Noel mi? Yılbaşı mı? Nerede kutlayalım? Yeni yıla nerede girelim? Ne dilekler tutalım? Hezeyanları arasında gidip gelirken ömür sermayesinden bir yıl daha yiyoruz.

Ecel bize doğru koşar adım gelirken, biz de ona doğru adımlarımızı hızlandırıyoruz.

En büyük nasihat olan ölüm vakalarını her gün izlememize rağmen, onu kendimize hiç yakıştıramıyoruz.

Allah Resulü, “Ölmeden önce kendinizi muhasebe ediniz.” Buyurarak, hayatımızı her zaman murakabe ve muhasebe altında geçirmemiz gerektiğine dikkat çeker.

Ama gel gör ki yarın ölecekmiş gibi yaşamak yerine, hiç ölmeyecekmiş gibi dünya telaşına dalıp gidiyoruz.

Hepimiz almışız başımızı, binmişiz bir alamete gidiyoruz kıyamete..

Neticede ölüm, vaki olan kişi için küçük kıyametidir.

İnsanoğlu için genellikle aldandığı iki nimet olan, sağlık ve boş zamandan bahsedilir.

Bunların kıymeti de maalesef çoğu zaman kaybedildiğinde anlaşılır.

Ömür, en büyük sermaye demişken meşhur kıssayı hatırlamakta yarar var:

Bağdat’ın meşhur yaz sıcaklarının bastırdığı bir gün, sokakta bir nara duyulur: “Sermayesi buz olan adama yardım edin..”

Yazın sıcağında buz satarak geçimini sağlayan bu adam belli ki sıcak artınca elindeki buzlar erimeye başlamıştır. Buzlar erimeden, elindekileri bir an önce satmak derdindedir. Oradan geçerken bu duruma şahitlik eden Cüneyd-i Bağdadibu durumdan çok etkilenir ve derince düşünmeye başlar. Üstatlarını bu şekilde gören talebeleri, neden bu denli etkilendiğini sorduklarında: “O, buz sermayesini düşünüp kaygılanıyorken, ben ömür sermayesini düşünüp nasıl kaygı duymayayım” diye cevap verir.

Evet dostlar, ömür sermayesi her geçen gün buz misali eriyip giderken yılbaşı ile ilgili planları bir daha gözden geçirmek gerekir herhalde. Yunus’un;

“Mal sahibi, mülk sahibi,

Hani bunun ilk sahibi,

Mal da yalan mülk de yalan,

Var biraz da sen oyalan”

Dediği bu avunma dünyasını iyi değerlendirmek lazım.

“Allah’a temiz bir kalple gelenden başkasına mal ve oğulların fayda vermeyeceği gün.” Hızla gelip çatarken bir daha düşünmek lazım. (Şu’ara/88)

Genç Abdal ne güzel özetlemiş aslında meseleyi;

“Fırsat elde iken bir amel kazan,

Gül cemalin bir gün solsa gerektir,

Zevkine aldanma tapma dünyaya,

Dünya malı burda kalsa gerektir.”

Akıllı kişi, hesabını kitabını iyi yapan, helalinden kazanandır. Ondan daha akıllısı ise, dünyasını mamur ederken ahiretini de karartmayan, o tarafa da yatırım yapandır.

Bunun için de henüz vakit varken, sağlık elveriyorken yüzümüzü ağartacak, bizi mahcup etmeyecek ameller biriktirmek gerekir.

O yüzden iyi insan olmak yetmez, aktif iyi insan moduna geçmek gerekir.

İnsanın fıtratında zaten iyi olmak vasfı vardır. Önemli olan, kamuya yararlı hizmet üretmek ve iyiliği yaygınlaştırıp kurumsal hale getirmektir.

Bu yılbaşı, bu meyanda çaba göstermek için iradeyi ortaya koyacak bir dönüm noktası olabilir.

Yeni yıla girerken bir de bu zaviyeden bakmak da yarar var sanırım..