Bu hafta sizlere inşallah namazı anlatmak istiyorum. Kaç rekat olduğundan veya nasıl kılındığından değil bunu namaz kılan çoğu kişi biliyor. Veya öğrenmek istendiğinizde bir ilmihal kitabından internetten birçok kaynaktan bunu öğrenebilirsiniz. Benim anlatmak istediğim ise sadece namazın tasavvufi yönü. Sıkça duymadığımızın aslında her gün –huzura- varıp da  o huzurun tadına varamayış , idrak edemeyişimizi anlatmak istedim.

Birçok insan hayatında bir defada olsa namaz kılmıştır. Belki hala alnı secde görmeyenlerimiz var. Belki de her gün mutlaka varıyoruz secdeye. Peki namazda huşu nedir. Nasıl daha anlamlı ve tadını damağımıza yerleştirerek namaz kılarız. Dilerseniz biraz bunlardan aşama aşama bahsedelim. Nacizane sizlere namazı kılarken dikkat etmemiz gerekenleri yazmak istiyorum. Sizlerden ricam bu yazımı okurken ve namaza durduğunuzda şu noktalarınızı hayal etmenizi istiyorum.

Namaza başlamak için ilk şart abdest. Huzuruna gelmeden beşeri pisliklerimden temizleniyorum Ya Allah diyorsunuz. Sana uzanan ellerimi sana gelmek için ayaklarımı sana bükülen dirseklerimi ve sana en yakın olduğum secde ettiğim anda değen anlımı yıkıyorum geliyorum diyoruz. Evet günahlarım çok ama senin merhametin daha çok yüzüm manen kirli ama madden yıkayıp geliyorum diyorsunuz. Daha sonra temiz kıyafetlerinizi giyiyorsunuz. En sevgilinin Rabbin huzuruna çıkarken pis elbiseler zaten yakışı kalmazdı…. Daha sonra geliyorsunuz huzura titreyerek… Yüreğinize kuş kaçmış gibi titriyorsunuz. Atıyor yüreğiniz çünkü huzura duracaksınız. Acizlik, utanma , boynu büküklük ve huzura kabul edilmenin , sevilmişliğin ümidi ile niyet edip tekbir getireceksiniz. Önce şunları düşünelim istiyorum. Hayal edelim. Öyle olduğunu varsayalım.

Seccadenizi sardınız. Huzura çıkamaya hazırsınız. Niyet edip tekbir getirmeden önce iki kaşınızın arasına kabeyi alın. Kaşlarınızın tam ortasında kabe. Tam göğsünüzün hizasına Makam-ı İbrahim i. Göğsünüz de yüreğiniz ve kalbiniz yok mu? Tüm yaşanmışlıklarınız.. alın onları biriktirin yüreğinizde ve göğsünüzün hizasında Makam-ı İbrahim i düşünün. Ayaklarınızı sırat köprüsü. Sırat köprüsünün üzerindesiniz. Kıpırdarsanız düşebilir. Ayaklarınızı yerinden oynatsanız düşme tehlikesi. Gözleriniz secde noktasında. Sağ tarafınız cennet. Sol taraf cehenneminiz. Arkanızda Azrail (as) düşünün. O namazı kılacaksınız ve canınızı alacak. Son namazınız son vuslatınız. Son kez affedilme ümidi var. Son kez bir huzur… ve Allah ı mekandan münezzeh sizi görüp duyduğunu sizin içinizden geçenleri bile bildiğini unutmayarak o namaza niyet etmenizi istiyorum. Niyetten önce ; çünkü tekbir getirildiği an herş ey haramdır. Düşünmek, yemek, içmek ,gözünüzü secde noktasından çevirmek bile haram.

Yoğun hayatımızdan hayat koşturmacasından bu huşu ile namazı kılmak oldukça zor. Bunun farkındayım fakat elimizden gelen gayreti sarf edersek inanıyorum ki tam bir huzur ve tam bir vuslata adım adım yaklaşmış olacağız.

