HACI AHMED FEVZİ VE MEHMED SIDKI’YA MAHREC MEVLEVİYYETİ İLM-İ RÜTBESİ’NİN VERİLMESİ (1890-1896)

1890 senesi Temmuz’u ve Hacı Ahmet Fevzi ve ağabeyi Mehmed Sıdkı Efendi’lereMahrecMevleviyyeti* ilmi payesinin verilmesi istenmiştir. Nihayetinde 1896 yılında nihâyet (en yüksek) dereceden bu paye kendilerine verilmiştir. Hazreti Şeyh artık, tasavufî kişiliğinin yanında  “İlmiye Sınıfından” da bir zâttır. Şeyh Hacı Fevzi Efendi’nin TBMM’deki 155 nolu özlük dosyasındaki İlmi Rütbesi bölümünün karşısında “Hususî Eğitim aldı” ibaresi kayıtlıdır ve bu vahim bir hatadır. Hacı Fevzi Efendi hâ’iz oldukları Dâru’l-HadîsRu’ûs-i Hümâyûnları’nınmahrecmevleviyyetineterfî’iyletaltîfleri ve bu ilm-i pâye-i rütbesine sahibi olduklarına dair İlgili vesîkalar aşağıda eklenmiştir;

Img93667

Bİ-HÎ

Evrâk Numarası: 7899

Ta’rîh: Fî 21 Zi’l-Hicce Sene 309

Ta’rîh-i Tebyîzı: Fî 21 Zi’l-Hicce Sene 309 ve Fî 31 Temmûz Sene 307 (1891)

Meşîhat’e Tezkire-i Husûsıyye Müsveddesi Sûretidir:

Erzincânîmerhûm Şeyh Fehmî Efendi’nin mahdûmları Muhammed Sıdkî ve Ahmed Fevzî Efendi’lerinhâ’iz oldukları Dâru’l-HadîsRu’ûs-i Hümâyûnları’nınmuhrec-i mevleviyyetineterakkîsiyletaltîfleri ve Şâm-ı Şerîf’deTarîkat-i KâdiriyyeMeşâyihi’ndenŞerîfHubyân Efendi’nin mahdûmu Muhammed Alî Efendi’nin dahîhâ’iz olduğu Edirne Müderrisliği’nin bir derece terfî’i, Yâver-i Ekrem-i Hazret-i ŞehriyârîDervîşPâşâ Hazretleri tarafından Hâk-i pâ-yiHümâyûn-ı Mülûkâne’denistid’â kılınarak, keyfiyyet, Savb-ı Vâlâ-yıMeşîhat-penâhîleri’nehavâle buyurulmuş olduğundan, tetebbü’ât-ı kuyûdiyyelede’l-icrâ, mûmâileyhimdenMuhammed Sıdkî ve Ahmed Fevzî Efendi’lerin nihâyet-i dereceden Burûsa ve Muhammed Alî Efendi’nin bâ-ibtidâ’-i hâric Edirne Müderrisliği Ru’ûs-i Hümâyûnları’nıhâ’iz bulundukları anlaşılmış ve devriyyeRu’ûs-i Hümâyûnu’nu hâmil bulunanlara muhrecmevleviyyetinintevcîhlerimünâfî-i kâ’ide-i tarîk olup ancak bunlardan kıdem ve istihkâkı tebeyyün edenlerin İzmîr Pâye-i mücerrediyle taltîfi ve mûmâileyh Muhammed Alî Efendi gibi rütbe-i tedrîsiyyesi aşağı râddelerde bulunanların dahî birer derece terfî’-i Ru’ûs-i Hümâyûn’ı, muvâfık-ı usûl ü emsâl bulunmuş olduğu beyânıyla, ol bâbda istîzân-ı Emr u Fermân-ı Hümâyûn-ı Mülûkâne’yihâvîresîde-i dest-i tekrîm olan Fî 20 Zi’l-Hicce Sene 309 Ta’rîhli Tezkire-i Husûsıyye-i Meşîhat-penâhîlerilede’t-takdîm, meşmûl-i nigâh-ı âlî olarak mûcebinceîfâ-yımuktezâsıhusûsunaİrâde-i Seniyye-i Hazret-i Hilâfet-penâhî şeref-müte’allık buyurulmuş olmakla, ol bâbda..

Mukâbeleolunmuşdur.

