22 Kasım Diş Hekimleri Günü nedeniyle yaptığı yazılı açıklamada, diş sağlığı konularına temas eden Diş Hekimleri Erzincan İl Temsilcisi Serdar Çetinkaya: “Sürekli artarak gelişen ekonomik ve sosyal eşitsizlikler, küreselleşmenin olumsuz etkileri, ülkemizdeki ağız-diş sağlığı hizmetlerinin planlamasındaki yanlışlar nedeniyle kamunun iş hekimliği alanındaki ağırlığı giderek artmaktadır. Avrupa Birliği'nde (AB) ağız-diş sağlığı hizmetlerini muayenehane üzerinden karşılanmaktadır. AB ülkelerinde mevcut kamu diş hekimleri oranı yüzde 10 civarındadır. Ancak bu kamusal hizmet 65 yaş üzeri insanları, engelli insanları ve 0-18 yaş grubunu kapsamaktadır. Özel muayenehaneler ile yarışmamaktadır. Ülkemizdeki diş hekimlerinin mesleğini aktif icra edebileceklerin genç nüfusun toplam diş hekimi içindeki oranı yüzde 80'dir. Bir başka deyişle genç bir diş hekimi nüfusuna sahibiz. Mesleğimizdeki kadın oranı giderek artmaktadır. Ülkemizin son 5 yıllık süreçteki nüfus artışı yüzde 6.87 düzeyinde iken, açılan diş hekimliği fakültelerine baktığımızda 2002 yılında 19 olan fakülte sayısı 2012 yılında 45'e ulaşmıştır. Halen eğitimde bulunan 33 fakültenin almış olduğu öğrenci sayısı yıllık 2 bin 680 olup, diğer 12 fakültede henüz eğitime başlanmamıştır" ifadelerini kullandı. "Halkımızın ağız diş sağlığı alışkanlıklarını aşağıdaki verilerden açıkça görmemiz mümkündür. Batı ülkelerinde diş hekimine gitme sıklığı yılda 5 iken ülkemizde bu 0,9'dur. Aynı şekilde diş fırçası ve diş macunu kullanımı açısından da Batı ülkelerinin çok altında bir tüketimimiz bulunmaktadır" diyen Çetinkaya, "Diş hekimliği Fakültelerinin kurulmasında; yıllık nüfus artışı, koruyucu hizmetlerin yaygınlığı ve etkinliği, ağız diş sağlığı kültürü ve alışkanlıkları, eğitim, uzmanlık, istihdam, coğrafi dağılım, orta ve uzun vadeli sağlık hedefleri v.b. göz önüne alınmalıdır. Siyasi popülizm adına ihtiyaç olmadığı halde sürekli bir biçimde diş hekimliği fakültesi açmanın ülke kaynaklarının israfı anlamına geldiğini görmemek mümkün değildir" dedi. "Diş hekimi istihdamında ve hizmet sunumunda kamu ağırlığını artırarak, ülkedeki mevcut diş hekimleri verimli olarak kullanılmazken, diş hekimliği fakültelerini peş peşe açmanın, üstüne üstlük kontenjanları da arttırarak hiç durmadan işsiz diş hekimi yaratmanın kamu yararına olmadığına inanıyor ve kamu maliyesine verdiği zararı yetkililerin dikkatine sunuyoruz" diyen Çetinkaya, açıklamasını özetle şöyle tamamladı: "Ağız-diş sağlığı, genel sağlığın ayrılmaz bir parçasıdır. Genel tıbbi hastalıkların ağız sağlığı üzerine olumsuz etkileri olabileceği gibi, diş hekimliğinde ortaya çıkan hastalıklar da; Kalp dolaşım hastalıklarına, Diabete, Pnömoniye, Kronik solunum hastalıklarına, mide-bağırsak hastalıklarına, Ortopedik hastalıklara, Psikosomatik hastalıklara ve Hamilelerde düşük doğum ağırlıklı bebeklere ve artan düşük riskine neden olabilmektedir. Yapılan araştırmalarda 5-9 yaş grubunda, süt ve daimi dişlerde ortalama 5.2 sayıda çürük+dolgulu+çekilen diş (DMFT indeksi) bulunuyor. 0-14 yaş grubunda süt ve daimi dişlerde ortalama 3.67 sayıda çürük+dolgulu+çekilen (DMFT indeksi) diş bulunuyor. Ayrıca bu yaş grubunda ortalama 2.5 sayıda dişte (kavitesiz) başlangıç çürüğü bulunmaktadır. Bu dişlere eğer koruyucu program uygulanmazsa bir sonraki yaş grubunda sağlam diş; çürüğe dönüşmüş olacaktır. Türkiye'de bu iki değerin ortalaması 6.17 dir. Dünya Diş hekimleri Birliği (FDI) 12 yaş çocuklarında bu değerin 1.0 olmasını hedeflemektedir. Dişeti hastalıklarının ülkemizdeki yüzde 90 ve üzerindeki yaygınlığı birçok araştırmada gösterilmiştir. Diş kayıplarının dünyada en başta gelen nedenlerinden biri olarak kabul edilen diş eti hastalıklarının ve diş çürüğünün ülkemizdeki yaygınlığı, dişsizliğin de neden yüksek olduğunu çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır” diye konuştu. 
Editör: Doğu Gazetesi