Ve sesleniş. Tekbir… tek sin Ya Allah. Allahüekberr…. Diyoruz Allah birdir diyoruz. Sen bir sin teksin Ya Allah. Ellerimizi bağlıyoruz. Bu acziyettir. Acizim ya Allah senin huzurunda acizim. Boynum bükük günahlarımın çokluğu ile bağladım ellerimi San a geldim Ya Allah yalnız San a bir tek San a elif gibi dimdik duramasam da huzurunda Sen in tekliğini düşünerek ve san a inanarak geldim. Gidecek bir sürü yerim varken Sen  in izninle San a geldim. Sen in müsaadenle San a secde etmeye… Daha sonra subhaneke ve fatiha dualarını okuyoruz burada şu nüansa dikkat çekmek istiyorum ki. Dualar okunduğunda  oldukça okuduğunuz sürenini anlamını düşününüz. Keza özellikle fatiha ve tahiyyat . Fatiha süresinde “… iyyaken eğbudu ve iyyaken nestain.. “ derken burada Allah a San a tapıyorum yalnız San a diyoruz. Burada dünyevi veya somut herhangi başka bir şey düşünüldüğü takdirde -haşa- o düşündüğünüze tapmiş gibi olacaksınız ve namazımız iadesini gerektirecek duruma dahi girmiş olabiliriz. Keza tahiyyat süresinde “ …esselamüaleyke eyyü henne biyyü …” ayetinde Rasülullah (sav) selam veriyoruz. Burada namaz esnasında şunu hayal etmenizi istiyorum. Yeşil kubbeyi… Rasülullah (sav) yattığı yeşil kubbeyi düşünmenizi istiyorum. Orayı hayal etmenizi. O ayeti okurken bir pencereden oraya bakarak selam verdiğinizi veya yeşil kubbenin önünde olduğunuzu düşünürek selam verirsek biiznillah namazımızı daha huşu lu ve akabinde daha anlamlı olacaktır.  ardından istediğiniz zammi bir süre. Daha sonra alıyoruz tüm günahlarımızı sırtımıza yükümüz ağır taşıyamıyoruz çünkü günahlar çok ne yapacağız eğilelim. Biz eğilelim yalnız O na. O ndan gelen sıkıntı dert keder hamd ve şükrümüz ile günahlarımızı da alalım sırtımıza gidelim biiznillah rükuya. Eğiliyoruz ve üç defa “subhanelrabbiyelazim” diyoruz. Sen azimsin ya Allah Sen büyüksün. Sonra kalkıyoruz. Günahlarımızı dökme ümidiyle kalkıyoruz hadi atalım sırtımızdan şu günahlarımızı kalkıyoruz yine bir tekbir eşliğinde. “Allahüekber” diyoruz. Sen birsin ya Allah. Oysa hala aciziz çünkü kibrimiz nefsimiz yine bizimle ve işte o an. Kul ile Allah arasının en yakın olduğu an. Secde tekrar sırtımıza alıp tüm günahlarımızı secdeye gidiyoruz. Eğiliyorsunuz secde ediyorsunuz. Ben geldim ya Allah. Kulun geldi. San a secde etmeye geldi. Bak ben geldim Rabbim. Sadece San a secde ediyorum bir tek San a. Ve yine üç defa “subhanelrabbiyelala” diyoruz. Sen alemlerin Rabbisin. Sen en büyüksün diyoruz. Kalkıyoruz. Hayır doymadık ki biz sevgili ile görüşmeye. Doyamadık ki onunla konuşmaya. O zaman hadi  tekrar secdeye…

Oturuyoruz tahiyyat oturuşuna. Diz çöküyoruz alemlerin Rabbinin önünde. Yine ben geldim Allahü Azim i Şam. Yine ben geldim. Önünde diz çökmeye geldim. Af dilemeye. Korku ile ümit arasında gidip gelirken. Sana yakın olamamanın korkusu ve affedilme ümidiyle geldim. Tahiyyat oturuşunda ilk dua tahiyyat duası.. orada * esselamü aleyküm eyyü henne biyyü verahmetullahi ve …. * diyoruz ve Rasulullaha selam veriyoruz. O nsuz vuslat olurmuydu ki hiç. O na selam vermeden huzur tamamlanır mıydı? Hani Allah ü Teala nın bir mesajı gibi. (Tamam bana geldin huzuruma geldin en temiz kıyafetlerimi giydin abdestini aldın diz çöktün ama benim gönderdiğim peygambere selam vermeden olur mu ? ) sanki bu mesajı duyar gibi ona selam veriyoruz. Selam sana olsun Ya Nebi(sav).. selam sana olsun Ya Rasul(sav).. salatü selam San a olsun…. Sonra selam veriyorsunuz…. İslamın beş şartı aslında namaz. Hepsini aynı anda yaptığınız. Kelime i şahadet getirdiniz Allah a , Rasülüne inandınız selam verdiniz. Peki melekler .. hiç onlara selam vermeden geçmek olur mu? Gün boyu sizi izleyen yaptığınız iyi kötü her olguyu not eden namazda sizlere eşlik eden meleklere selam vermeden olur mu? “Esselamü aleyküm verahmetullah…”  hadi onlara da bir selam verelim. Selam sizlere olsun.. sonra mi… ayrı apayrı bir vuslat yine iki kanatınız. İki eliniz açın kanatlarınızı En Sevgiliye ve alemlerin Rabbine ucun. Açın kanatlarınızı ve söylemek istediğiniz her şeyi katın kanatlarınızın arasına… hüzünlerinizi mutluluklarınızı belki gözyaşlarınızı ve belki dünyevi uhveri isteklerinizi katın kanatlarınıza hadi uçmanın vakti. Sonra bırakın kendinizi kabul olmuşluğun ümidi ile Allah ın kudretine…