Kulları: Mahmûd

Kulları: Tevfîk

Abd-i memlûkları: Süreyyâ[1]

Img93668

HÜVE

BÂB-I FETVÂ

Dâ’ire-i Meşîhat

Şâyân-ı taltîf-i dâ’iyândan olmalarına mebnî, Erzincânîmerhûm Şeyh Fehmî Efendi’nin mahdûmları Muhammed Sıdkî ve Ahmed Fevzî Efendi’lerin, hâ’iz oldukları Dâru’l-HadîsRu’ûs-i Hümâyûnları’nınmuhrec-i mevleviyyetineterfî’iyletaltîfleri ve Şâm-ı Şerîf’deTarîkat-i KâdiriyyeMeşâyihi’ndenŞerîfDıbyân Efendi’nin mahdûmu Muhammed Alî Efendi’nin dahîhâ’iz olduğu Edirne Müderrisliği’nin bir derece terfî’i, Yâver-i Ekrem-i Hazret-i ŞehriyârîDervîşPâşâ Hazretleri tarafından Hâk-i pâ-yiHümâyûn-ı Mülûkâne’denistid’â kılınmış olup, keyfiyyetinsavb-ı âcizîyehavâlesi, şeref-sâdır olan Emr u Fermân-ı Hümâyûn-ı Hazret-i Hilâfet-penâhîiktizâ-yıâlîsinden bulunduğu Fî 19 Zi’l-Ka’de Sene 1309 Ta’rîhli Tezkire-i Husûsıyye-i Düstûrîleri’yleteblîğbuyurulmakdannâşî, tetebbü’ât-ı kuyûdiyyelede’l-icrâ, mûmâileyhimden Muhammed Sıdkî ve Ahmed Fevzî Efendi’lerin nihâyet-i dereceden Burûsa ve Muhammed Alî Efendi’nin bâ-ibtidâ’-i hâric, Edirne Müderrisliği Ru’ûs-i Hümâyûnları’nıhâ’iz bulundukları müstebân olmuş ve ma’lûm-ı mekârim-melzûm-ı âlî buyurulduğu üzre, devriyyeRu’ûs-i Hümâyûnu’nu hâmil bulunan dâ’iyânamuhrec-i mevleviyyetinintevcîhi, münâfî-i kâ’ide-i tarîk olup, ancak bunlardan kıdem ve istihkâkı tebeyyün edenlerin İzmîr Pâye-i mücerrediyle taltîfi ve mûmâileyh Muhammed Alî Efendi gibi rütbe-i tedrîsiyyesi aşağı râddelerde bulunanların dahî birer derece terfî’-i Ru’ûs-i Hümâyûn’ı, muvâfık-ı usûl ü emsâl bulunmuş ise de, icrâ-yıîcâbı, Emr u Fermân-ı Me’âlî-Nişân-ı Cenâb-ı Hilâfet-penâhî’yevâbeste bulunduğunun arz u beyânınamücâseret kılındı, efendim.

Fî 20 Zi’l-Hicce Sene 1309 ve Fî 2 Temmûz Sene 1308 (1892) Şeyhülislâm Muhammed Cemâlüddîn

Ber-vech-i arz u istîzân, îfâ-yımuktezâsı hakkında cevâbyazılmışdır.

Img93678Fî 23 Zi’l-Hicce Sene 1309 ve Fî 5 Temmûz Sene 1308 (1892)

Abd-i Memlûkleri Süreyyâ[2]

Resim/Belge36:

Bİ-HÎ

Evrâk Numarası: --

Ta’rîh: Fî 27 Şevvâl Sene 313

Ta’rîh-i Tebyîzı: Fî 27 Şevvâl Sene 313 ve Fî 30 Mârt Sene 312 (1896)

Meşîhat’e Tezkire-i Resmiyye Müsveddesi Sûreti:

Erzincânlımerhûm Şeyh Fehmî Efendi-zâde Muhammed Sıdkî ve Ahmed Fevzî Efendi’ler uhdelerine tasmîmenmuhrec-i mevleviyyetitevcîhi şeref-sudûr buyurulan İrâde-i Seniyye-i Cenâb-ı Hilâfet-penâhîmantûk-ı münîfinden olmakla, ol bâbda..

Mukâbeleolunmuşdur.

