M. AKİF ERSOY, ASIM’IN NESLİ DERKEN NEYİ KASTEDİYOR


Akif’in “Çanakkale Şehitlerine” şiirinde şöyle bir kesit var:
Asım’ın nesli... Diyordum ya... Nesilmiş gerçek: İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.

Konuyla ilgili uzun araştırmalar yapan Asım Yapıcı, Asım’ın neslini şu şekilde özetliyor:
Asım’ın nesli derken iman, irfan, fazilet ve bilgi ile donanmış; karakterli, ahlaklı, kişilikli;
Vatanına, milletine ve dinine sahip çıkan, dahası bunları yüceltmek için tüm imkânları seferber eden
bir gençlikten bahsediliyor.
 
“Safahat” kitabında, Mehmet Akif’in Asım’ın Nesli diye hayal ettiği neslin, sadece şiirinde geçen hayali bir
kahraman olmadığından, Bir sahabe olan Asım İbni Sabit’ten (r. a) de bahsediliyor.
 
İşte o zat Hz. Asım bin sabit’tir. Bedir, uhud, hendek savaşlarına katılmış,  
Peygamber efendimizin ashabından büyük bir zat.
“Arıların koruduğu sahabe” olarak ünlenmiş sahabenin hayat hikâyesi çok manidardır. Şöyle anlatılır:
Peygamberimiz (sav) kabilelerine İslam’ı öğretmek üzere öğretmen talebinde bulunan kişilerle beraber, aralarında
Asım bin Sabit’in de bulunduğu 10 kişilik bir eğitici heyet gönderir. Ancak Reci denilen bir subaşında
bu öğretmen sahabeler, Lihyanoğulları’nın saldırısına uğrarlar.
Lihyanoğulları’nın amacı onları esir edip Mekkeli Müşriklere satmaktır.
Bu nedenle onları sağ ele geçirmeye çalışıyorlardı. Fakat Asım, teslim olmamaya kararlıdır.
O yiğitçe şöyle haykırıyordu: “Ben müşriklerin himayesini ömrüm boyunca kabul etmemek üzere yeminliyim.
Vallahi bu kâfirlere asla teslim olmam. Allah’ım Resulullah’ı durumumuzdan haberdar et.’’
Bir taraftan da ok fırlatıyordu. “Ben ne diye çarpışmayayım. Gücüm kuvvetim yerinde,
Oklarım yanımda, yayımın kirişi kalın, enli temrünler sebebiyle kayıp gitmekte.
Ölüm hak, dünya boş ve geçicidir. Takdir edilen elbette başa gelecektir. İnsanlar er geç Allah'a dönecektir.
”ARILARIN KORUDUĞU SAHABE Bu kahraman sahabe birçok müşriki yere serdikten sonra,
şehit olacağı esnada şu duayı yaptı:
“Allah’ım Senin dinini korumaya çalıştım. Sen de cesedimi müşriklerden koru.”
Müşrikler Hz. Asım’ın başını alıp Sülafa adındaki bir kadına satmak istiyorlardı.
Sülafa Asım’ın kafatası ile şarap içmeye yemin etmişti. O gün orada mevcut bulunan on sahabeden yedisi şehit oldu,
üçü esir edildi. Müşriklere Asım bin Sabit’in başını kesmek istediler.
Fakat Allah-ü Teâlâ, Hz. Asım bin Sabit’in duasını kabul buyurdu ve mübarek cesedine müşrikler el süremediler.
Allahü teâlâ bir arı sürüsü gönderdi. Bulut gibi Asım bin Sabit’in üzerinde durdular.
Hiç bir müşrik yanına yaklaşamadı. “Bırakın akşam olunca arılar onun üzerinden dağılır, biz de başını alırız” dediler.
Akşam olunca Allahü teâlâ hiç bulut yok iken bir yağmur gönderdi. Görülmemiş bir yağmur yağdı.
Sel geldi ve Âsım bin Sâbit'in cesedini alıp götürdü. Cesedin nerede olduğu bilinemedi.
Ne kadar aradılarsa da bulunamadı. Bunun için müşrikler Âsım bin Sâbit'in hiçbir yerini kesmeye muvaffak olamadılar.
Bu olaydan sonra Âsım bin Sâbit anılırken, "Arıların koruduğu kimse" diye anılmaya başladı.
Evet, Sevgili kardeşlerim, Mehmet Akif’in hayal ettiği gençliğin temelinde, arıların koruduğu sahabe,
Asım bin Sabit olabilir mi? Safahat’ta bu şekilde bir bağ kurulmuş. Selam olsun Allah için can veren o yiğitlere.
Selam olsun vatanı, milleti, bağımsızlığı için toprağa düşen şehitlere. Selam olsun 15 Temmuz şehitlerine.
Selam olsun İstiklal Şairimiz Mehmet Akife. Selam olsun Asım’ın nesline.
 
Yeni bir Asım’ın nesli yetişti bu bereketli iklimler ülkesinde.
 
Asım’ın nesli ülküsüyle yetişenler yönetmeye başladı cihan devletinin devamını.
Geçen günlerde, yıllar geçtikçe o güzel neslin kıymetini daha iyi anlar olduk.
Ve… Şimdi sıra sizde, sıra bizde ey! Genç inanmış nesiller. Ey Asımın nesli.
Akifler görevlerini yaptı gittiler. Bize düşen onlara dua etmek, davalarını takip ederek ruhlarını şad etmektir.
Akif’in parçalanmasın, bölünmesin diye feryat ettiği topraklarda yine hazan rüzgârları esiyor.
Akif’ten sonra çok sonbaharlar gördük bu diyarlar da. Kışları da yaşadık zemheri tadında.
Elhamdülillah bahar geldi çiçekler açtı. Güllere bakmak senin görevin ey genç adam!
Bülbülleri feryat ettirmemek senin elinde.
Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavarı çok daha yakından görmeye başladık.
Yumuşak başlısın biliyorum, hep öyle ol ancak kesilmeye gelmesin boynun.
İçimizdeki ve dışımızdaki canavarlara dur diyecek sensin.
Bak! Sen adım attıkça dağlıyor kara bulutlar.
Sen yürü millet yürüyecek arkandan. Bayrağı, sancağı devralmalısın ustalardan.
Bedrin aslanları gibi kafa tutmalısın yedi düvele.
Gecen aydın, gündüzün aydın olsun. Allah ve resulü rehberin olsun.
Akiflere, Akif gibi yaşayanlara rahmet olsun, selam olsun.
 
Emin Ayaydın
 
Kaynak: “Asım’ın Nesli”- İsmail AYBEY
İsrafil Kuralay- Diriliş Postası