UZUN VE EBEDİ BİR YOLCULUK:ÖLÜM!...

Hesaplarımıza iyilik ve kötülüklerimize sevdiklerimize sevmediklerimize işimize ailemize en sevdiğiz şeylere  elbet bir gün nokta kolunalacak. Yeter bu kadar ey ademoğlu denilecek !. Elbet bir gün ebedi bir yolculuğa çıkacağız amenna buna hepimiz inanıyoruz. Peki yolculuğumuz nasıl geçecek gittiğimiz yer misafirlik değil gerçek yurdumuz sa nasıl karşılanacağız? Orada bizleri neler bekliyor ? Peki yol arkadaşlarımız kimler olacak? Yol arkadaşlarımız zevkle mi bize eşlik edecekler yoksa azapla mı istemeyerek mi sırf emredildiği için mi bizimle yolculuk edecekler(maazallaahh).

Girişten de anlaşıldığı gibi sevgili okurlar bu haftaki konumuz ölüm ve sonsuz hayata giderken kabir yolculuğumuz ve yolculuk esnasında bizleri nelerin beklediği konusunda yazmak istedim. Tabi ki bu yolculuk bahsettiğim gibi uzun…. Bir dergiye bir gazete kağıdına bir iki nefes alışverişine sığmayacak şeyler fakat elden geldiğince kısa ve değinilmesi gerekin noktalara değinmek istiyorum inşallah!..

“Her canlı bir gün ölümü tadacaktır!.” (Ali imran suresi)inde de ifade edilmişitir. Her kişi doğmayı büyümeyi yaşamak gibi evreleri geçiyorsa ölümüde yaşayacak ve mutlaka misafir olduğu bu dünyadan gerçek evine gidecektir.

Öncelikle şunu sormak istiyorum. Hepimizin çevresinde ölen insanlar vardır. Ve hepimiz onların ölüm anlarını duyarken şahid olmuşlar tarafından” maşallah suphanallah bembeyazdı nur yağımıştı sanki yüzüne ya da çok zorlandı biraz yüzü morarmıştı.” Gibi konuşmalar geçiyor. Peki hiç düşündük mü neden insanlar farklı şekillerde son nefeslerini verir. Ya da neden herkesin günü saati başkadır kimi Cuma kimi pazartesi bazıları ise Çarşamba günü yolculuklarına çıkıyorlar. Herkes aynı şekilde mi ölüyor ?

Tabi ki hayır. Herkesin ölüm şekli ölüm anı farklı olacaktır. Müminin ölümü başka Müslümanın ki başka günahkarın ki başka olacak. Öncelikle salih amel işleyenlerin ve bu dünyadaki sınavlarını iyi geçirmişlerin yolculuklarından bahsedelim.

Salih kişi dünya hayatını allah rızasını kazanmak için yaşamış ve bu dünyanın bir sınav olduğunu bilme şuuru ile hareket ettiği için öleceği zaman Azrail aleyhisselam ve beraberindeki melekler güzel şekillere büyünüp ruhunu almaya gelecekler. Yüzleri nur ile gelip acı çektirmeden son nefesini alacak. Ve onu Allah (cc) huzuruna çıkarmak için ipekten kefenleri sarıp misk kokuları sürüp Allah(cc) huzuruna çıkması için hazırlarlar. Ve kişi yedi kat göğü yükselmeye başlarken her kattaki melekler onu karşılamaya başlarlar ve “bu nura bürünmüş hayırlı kişi kimdir?” diye gıpta ile bakarlar.Ve ona eşlik eden melekler “ bu salih kişidir Allahu Tealaya itaat edip ömrünü boşa harcamamış falan kişidir “ derler ve gökteki melekler “ Hoş geldin ey ademoğlu esselamü aleyküm” diyerek onu bir kata daha yükseltirler her katta kişi güzel bir şekilde gıpta ile karşılanır. Ve “müjdeler olsun sana ey bahtlı kişi allah senden razı olmuş” derler…Ve huzura varınca da secdeye varıp Allah Teala onun affedildiğine dair fermanı kendisine verir.

Günahkar kişilerin ölüm ise ; o kişiler ömürlerini heva ve hevesleri uğruna harcayıp nefislerine uyup günah işledikleri kulluk vazifelerini yerine getirmediği için Azrail a.s ve beraberindek melekler korkutucu şekillerde girerek kişiye azap vererek ruhunu alacaklardır. Ve Azrail a.s. ona şöyle seslenecektir. “ ey günahkar kişi Allah u Teala senin hakkında gazaba geldi. Artık senin yeri cehennem.”

Böyle kişinin ruh bedenden alınıp yükseldikçe göğe doğru bütün melekler ürkütücü bir sesle birinci kat semada melekler yukarıya geçmelerine izin vermez. “  Bu kirli ve kokuşmuş ruh kimindir ?” diye  eşlik eden meleklerde söyle cevap verir : “ Onlar bu falan günahkar ruhudur.” Gökteki melekler tekrar “ eyy hoş gelmeyen kişi sana selamlar olmasın!” derler. Günahkar Müslümanın hali bile bu kadar zorken kafirlerin halini Allah muhafaza düşünmek bile istemiyorum…

Ve kabre girmeden hemen önce….

