Erzincan’da 2017-2018 yıllarında yapılan ve yapımı devam eden, 2019 yılında ise yapılacak olan kamu ve özel sektör yatırımları ile istihdam konularının yanı sıra muhtarların öneri ve taleplerinin görüşülmek üzere biraraya gelindiği “Muhtarlar Toplantısı” Ekin Konferans Salonu’nda düzenlendi.


Gerçekleştirilen toplantıya Erzincan Valisi Ali Arslantaş’ın yanı sıra Erzincan Milletvekilleri Süleyman Karaman ve Burhan Çakır, Erzincan Belediye Başkanı Cemalettin Başsoy, Erzincan Vali Yardımcıları Mehmet Şerif Olçaş, İhsan Ayrancı, Çağlayan Aydın, kamu kurum müdürleri, belde belediye başkanları, merkeze bağlı köy ve mahalle muhtarları katıldı.


Düzenlenen toplantıda, konuşma yapan Erzincan İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Yaşar Felekoğlu, 2017 yılı programında yer alan projelerin değerlendirmesini katılımcılara aktararak, 2018 yılı yatırım programına alınan 463 projedeki 368 çalışmanın tamamlandığı 84 projenin ise yapımının devam ettiğini, 11 projenin ise ihale aşamasında olduğunu bildirdi.


Felekoğlu yaptığı sunumda Erzincan İl Özel İdaresi olarak Tarım, Kırsal Altyapı, Köy Yolları, Köy İçme suları, Köy Sosyal Tesisleri ve Köy Sosyal Hizmetler Sektörlerindeki çalışmalara yönelik şu bilgileri verdi; “tarım sektöründeki 65 proje işinde 15.941.162,00 TL harcanarak, bu projelerden 61 çalışmanın tamamlanmış olup, 4 çalışma ise devam etmektedir.


Köy içme suları sektöründe, 59 projenin tamamlanmış olup, 41 projedeki çalışma devam etmektedir. 5 proje ise ihale aşamasındadır.


Kırsal altyapı sektöründe, 24 proje tamamlanmış olup, 11 projedeki çalışma devam etmektedir. 2 proje ise ihale aşamasındadır.


2018 Yılı Köy Sosyal Tesisleri programı kapsamında, 71 köy içerisindeki 56 köydeki sosyal tesislerin yapım bakım ve onarımları tamamlanmış olup ve 15 köydeki sosyal tesislerin yapım bakım ve onarımları devam etmektedir.


İl Özel İdaresince 18 Köyde Yeni Yerleşim Yeri Çalışması yapılmıştır.


Köy yolları sektöründe 2018 yılındaki 181 proje kapsamında stabilize, istinat duvarı, menfez, köprü ile birlikte 213.60 kilometre sıcak asfalt, 38,70 kilometre birinci kat ve 27,00 kilometre ikinci kat asfalt dökülerek, 25 köyde 162.260 metrekare kilit parke çalışması yapılmıştır.”


Ardından konuşan Erzincan Belediye Başkanı Sayın Cemalettin Başsoy, Erzincan Belediyesi olarak bugüne dek yapılan ve yapılacak olan çalışmalara ilişkin katılımcılara bilgi vererek toplantının hayırlara vesile olmasını temenni etti.


Daha sonra konuşan Erzincan Milletvekilleri Süleyman Karaman ve Burhan Çakır ise tüm muhtarlara çalışmalarında başarılar dileyerek, yapılan toplantının hayırlara vesile olmasını temenni ettiler.


Erzincan Valisi Ali Arslantaş ise yaptığı konuşmada; “Devletimiz, 2023 hedefleri doğrultusunda başlattığı kalkınma hamlesi neticesinde yollarıyla, modern hastaneleri, okulları, sosyal alanları ve her geçen gün büyümeye, gelişmeye yönelik ürettiği yeni projeleriyle büyük ve güçlü Türkiye’nin inşası ve ihyası için çalışmaktadır. Kadim bir kültüre ve her alanda önemli zenginliklere, birikimlere sahip olan Erzincan’ı bu hedefler doğrultusunda daha iyi yerlere taşımak hepimizin öncelikli görevi olmalıdır.


Unutmayalım ki her imkân bir imtihandır. Rabbim bizlere bu aziz millete hizmet etme fırsatı verdi. Bizler de mesuliyetlerimizin bilincinde olarak vatandaşlarımıza en iyi hizmeti sunmak için çalışmalıyız. Hamdolsun şehrimizde bu anlamda kamu kurum ve kuruluşlarımız başta olmak üzere tüm sivil toplum kuruluşlarımızla, muhtarlarımızla tüm mesaimizi hemşehrilerimize daha müreffeh bir yaşam sunmak için harcıyoruz.


Hayırla yâd edilmek, bir eser ortaya koymak, vatandaşlarımızın duasını almak arzusunda olan herkesin çalıştığını görmek bizleri ziyadesiyle mutlu etmektedir.


