Güzel şeyler yazmaktı hep temennimiz. Mavi gökyüzü gibi iç açıcı, rüzgâr serinliği gibi yürek ferahlatıcı ve güneşin aydınlık saçan ışıkları gibi berrak şeyler. Ama ne yazık ki bugünlerde bu süslü cümlelere yer veremem. Veremem çünkü günlerdir ülkemin üstünde dolaşan kara bulutlar var, ciğeri yanan anneler var. Öksüz kalıp bir ömür boyu baba hasreti ile yaşayacak masum evlatlar var. Milletin huzuru ve vatanımızın selameti için gecesini gündüzünü, kurdun kuşun geçmediği dağlarda, sınırlarda, ıssız vadilerde hainlerle, vatansızlarla mücadeleye veren Mehmetçiğimiz var.  Şehadet şerbetini yudumlayan her şehidimizin ardından, hüzün dolu, çile dolu hayat hikâyeleri de onların bu vatan için, bu vatanın selameti için ne çok zorlukları göğüslediklerini gösteriyor.

Bizler sıcak yuvamızda, sıcak çorbamızı yudumlayıp demli çaylarımızı mutedil zamanlarda yudumlayıp aşk, sevda, türküleri okuyup anlatabiliyorsak, kendimizi güvende hissediyorsak bunu bu vatanın şerefli evlatlarına borçluyuz. Allah mekânlarını cennet eylesin.

Bir yandan hemen hergün gelen bu şehit haberleri acının tazeliğini korurken, bir yandan da yakıcı, yıkıcı, kışkırtıcı eylemler, arada ölen sivil masum vatandaşlar, ülkemizde çıkarılmak istenen huzursuzluklar, kargaşa ve daha bir sürü entrikalarla bin yıldır süren kardeşliğimize nifak tohumu ekmek isteyenlerle dolmaya başladı. Bize düşen değerli okuyucularım bu oyuna fırsat vermemek, birlik ve beraberliğimizi bozacak olan her türlü fitne ve fesada karşı dimdik durmaktır. Gün kardeşlik günüdür. Gün, Yüce Allah’ın yaratması hasebiyle sadece onu insan olduğu için sevmek günüdür. Dil, din, ırk, mezhep gibi çeşitli saiklere takılmadan, Yunus’un dediği gibi “Yaratılanı sevelim, Yaratandan ötürü!”

Medyaya yansıyan kısımları da çok iyi takip ederseniz aramızda ne gibi fitnecilerin olduğunu daha iyi anlarsınız. Mesala ne üdüğü belirsiz bir adam, önce kendini bir kalabalıkta ülkücü gibi gösterip slogan atıp eliyle işaret yaparken, ertesi gün tam aksi görüşte olanların olduğu grupta bu kez farklı bir slogan ve el işaretiyle kalabalığı kışkırtıyor.

Unutmayın!

İtidalimizi kaybedersek, güvenimiz sarsılır, güvenimiz sarsılırsa istikbalimiz tehlikeye düşer ve netice de de yeni bir istiklal mücadelesi başlar. Bu oyunlara fırsat vermeyelim. Ve bin yıllık Kürt –Türk kardeşliğine halel getirecek eylemlerden uzak duralım zira unutulmamalıdır ki her Kürt terörist, vatan haini, bayrak düşmanı ya da pkk’lı değildir. O yüzden değerli kardeşlerim bugün:

“Terörü lanetleyin, Kürtleri değil çünkü bugün bu halka sırtınızı dönerseniz, onlara kin besleyip onları hor görürseniz, hem örgütlerin hem de dış mihrakların ekmeğine yağ sürmüş olacaksınız. Yapmayın. İtidali elden bırakmayın. Bugün teröriste kızıp kurunun yanında yaşı da yakmayın. Bakın önceki gün Kürt asıllı bir esnafın dükkânını yağmaladılar, yaktı yıktılar üstelik adam bangır bangır bağırıyor, ben Kürdüm ama hain değilim. Ki ertesi gün Hatay’dan gelen şehit ise o ailenin oğluydu yani o da bu vatanın evladıydı. Bugünlerde yapılmak istenen temel eylem ülkeyi karanlık kuyulara sürmektir. Bir panik, bir kargaşa ile insanların öfke melekesini kullanarak birbirine düşürmektir. Sağduyumuzu elden bırakmamalıyız ve eminim ki hepinizin bir Kürt arkadaşı ya da her kürdün bir Türk arkadaşı vardır. Ve unutmayalım yine bizi terör değil ancak ayrımcılığı körükleyen hareketler bölebilir o yüzden terörü lanetleyelim, Kürtleri değil.”
 
Zor günlerden geçiyoruz bu muhakkaktır. Ki ben de bazı meslektaşlarım gibi düşünüyorum. Yani bu gibi durumların ortaya çıkmaması için en büyük vazife polis ya da asker yerine daha çok öğretmenlere düşmektedir. Ayrılıklar, aykırılıklar üzerine değil de o tertemiz çocukların zihinlerini birlik ve beraberliklerle doldurursak emin olun yaşamak bu ülkede daha umutlu olur. Onlara şöyle anlatmalıyız en basitinden emin olun ki gözlerinin içinin nasıl güldüğünü göreceksiniz:

“ Bir ağaç düşündürün. Köklerine de Kürt, Türk, Laz, Çerkez vs yazın. O ağacın Türkiye olduğunu beyan edin, ardından da bu ağacın meyvelerinin bizler olduğunu hatırlatın. Ve devam edin bizler mümin olduğumuz için kardeşiz. Her vatandaş da bu ağacın meyvesidir. Aynı kökten kaynağını alan meyvelerin hiç biri tatlı diğeri acı olur mu, olmaz çünkü hepimiz insanız.”
Rabbim ülkemize ve birliğimize göz dikenleri fırsattan yoksun bıraksın…
Yıllar önce yazmış olduğum bir kardeşlik şiirimi paylaşarak noktalıyorum derdimi:
 
KARDEŞÇE YAŞAMAK
Ay, yıldız, güneş ve ne güzel gökyüzü…
Ne güzel ağaçlar, çiçekler, kuşlar ve tabiat
Sanki sevmek için yaratılmışlar
Hele hele mavi deniz…
Dalgasız ve berraksa bir de…                         
Yaşam doluysa insanlar,
Ne güzeldir yaşamak
 
Sarmışsa herkesi kardeşlik hissi,
Varsa hele hele paylaşma hevesi,
Aynı renkte çalıyorsa bir de şarkımız,
Ve hele barış aynı renklerde saklıysa,
Ne güzeldir yaşamak
Yaşamak ne güzeldir
“Hakan Kaya”