“SAYISAL ÇOKLUK ÜZERİNE…”

“Sayısal çokluk/çoğunluk” anlamına gelen “Tekâsür” Kur’an’da 102. Sûreye isim olmuştur.

Kur’an âyetlerinin nâzil olduğu dönemin Arap toplumu arasında çoklukla övünmek bir âdetti.

Çocuklarının çokluğuyla,

Mallarının çokluğuyla,

Deve ve davarlarının çokluğuyla,

Kabilelerinin çokluğuyla,

Soy/sop-atalarının çokluğuyla…

Bütün bu davranışlarını bir şeref ve gurur sebebi sayarlardı.

Ve Kur’ân-ı Kerîm, onların bu tutum ve davranışlarının, anlayışlarının yanlışlığını vurgulamak için birçok âyetle onları uyarmıştır.

Hattâ öyle ki, bunun için müstakil bir sûre indirilmiştir: Tekâsür Sûresi.

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla.

1. Çokluk kuruntusu sizi o derece oyaladı ki,

2. Nihayet kabirleri ziyaret ettiniz.

3. Hayır! Yakında bileceksiniz!

4. Elbette yakında bileceksiniz!

5. Gerçek öyle değil! Kesin bilgi ile bilmiş olsaydınız,

6. Mutlaka cehennem ateşini görürdünüz.

7. Sonra ahirette onu çıplak gözle göreceksiniz.

8. Nihayet o gün (dünyada yararlandığınız) nimetlerden elbette ve elbette hesaba çekileceksiniz. (Tekâsür, 102/1-8)

Oysa pek çok âyette “çokluğun” değil, “doğruluğun/sadâkatin” ehemmiyetine vurgu yapılır ve çarpıcı bir biçimde insanlar uyarılır:

“Yeryüzünde bulunanların çoğuna uyacak olursan, seni Allah'ın yolundan saptırırlar. Onlar zandan başka bir şeye tâbi olmaz, yalandan başka söz de söylemezler.” (En’âm, 6/116)

Günümüze baktığımızda ve genel bir değerlendirme yaptığımızda da görürüz ki, “dünden-bugüne” değişen pek bir şey olmamıştır.

Sayılar/rakamlar her zaman en önemli algıyı oluşturuyor ve kitleler, rakamlar üzerinden manipüle edilmeye devam ettiriliyor.

Meselâ, bir ürün reklâmı yapılıyor ve deniyor ki;

“Herkes bu ürünü alıyor!”

“İnsanlar bunu kapış-kapış ediyor!”

“Tüm zamanların en çok satılan ürünü”

“İşte bak! Eğer iyi olmasaydı, şu ürünü şu kadar kişi almazdı!” Düşüncesi ve mantığı ister-istemez aklımıza hâkimiyet kurar.

Bir ürünün çok satması, hep “iyi” olduğunun kanıtı olarak konur önümüze...

Zîrâ insanoğlunda, çoğunluğun yanında olmak gibi bir eğilim ve zaaf vardır.

Bu sebepten olsa gerektir ki, En’âm 116 bu konuda bizleri uyarır.

Yani çokluğun ve herkesin çok olana teveccüh etmesi, onun her zaman doğru olduğu anlamına gelmez.

Kısaca; derdimiz sayıların/rakamların kesreti değil, çokluğun ön plana çıkarılarak kıymet kazandırılması ve insanların bu yolla aldanışa sürüklenmeleridir.


Şeref İŞLEYEN

23.09.2019 Pazartesi

www.serefisleyen.com