Şehrimize hizmet etmenin en büyük itici gücü, daima yanımızda olduğunu bildiğimiz vatandaşlarımızın desteği oldu. Devletimizi temsil etmek, vatandaşımızın gönlünü kazanmakla olur. Bu açıdan tüm muhtarlarımızın vatandaşlarımıza samimi, candan ve müşfik davranmaları devletimizin insanı yaşat ki devlet yaşasın düşüncesiyle de örtüşmektedir.


Özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızın siz değerli muhtarlarımızın gerek özlük hakları gerek hak ettiğiniz prestijinizin sağlanması noktasında önemli destekleri oldu. Muhtarlarımız ve muhtarlık müessesesinin ihtiyaçları, karşılaştıkları sorunlar ve bu sorunların çözümüne yönelik çalışmaların yürütülmesi amacıyla her yıl 19 Ekim gününü “Muhtarlar Günü” olarak kutlamaya başladık. İnanıyorum ki her geçen yıl daha güçlü yapısıyla muhtarlık müessesi daha etkin hizmetlere imza atacaktır.


Geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan konuşmasında: “Sanılmasın ki Kıbrıs açıklarındaki doğalgaz arama ve egedeki kayalıklarla ilgili fırsatçı girişimler dikkatimizden kaçıyor. Ülkemizin güneyindeki gelişmelere yoğunlaşmasını fırsat bilerek Kıbrıs’ta ve egede haddini aşanları yanlış hesap yapmamaları konusunda buradan ikaz ediyorum.


Güney sınırlarımızda yanlış hesap yapanların hesabını nasıl Fırat kalkanı operasyonuyla, Zeydindalı operasyonuyla, çok yakında başlayacak Mümbiç ve Fıra’tın doğusu operasyonlarıyla bozuyorsak onların hesabını da bozarız ve bozacağız. Şunun iyi bilinmesi lazım, Türkiye bir çadır devleti değildir. Asırlara bali olan bir devlet anlayışımız vardır. Ve biz bu devlet anlayışımızı bir kenara bırakarak “buyrun “ diyemeyiz. Gereği neyse bunu yaparız. Ve bir ölürüz bin diriliriz. Savaş gemilerimiz hava kuvvetlerimiz ve diğer güvenlik birimlerimiz şu anda bölgedeki gelişmeleri gerektiğinde her türlü müdahaleyi yapma yetkisiyle yakından takip ediyorlar. Kıbrıs açıklarında faaliyet gösteren yabancı şirketlere Rum tarafına güvenerek hadlerini ve güçlerini aşan işlere kalkışmamalarını tavsiye ediyorum. Bunların efelikleri bizim ordumuzu, gemilerimizi uçaklarımızı görene kadardır. Bu işin geçerli olmayan anlaşmalarla bölgeye sondaj gemileri getirerek olmayacağını bir kez daha hatırlatıyoruz.


Türkiye tarihten ve uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarımızı koruyacaktır. Bizim için Afrin neyse egedeki Kıbrıs’taki haklarımız da odur.”


Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ne demek istediğini sizlerle birlikte yorumlamak istiyorum.


Bir süredir Akdeniz’de GKRY ile yani daha doğrusu GKRY’nin arkasındaki yamyamlar ile mücadele halindeyiz. Akdeniz’de şu anda 10 dan fazla ülkenin savaş gemisi uçak gemisi ve denizaltısı bulunuyor. Neden? Suriye savaşı için mi? Tabii ki hayır. Suriye savaşı işin bahanesi. Türkiye’nin de ağırlığını koyduğu bölgede çok farklı bir mücadele var. Hatta belki de Suriye’de savaşın bitmemesinin nedeni de bu mücadele. Savaş devam ettiği sürece emperyalistlerin savaş gemilerinin Akdeniz’de bulunmaları meşru hale geliyor çünkü. Orada olmalarının sebebi ne dersek tabii ki yine para, tabii ki yine enerji.


Yeni bir oyun kuruluyor, bu oyunun en önemli parametresi enerji ve Pazar mücadelesi. Ve bu oyunun bu günkü merkezi doğu Akdeniz. Kıbrıs adasının açıklarından başlayarak doğu Akdeniz’in bir çok yerinde devasa hidrokarbon rezervleri keşfedildi.


Haliyle bölge bir anda karıştı. Ortalığı karıştıran başlıca aktör GKRY daha doğrusu onu önümüze atan batılı güçler. GKRY mısır Lübnan ve İsrail ile ayrı ayrı anlaşarak adanın etrafını sözde münhasır ekonomik bölge ilan etti. Türkiye ise böyle bir oldu-bittiye asla müsaade etmeyeceğini belirtti. Türkiye ile baş edemeyeceğini bilen Rumlar ilan ettikleri bölgeyi parsel parsel bölerek ihale etti. Acıktıkları ihalenin sebebi büyük devletlerin şirketlerinin buralarda sondaj yapabilmesi, bir nevi abilerini çağırdı yani. Peki işe yaradı mı, tabii ki hayır. Onu birazdan anlatacağım.