İnsanoğlu öldüğünde yıkama kefenlenme defin gibi işlemlerden geçerken kendisine üçer defa olmak üzüre sesler duyar.. Ruh bedenden alındıktan sonra ilk defe: “ey ademoğlu sen mi dünyayı terk ettin yoksa dünya mı seni?” daha sonra “ sen mi dünyayı öldürdün yoksa o mu seni öldürdü?” diye soran sesler duyulur.

Beden musalla taşına konluduğu zaman ise yine “ ey ademoğlu nerede hani yaşayan bedenin seni kim böyle aciz bıraktı? Nerede yaşadıkların konuştukların kim seni dişiz ve sağır bıraktı?”

Ölen kişi kefene sarıldığında yine kendisine “ ey ademoğlu diye seslenirler. Eğer allah teala senden razı ise bütün güzellikler senin için. Eğer senin hakkına gazaba geldiyse dehşet şeklindeki azapta senin içindir.”

Tabuta konulduğu zaman ise : “ ey ademoğlu eğer Allah Teala nın emirlerine itaat ettiyzsen bütün güzellikler senin için eğer günahkar olsanda tövbe ettiysen bütün güzellikler senin içindir.”

Cenaze namazı kılınırken de “ ey ademoğlu artık dünyada yaptıkların dünyada kaldı ve yaptıklarına göre iyilik ve azap senin içindir!.”

Eğer kişi hayırlı ve amelleri sağlamsa bütün bunlar olurken evinden ta kabrine kadar melekler saf tutarak ona eşlik edecek ve “ Selamun aleykum sana hoş geldin ey Allah ın kulu!.” Diyecekler.

Kabir sorgusu….

Kabir sorgusundan bahsetmeden önce kimlerin kabir sorgusundan muhaf olduklarından bahsetmek isterim. Öncelikle herkes kabir sorgusuna tabi olacak fakat bazı kişiler hariç tutulacak bunlar:

-Doğuştan akli dengesi yerinde olmayanlar ve o şekilde ölenler.

-Cuma günü ya da Cuma gecesi vefat edenler.

-Saf olup kötü niyet taşımayı bilmeyenler.

-Veba hastalığı çekenler ve ölmeseler bile hastalık esnasına sabredenler.

-Sevabının duyduktan sonra her gece mülk suresini okuyanlar.

-Şehit kardeşlerimiz.

-Ölüm anında kelime i şahadet ve ihlas suresi okuyan kişiler allah izni ile sorgu sualsız olackalardır.

Hayırlı kimse kabir girdiği zaman kabir şöyle seslencek: “ hoş geldin vallahi sen benim üzerimde yürüyüp gezdiğin zamandan beri ben seni çok seviyorum. Şimdi burdasın sana ne kadar iyi davranacağımı göreceksin öyle ki benim içimde sen ferahlık ve huzur bulacaksın.”

Tam aksine ameli kötü olanlar içinde:” ey hoş gelmeyen  kirli insan. Vallahi sen benim üstümde gezdiğinden beridir ben senden nefret ediyorum şimdi artık benimlesin. Sana neler yapacağımı göreceksin!” kabir üzerine kapandığı an Allah ı Teala Münker ve Nekir isimli melekleri gönderir. Göğe uzanan başları,  şimşek  gibi gözleri, gök gürültüsü gibi sesleri vardır. Ve ellerinde kırbaçlarla sorarlar: Rabbin kim ? Dinin nedir? Kimin ümmetindesin? Peygamberin kimdir? Eğer hayırlı kişi ise bu sorulara cevap verir:

-Rabbim Allah tır. Dinim islamdır. Hz Muhammet Mustafa s.a.v peygamberimdir. Diyecektir . Kötü amellere sahip ise

-bilmiyorum diyecek ve Münker ve Nekir, ona ellerindeki kırbaçlarla vuracaktır.

Sorgu sualden sonra ruh tekrar bedenden ayrılacak. Fakat kıyamete kadar kabrinde kalmaya başlayacaktır. Allah ı Teala ameli iyi olan kimsenin kabirini genişletir ve cennetten bir pencere açılmasını emreder.Cennet kandilleri ile kabir aydınlatılır. Kişi o pencereden kıyametten sonra gideceği yeri izlemekte ve hoşnut olmaktadır. Fakat ameli kötü olan kimseye ise Allah ı Teala kabrinin daraltılmsanı ve cehennemden bir pencere gösterilmesini emreder. Kabir ateş içinde lav parçaları fırlatılarak kişi rahatsız edilir azap çekilmeye başlanır. Etrafına yılan ve akrepler ona eziyet ederler.

Belirtmek isterim ki kafirlerin azabı kıyamete kadar hafiflemez. Günahkar kulların ise azapları yapılan dualar kuran ve tilavetler için azap hafifletirilr.

Son nefesini gülerek ve nurlar içinde , meleklerin saf tutarak kabirlerimize götürdüğü ve bizden hoşnut olarak yedi kat gökteki meleklerle karşılandığımız suallerimizi en doğru , kolay ve güzel şekilde verip kabir azabından uzak ve cennet bahçelerinden bir bahçe ile ödüllendirmek duasıyla.