Binbir emek ve güçlükle kazanılan kurtuluş mücadelesinin ardından açılan TBMM’de Türkiye’nin yönetim şeklinin “Cumhuriyet” olduğunun ilanının 99. Yıldönümünü kutluyoruz. Cumhur, çoğunluk anlamına gelen Arapça kökenli bir kelimedir. Adından da anlaşılacağı üzere, yönetim noktasında kararlar alınırken halkın, seçtiği vekiller üzerinden yönetimde bizzat söz sahibi olması demektir.

       Bir yönetim tarzı olarak tartışılagelse de Cumhuriyetin içinin ne ile doldurulduğu önem arz etmektedir. Tarih de şahittir ki niteliksiz çoğunluklar bazen yanlış adımlar atarak yönetimlerde kaosa sebebiyet vermişlerdir. Bu açıdan bakıldığında Kur’an’da “tekâsür” ve “kevser” kavramlarını görürüz. Tekâsür, oyalayıcı kuru kalabalıkları ifade ederken, kevser bereketli ve nitelikli toplumları işaret eder. Tekâsür’de düşünmeyen, sorgulamayan bindirilmiş kıtalar varken; kevser’de düşünen, sorgulayan, bilmediği konularda danışan seçkin bir kitle söz konusudur.

       Tekasür’de nicelik; kevser’de nitelik aranır. Tekasür’de sayıya takılma, çoklukla gururlanma; kevser’de az da olsa hayırlı ve kalıcı olana odaklanma vardır. Tekasür’de tamahkarlık ve hırs; kevser’de hayırda yarış ve rekabet anlayışı vardır. Tekasür’de ‘ne olursa olsun bizden olsun’; kevser’de ‘olursa ehliyetli ve liyakatli olsun’ anlayışı vardır. Neticede Allah’ın seçilmiş milleti yok, seçilmiş değerleri vardır. (Ş. Ali Düzgün) Adalet başta olmak üzere o güzel insani değer ve erdemlerle milletler ayakta kalır; aksi ne kadar çok olursanız olun bir zaman sonra gücünüz kuvvetiniz kaybolur.

       İlk meclis milletvekillerinden Tahir Efendi halka hitap ederken şöyle der: “Ey cemaat, siz ‘müntahip’siniz (seçensiniz); ben ise, ‘müntahap’ım (seçilenim). Gideceğim yer ise; ‘müntahabın ileyh’ dir. (meclistir). Sizin yaptığınız işe de ‘intihap’ (seçim) denir. İntihap ise ‘nuhbe’ den gelir. Nuhbe, kaymak demektir. Unutmayın ki, bir şeyin aslında ne varsa kaymağı da o cinsten olur. Sütün üstünde süt kaymağı, şapın üstünde de şap kaymağı bulunur.. O yüzden karar verme noktasında toplumun değerleri ve yaşam tarzı yönetim kademesinin şekillenmesinde hayati önem arz eder. Sonuç itibariyle insanlar neye layıksa öyle yönetilirler. Biz bu değerlerden dönmediğimiz müddetçe Allah da sözünden dönmeyecektir. (İsra-8) Batının yüzyıllardır tartışarak -hatta vuruşarak- geldiği noktada bulduğu yöntem “çoğulculuk”tur.

       “Toplumsal yaşamda her türlü düşüncenin, eğilimin, gerçekliğin var olmasını, eşitliği ve özgürlüğü savunan görüş” olarak tanımlanan bu yöntemde farklılıklarla bir arada yaşama zemini söz konusudur. Bizim kadim değerlerimizde ve geleneğimizde var olan bu yöntemin, şimdi bize Batı tarafından ambalajlanarak sunulması ilginçtir. Renklerin ve dillerin farklı olmasının Allah’ın ayetlerinden olduğuna inanan bir milletin bugün çoğulculuğa karşı olması beklenemez. Demokrasi dediğimiz mekanizma da sokaktaki vatandaşın dahi sesine, düşüncesine kulak vermek demek değil midir? Evet, Cumhuriyet fazilettir ama faziletli yaşamak ve yaşatmak da onu taçlandıracak en önemli unsurdur.

29.10.2022

İHSAN ÜNLÜ