Süreci yeniden gözden geçirirsek, İsrail 2009 yılında Tamar bölgesinde, 2011 de Leviatan 2012 de Kıbrıs açıklarındaki Afrodit bölgelerinde devasa doğalgaz yatakları buldu. Mısırda kendi kıyılarına 120 mil açıktaki Zohr bölgesinde devasa bir rezerv buldu. Bu rezervler küçümsenecek miktarlar değil, ABD jeolojik araştırma merkezi verilerine göre doğu Akdeniz’de 10 ila 15 trilyon metreküp doğal gaz, ve 3,5 milyar varil petrol olduğu tahmin ediliyor,


Bununla birlikte en az 10 trilyon metreküp keşfedilmemiş doğalgaz olduğu düşünülüyor. Bu rakamlar dünya enerji piyasasını sallayacak rakamlar. Zaten salladı da. Doğu Akdeniz coğrafyasında bulunan ülkeler siyasi çatışmalar ve iç çatışmalarla boğuşuyor. Amerika payını almak ve İsrail’i korumak için bölgede bulunuyor, Avrupa ise dünyanın en büyük doğalgaz pazarı olarak Rusya’nın tekelinden kurtulmak istiyor. Çünkü Avrupa birliği ham petrolde yüzde 90 doğalgazda yüzde 66 katı yakıtta yüzde 42 ve nükleer yakıtta ise yüzde 40 dışa bağımlıdır. Bu yüzden GKRY’nin arkasında durmaya çalışıyorlar.


Bu hamleler Türkiye’yi yani bizi neden bu kadar rahatsız etti de kadife eldiven içindeki demir yumruğumuzu çıkarıp masaya vurduk. Deniz kuvvetlerimiz Akdeniz’e indi, nerede sondaj yapılacak denirse deniz kuvvetlerimiz tatbikat başlattı. Bu şekilde GKRY bu işi yaptığı ikili anlaşmalarla kendi başına yapamayacağını anladı. Türkiye’nin ve KKTC’nin kıta sahanlığını işgal etmeyen aramalara zaten karışılmıyordu. Ama Türkiye sınır ihlaline asla müsaade etmeyeceğini net bir şekilde göstermiş oldu.


GKRY parsellerde kendi yapamadığı sondaj işi ile ilgili ihale açtı, abileri gelince Türkiye geri çekilir diye düşündü. Türkiye’nin sondaja müsaade etmediği üçüncü bölge diye bilinen alanın ihalesini İtalyan Enny şirketi aldı. Sahyben 12 adlı gemisini arama yapması için bölgeye gönderdi. İtalyan sondaj gemisini Türk savaş gemileri karşıladı ve rotasını değiştirmesini söyledi, gemi rotasını değiştirmeyince bizim savaş gemilerinden biri dümen kırdı ve İtalyan gemisine doğru tam hız yaklaşmaya başladı. İtalyan kaptan telsizle acil iletişim kurdu. Önümüzden çekilin yoksa birlikte batacağız diye çağrı yaptı. Türk kaptan ise hızımı ve rotamı kontrol edemiyorum diye cevap verdi. İtalyan kaptan buradan görebiliyorum hızını ve rotanı kontrol edebiliyorsun dedi ama bizim gemiden cevap gelmedi. Panikleyen kaptan tamam rotamı değiştiriyorum diyerek bölgeden uzaklaştı. Türkiye Akdeniz’e ağırlığını koydu, Rumlar ise abilerinin de Türkiye’yi caydıramayacağını anlamış oldu. Meşru hakkımızı kimseye ihlal ettirmeyeceğimizi o gün tüm dünyaya en net şekilde göstermiş olduk.


Ardından Türkiye ile KKTC bir anlaşma yaptı, bu anlaşmaya göre Türkiye petrolleri anonim ortaklığı bölgede petrol ve doğalgaz arayacaktı. Türkiye’nin ilk sondaj gemisi fatih de 2 ay önce bölgede aramalara başladı. Oradan gelecek iyi haberler inşallah bunca mücadelenin meyvesini verecektir. Batılı devletler ise oranın seyrini kendi lehlerine çevirebilmek için savaş gemilerini uçak gemilerini orada bekletmeye devam ediyorlar. Sözde sebep Suriye, işte bu yüzden Suriye savaşı bitmiyor bitirilmiyor. Türkiye bir yandan kendisini oyalamaya çalışan Yunanistan’ı susturuyor, bir yandan 10 dan fazla terör örgütüyle mücadele ediyor, bir yandan 4 milyon civarı Suriyeliye bakarken bir yandan da Akdeniz’i yola getiriyor. Peki gücü yeter mi? Evvel Allah, bu güne kadar yetti. Bundan sonra da hem Fırat’ın doğusunda başlayacak operasyon hem de Akdeniz’de devam eden sondajların sonuçlarıyla daha fazlasını yapacak. Güzel günler yakın.” diye konuştu.


Konuşmaların ardından köy ve mahalle muhtarlarının toplantıda dile getirmiş olduğu talepler değerlendirilerek, 2018 yılı için planlanan çalışmalar görüşüldü.

Editör: Doğu Gazetesi