İnsanın elinde dünyayı değiştirecek güç olmasa da, kendi hayatını değiştirecek güç ve potansiyel her zaman vardır. Kendi hayatımız hakkında kendimiz söz sahibi olabilsek, iradeler aynı yönde kullanılabilse toplumda bir güç ortaya çıkar ki, toplumun değerleri ile örtüşmeyen uygulamalar muhatap bulamayınca sistem helal daireye çekilmiş olur.

Kan rüyayı bozarmış derler, bizim rüyamızı da maddiyat bozdu. Sekülerizm furyası (dünyevileşme) her yanımızı sardı.

Zaafın olduğu yere yüklenmek tüketim ekonomisinin ahlakıdır. Sıkıntıya düştüyseniz size sunulacak en cazip yol, size para satmak ve sizin sırtınızdan yeni yeni kazanç alanları sağlamaktır. Amaç, mümkün olduğu kadar çok insanı borç tuzağına düşürüp, alacağını tahsil ederken de mümkün olduğu kadar çok para toplamaktır.

Paran yoksa da borçlanma imkânın var önermesi ve telkinleri tuzakların en büyüğü. İstediğiniz kadar kredi açalım. Cep telefonlarınıza atılan SMS ler den tutunda mail adreslerinize kadar her gün gönderilen binbir türlü fırsat diye sunulan tuzaklar. Artık insanları canından bezdiren kredi kartları ziyadesi ile hayatları mutsuz ve huzursuz etmeye başladı... Neye ihtiyacınız olduğunu siz belirlemiyorsunuz, sınırları başkaları çiziyor, siz, biz her şeyin pazarlanabileceği bir alan haline dönüşüyoruz. İşte bu sonun başlangıcı felaketin de habercisidir, kendi ekonomik özgürlüğümüzü elde edememenin de göstergesi.

Bankalar parayı araç olarak kullanıp amaca ulaşırken, insan paraya hükmedemiyor, para insana hükmediyor... Her bireyin cüzdanında dört-beş adet kredi kartı (tahrip gücü yüksek bomba) Kredi kartı size bana verilirken muhatabımız o kadar çok ki... sizi, beni öyle insani, öyle güleç yüzlerle, öyle naif karşılıyorlar ki, nerde ise akraba olmuşuz gibi. Ama ne zaman ki o tahrip gücü yüksek hayatı zehir eden kartlardan kurtulmak istediğinizde veya kredi kullanıp zora düştüğünüzde o güleç yüzler kayboluyor, muhatap bile bulamıyorsunuz. kartınızı iptal ettirmek istediğinizde, biz kart iptali yapmıyoruz müşteri hizmetlerini arayınız diyorlar. Müşteri hizmetlerini aramanın da tabiî ki bedeli büyük... Muhataplarınız hemen size cevap vermiyorlar.

Diyaloglara bakın... İnsanın aslında acınacak pürmelâlini gözler önüne seriyor.

Müşteri temsilcilerimiz diğer müşterilerle ilgilendiğinden lütfen sıranızı bekleyiniz. Beklemeye devam ederken sinir katsayınız tavan yapmıştır, geçen her dakika telefon faturanızın da kabarması anlamına gelmektedir. Zincirleme mağduriyet. Sonrası malum. Falan rakamı tuşlayın, filan rakamı tuşlayın derken bir sürü hikayeyle tek taraflı diyalog devam eder, istenilenleri yaparsınız ama bir türlü kart iptal seçeneği size sunulmaz yada seçeneklerin arasında yoktur. Şayet bulursanız muhatabınız size binbir türlü nefsinizi okşayacak teklifler sunar chip para dan kart aidatının geri iadesine kadar. Fazla ısrar ederseniz size bir takım caydırıcı teklifler daha sunarlar ve bir takım masraflar çıkarırlar, sistemin çarklarının işlemesi için sizi ikna etmenin her türlü yolunu denerler. Ayrıca çeşitli hizmet adı altında bir çok kalemde kesilen komisyonlar, kesintiler de cabası….

Bizler köle ahlakı ile bağımlılığımızı sürdürürken sermayedarlar her gün toplumun zaaflarını fırsata çevirip saadet halkasını genişletirler. Çünkü bizler gönüllü mağduriyete rıza göstermiş ve hükmedilmesi gerekli varlıklar olarak kendimizi tanımlamışızdır.

Atalarımız boş yere "başkasının avucundan su içen kanmaz" dememiş. Kartlı yaşam içinde zehir taşıyan bal gibi... Tüketimde sınır tanımaz iken, hem içimizi yakıyor hem de bize kötü alışkanlıklar ve kötü huylar edindiriyor.

Ahlaki değerlerin sermayeye kanalize edilip onun dişlileri arasında un ufak olması toplumdaki yozlaşmayı gözler önüne seriyor. Tüm telkinlerin ve çabaların, ne kadar çok tüketirsen o kadar modernistsin paradigması etrafında adeta kutsallaştırılması günümüz insanını adeta robotlaştırmış ve her şey sıradan görülmeye başlanmıştır.

Toplumsal değerler sermayenin dümen suyuna girmiş ise, hem değerler hem sermaye yan yana. Sonrası mı? Değerler kalkıyor, etiket ve imaj üzerinden değer adına sermayenin peşinden koşuluyor, tüm yaşanılması, söylenilmesi, aldatmama, hak, hukuk gibi kavramlar yüksek ahlaki değerler, dibe vururken sermaye değerler ve söylemler üzerinden taçlandırılıyor. O gün için kullanılması gerekli argüman neyse o, söylem olarak ön plana çıkıyor. Sermaye ve kazanç döngüsünün hızlanması ile birlikte değerlerin yerini paranın gücü alyor

Tüm çabalara rağmen yasal mevzuatlardan kaynaklanan boşluklar kapatılamıyor, hükümetin ekonomi yönetiminin bankalara verdiği direktifler ve mesajlar hiçe sayılıyor, toplum bu kadar mağdur ediliyor, sorunlar bir türlü vuzuha kavuşturulamıyor ise, yapılacak şey; bireysel bilincimizi oluşturmak, kartsız yaşama geçmek, o da olmuyor sa, kart sayısını minimuma indirirken, kart kullanma ehliyetine sahip olmak, fazlalıklardan kurtulup sade hayatın patırtısız gürültüsüz tadını çıkarmak…

Bu toplumsal tehlike aslında sadece Ülkemize özgü değil. Çoğu Avrupa ülkeleri, Amerika başta olmak üzere bu tehlikenin boyutlarının farkında…

Aslında toplumumuzun mağduriyetleri sadece kredi kartları ile sınırlı değil, diğerleri başka bir yazımın konusu inşaallah.

Borçlanmayı bir hayat tarzı olmaktan çıkarma zamanı çoktan geldi ve geçiyor. Zaman, filmin akışını durdurup bu gidiş nereye deyip sorgulamaya başlama zamanıdır. Suçlu sandalyesine önce kendimizi oturtmamız ve sorumluluklarımızı gözden geçirmemiz lazım.

Bendeniz bir uyarı atışı yaptım, ayakları yerden kesilenler varsa kusura bakmasınlar.

Toplum olarak uyanma vaktimiz çoktan geldi de geçiyor...