini rüsva eder. Kadın intikam alınacak, hırsları dindirecek bir meta değildir, bilhassa kıymetini bilene baş tacıdır, anadır, yoldaştır, evinin efendisidir, ailenin kolu kanadıdır. Kocasını hocası gibi göremeyende bir gün bocalar.

Kadınlar işlenmesi zor mermer gibidir, gönülden işleyen ustalar ister. Erkekler ise munis bir kedi gibidir okşandıkça yumuşar, sakin bir hal alır. Her ailede ufak tefek tartışmalar olur, bir anda kesip atmayınız. Biraz zaman birazda sabır ilacını ilave ediniz, siz kârlı çıkarsınız.

Bölünmelerin başlangıç noktası sabah kahvaltılarından, tembel ve sorumsuz analardan başlar. Bir anne mutlaka her sabah bütün aile bireylerinin sofrasında toplamalı, babada her sofrada aile fertlerini görmelidir. Siz koparsanız onlar sizden daha önce koparlar. Besmeleyle başlanan o sofralardan birlik, muhabbet doğar. Çocuklarınızı, eşinizi bir sofra kurmadan işine okuluna gönderirseniz elbette ki o aileden bir hayır gelmez. Dışarıda atıştıranlar, dışarıların kurbanı olurlar.

             Suçlu arıyoruz; Okuma uğruna sokaklara saldığınız gençlere, kafeleri dolduran çocuklara, sokaklarda giyilen kıyafetlere, internet sayfalarına, magazin, pop müzik rezilliklerine ve yobazlaşan insanların sayılarına bakınız. Artan güvenlik güçleri ve mobese sayılarına bakınız.  Keza düzeni bozulan ülkelerde ahlaksızlığın boyutlarını öğrenmek istiyorsanız, güzel ve yakışıklı gençlerine sorunuz.

Sokaklarda alenen henüz çocuk yaştaki sevgilileri görüyoruz. İkaz eden yok, utanç duyan yok, gün geçtikçe mutat bir hal alan esintiler. Birbirleriyle park köşelerinde sevgilileriyle alenen nispet yapan bazı gençler. Sanki cadde ve sokaklarda hayâ gökyüzüne çıkmış insanlar atında cirit atıyorlar. Bu nevi özgürlükler daha çok ahlaksızlık ve isyanların ardından derin izler ve yıkıntılar bırakarak ilerliyor. Bir ülkeyi koruma ve yüceltme adına dini ve ahlaki sansürleri mutlaka olmalıdır. Yakan yıkan değil, yapan özlükler olmalıdır.

Toplumu düzelmek istiyor musunuz? Öyle ise internet sayfalarından, uydu yayınlarından magazinlerdeki argo sözlere, sahnelerde musallat olan müstehcen görüntülere, moda görüntülerine sansürler getiriniz. İnsanların mensup olduğu dini inançlarını pekiştirmek için projeler üretiniz. O zaman insanlar halim bir hale gelecektir. Eğer bütün bunlara özgürlük kısıtlaması diyorsanız, sonuçlarına katlanmak zorundasınız. İşte böyle her köşeye bir mobese, her kapıya muhkem kilitler ve her sokağa bir güvenlikçi diksenizde yine baş edemezsiniz. Tek kurtuluş yolu inanç bütünlüğünden geçer.

İnancı, maneviyatı ve saygısı olmayan insanlar kapıları olmayan kalelere benzer. Düşmanlarınız her bir kapısından güle oynaya sinsice içeriye girerler.