Kulları: Mahmûd

Kulları: Tevfîk

Abd-i memlûkları: Tahsîn[3]

DERSAADET YILLARI.. 1892

1892 seseninde Hacı Fevzi Efendi annesi ile beraber Erzincan’dan İstanbul’a gitmiş ve Ortaköy sahilde, Yaver-i Ekrem Müşir Derviş Paşa‘ya ait olan, Serasker Ali Saib Paşa konağına yerleşmişlerdir.[4](Resim37) Aşçı İbrahim Dede, Şam’dan İstanbul’a yaptığı ziyareti ve Şeyi Mustafa Fehmi Efendi’den bakiye olan Hacı Fevzi Efendi’ye kavuşmasını Yusuf’un Kenan’ına kavuşması olarak nitelendirmektedir. Hatıratın bu bölümünde Dede Efendi şunları kaydeder;

“….İşte o gün yalnız niyaz ve dualar olunup badehu oradan Ortaköy’de müşarünileyh Derviş Paşa Efendimiz Hazretlerinin sahilhanesine geldim. Veli-nimet büyük paşa efendimiz hazretleri (Derviş Paşa) sarây-ı hümâyûna teşrif buyurmuşlar, ancak küçük velinimet Ahmed Paşa Hazretlerini buldum ve kemâl-i aşk u muhabbet ile takbîl-i ayneyn u dâmen ile çoktan veri olan hasretkeşliği yana yana arz ettim.

Ve birde onu gördüm ki ‘Leyl ü nehâr ah u hasret ile acaba ne vakit olur ki iklîm-i mısr-ı vücûdumun sultanı ve maliki ve sırr-ı Sultân-ı Ulemâ-billâh Fehmi olan Yusuf-ı Sırr-ı Kenan’ımı bu âmâ olan gözlerim müşahadesiyleayn-ı hakîkatbasarımın küşadı ve bu esrâr-ı genc-i muhabbet ve tılsım-ı aşk u meveddetiminfeth-ü izharı mümkün olurmu diye niyaz u istirham etmek olduğum Sultân-ı Ulemâ-billâh kuddisesırruh’ul-azîz efendimizin mahdum-ı fâzılâneleri  (Ahmed Fevzi) kemâl-i sürûr u huzûr ve aşk u muhabbet ile harem-sarây-ı vahdetten şems-i duhâ-veş zuhur ve tulû edip hemen o dem kendimi nâr-ı aşk u muhabbetlerine İbrahim-veşilkâ ederek kadem-i sa’âdetlerine yüz ve göz sürüp bir dereceye kadar teskîn-i harâret ettim ve hasret ü iştiyakımı arz etim. Makâm-ı ümmehâtü’l-mü’minin derecesini kesb etmiş olan vâlide-i muhteremeleriiffetûismetlû Sit Efendimiz Hazretleri de dâire-i iffet-i harem-i ulyâlarında kemâl-i rahat u huzûr ile iskân etmekte olduğundan bilvasıta müşarünileyhâ efendimizin dahi kemâl-i edeb ve aşk u muhabbet ile kadem-i sa’âdetlerine yüz sürüp teveccühât-ı kudsiyyelerininisticlâb-ı ve du’ây-ı hayriyyelerinin niyazı hakkında pek çok tahiyyât u selâm ihdâ ve irsal ettim. Bilmukabele müşarünileyhâ validemiz hazretleri tarafından dahi istifsâr-ı hâtır-ı fakiriyle “Aşçı Dede’mizin teşriflerinden fevkalâde memnun olduk” diye bir adet emsali görülmemiş ufak kavun kıtasında ayva hediye buyurmuşlardır. Bu da dervîşânın kemâl-i kabûl ile eyvah eyvah lafzından ibaret olan kabule remz ü işaret olduğuna dahi başkaca teşekkürât-ı azîme ettim.”[5]

(***Sürecek)

 

[1]Başbakanlık Osmanlı Arşivi Y.MTV. Dosya:64, Gömlek: 69,Belge:1.bknz.Resim/Belge:34.

[2]Başbakanlık Osmanlı Arşivi Y.MTV. Dosya:64, Gömlek: 69.(Resim/Belge:35)

[3]Başbakanlık Osmanlı Arşivi Y.PRK.BŞK. Dosya:45 Gömlek: 99 Belge:1.(Resim/Belge:36)

[4]Aşçı Dede’nin Hatıraları, c.2, s.798.

[5]Aşçı Dede’nin Hatıraları, c.2, s.797-798.