Elif

 

  ...Ve kırık cam parçalarından yansıyan ışıklar,seni elmastan uzaklaştırdı.

 “Elif” i bir çubuk sandın.

 Oysa elif bir çınardı.Kökü vardı...Bir anaydı,topraktı...Özdü elif...cevherdi.

 Gönüldü, güldü.

 Gülmesi derinden, bakışı ötelerden, çok ötelerdendi.

 Esintisi sonsuzluğun hasretinden...

 Nazarı ta ki, kılcal damarlara değiyordu...

 Elif bakmıyor, nazar ediyordu !

 Yüreğe saplanan bir ok değildi elif...

 Bir ciğerdi ki  yanan, yanmakla yanmayan...Bir kandil ışığı yol-yolak onsuz olmayan...

 Budanmış dal, mertek deyip hakaret edersin elife ha !

 Yarasından kan damlayan, can taşıyan “anne anne” nida edip ağlayan çocuktur elif.

 Tüm çocuklar elif...ah bilsen...

 Filistin elif, Suriye elif, Irak elif...

 Avrasya ve Çin’de elif...

 Gözyaşı varsa “elif” odur...

 Toprak suya kavuşacak, bahar gelecek ya...

 Elifler baharı getirecek işte!