“Korkma“ diye başlayan Marşımız, sadece Milli Mücadele Dönemi’nde ecdadımıza umut aşılamak için yazılmamıştı. Her karış toprağı şehit kanıyla yoğrulmuş vatanımızın ilelebet payidar olacağını anlatıyordu.
Bizlere yeni ufuklar açan, istiklalimize yönelik hayasızca saldırılara karşı yurdumuzu alçaklara uğratmayan ecdadımızın mirasçısı olan bizler ve özellikle de aydınlık yarınlarımız olan gençlerimiz, bu vatanın kıymetini biliyor, bundan sonra da bilecektir. 15 Temmuz’da bir kez daha gördük ki âlemi nizam etmiş bu milleti tanklar, toplar durduramadı. Akif’in Asım’ın Nesli diye tarif ettiği gençlerimizin söz konusu vatan olduğunda namusunu çiğnetmeyeceğine, bir ulusun var olma mücadelesinde dün olduğu gibi bugün de yarın da aynı milli ve manevi duygularla hareket ettiğine şahit olduk.
Milletin ıstırabını derinden hisseden Mehmet Akif, İstiklal Marşı’yla ebedi bir abide armağan etti bizlere. Akif, Milli Mücadele’nin heyecanını dizelere aktarırken tarihi bir şahlanışın müjdecisi olmuştur. Bize ve gençlerimize düşen görev, bu ruhu, bayrak ve vatan sevgisini daima diri tutmaktır.
Milletimizi aynı istikamet etrafında birleştiren, hürriyetimizin ve istikbalimizin simgesi olan İstiklal Marşı’na saygı duymak, her bir mısrasında şehitlerimizin aziz hatıralarının olduğunu bilmek, gençlerimize bu bilinci aşılamak hepimizin görevidir.
Biz çağları taksim eden, kıtaları yöneten bir ecdadın torunlarıyız. Bu şuurla hareket edersek bastığımız yerleri toprak deyip geçmezsek büyük Türkiye ülkümüze kimse engel olamaz. Hiçbir güç, birliğimizi kardeşliğimizi bozamaz. Başta gençlerimiz olmak üzere hepimiz İstiklal Marşı’nın her bir dizesini iyi anlamalıyız.
Kalbimizdeki ortak duygu ve heyecanı, vatana olan aidiyetimizi gösteren, güçlendiren İstiklal Marşımızın TBMM tarafından kabul edilişinin 96. yıldönümünü kutluyorum. Milli Mücadele’nin tüm kahramanlarını ve Milli Mücadele’yi destanlaştıran Mehmet Akif Ersoy’u rahmetle minnetle anıyorum.”
