YÜREK VAVEYLAM…

Bu hafta sadece hislerimi yazmak istiyordum…. Oysa yazamadım o kadar derin ve o kadar içten yaşıyordum ki duygularımı kaleminin gücü yetmez da yanlış anlaşılırım diye düşündüm… Susayım dedim… Yine olmadı vaveylalarım yüreğimi kemirdi durdu ne yapsam diye düşündüm ve taşmış yüreğimin sesine kulak verdim. Kurallarım gereği çokta dinlemezdim yüreğimi ama bu kez dinlemek istedim… Çünkü yüreğim sevgilisini özlemişti…

O na konuşmayı , O na susmayı belki , O na gözyaşı dökmeyi özlemişti… kiri kir temizler derler ya işte öyle derdim aslında en büyük sığınağım ve tek dermanımdı…

İnsan n sevgilisinin karşısına hazırlıksız çıkar mı ? Bende hazırlık yapmalıydım önce bedenime abdest aldırmalıydım ki yüreğime de abdest aldırıp temizlemeliydim. Beynimin soru işaretlerinden , yüreğimin kızmalarından ,bedenimin tepkilerinden ve sükutumu son buldurmalıydım….

Temiz bir abdest aldım. Yüreğimin sevgilisi ile konuşmaya doymayacağını bildiğimi için kafamdaki yapmam gerekenleri bitirmiş tam anlamıyla odaklanmıştım. Hani dua gibi kabul olacağına inanır ve öyle temiz bir yürekle dua ederseniz ALLAH U AZİM U ŞAM huzurunda kabul edermiş ya. İşte öyle bende Sevgilimin beni hissedeceğine emindim. Haşa nefsimin yüceliğinden değil sadece ümmeti için şefaatini gizlemiş bir peygamberin ümidiyle….

Tam da kendimi hazırlarken Sevgilim ile konuşmaya televizyonda bir alt yazı geçti. “ peygamberi hakaretleyen karikatür” o kadar canım yandı o kadar burnum sızladı ki yaraya tuz basılır ya aynen onu yaşadım. Evet evet yaram oydu. Asıl derdim yürek taşkınım oydu. Hemen kalktım zamanı gelmişti en Sevgiliyle konuşmanın zamanı…

Daha ne konuşacağımı bilmeden gözyaşlarım dökülü verdi. Tutamıyordum kendimi o kadar ağırıma gitmişti ki daha sevgilime selam vermeden yüreğimde biriktirdiklerim yanaklarımdan dökülü vermişti. Biraz bekledim kalbim çarpıyordu çünkü kalbimin tahtına oturan sevgilime hakaret edilmiş alay edilmişti nasıl çarpmazdı. Sanki - duy sesimi -der gibi çarpıyordu. Daha sonra kendime geldim elimi yüreğime koydum ve sadece “ es selam ü aleyküm ya Rasulallah “ diyerek susmaya başladım. Sanırım susmak en güzel konuşma şeklim olsa gerek. Ne kadar anlatmaya çalışsam da yüreğimin dili olmadığı için elim yüreğimde öylece bekledim.

Sonra birden burnuma gül kokusu geldi. Gözyaşlarım hala akıyordu. Dayanamadım ve başladım haykırmaya

Nasıl olur Ya Rasul nasıl olurda senin dinini alaya alır seni karikatürize ederler. Ben yüreğimin tahtına oturmuş olduğum halde seni hayal etmekten, elime geçen bir gülü dahi koklamaktan haya ederken nasıl olurda insanlar seni karikatürize ederler. Kabullenemiyorum Ya Nebi son peygamber olarak geldiğin Kuran ı Kerim de diğer büyük kitaplarda aleniyetli bir şekilde yazarken nasıl olurda onlar Sen inle  alay ederler. Sonra birden senin İslam ı yaymak için Mekke de Medine de çektiğin sıkıntılar aklıma geldi. Taşlandığın halde canın yandığı halde susup onların dinlerine saygı duyman aklıma geldi. Hani onlar kendi elleriyle yapıp taptıkları putları daha sonra aç kaldıklarında yediklerinde Sen in hz Ebubekir e “ Ya Ebubekir suküneti koruyun onlarda zamanla anlayacaklar Allah ın rahmetini bekleyin.”  dediğin hadisler gözlerimde canlandı. Sen onların dinlerine saygı duyup Sen den önce var olduklarını kabul ederken onların Seni alaya almaları zoruma gitti En Sevgilim. Hangi din, hangi mezhep ,hangi kabineye mensup olursa olsun tebessüm etmen onları dinlemen ve onların yardımına koşman aklıma geldikçe tutamıyorum kendimi Ya Rasul . San a yapılan haksızlığı San a yapılan saygısızlığı kabul edemiyorum. Elimden sadece bir dua geliyor… “ Ya Rab kulağımdan ezan sesimi, göklerden bayrağımı yüreğimden dinimin ve peygamberimi eksik etme. Bizleri koru ve muhafaza eyle…(amin)