Burada konuşan Birpınar, dünyayı önceki nesillerin ve kendilerinin kirlettiğini belirterek, bırakılan çevre nedeniyle gençlere özür borçlarının olduğunu söyledi.

Özellikle Batılıların vahşi bir kalkınma modeli geliştirerek dünyanın doğal kaynaklarını acımadan ve gelecek nesilleri düşünmeden kullanıp kirlettiğini ifade eden Birpınar, şöyle konuştu:

"Maalesef aynı ülkeler şimdi bizim gibi gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelere 'Biz dünyayı vahşi bir şekilde kirlettik. Yani havayı, suyu ve toprağı gelecek nesillere bırakmadan kirlettik, siz böyle yapmayın, sürdürülebilir bir kalkınmayı başarın' diye nasihat ediyorlar. Bunda kötü bir şey yok ama bunu yapmak için sizin daha büyük paralar harcamanız lazım. Gelişmekte olan ülkeler de onlara, 'Siz havayı, suyu ve toprağı kirlettiniz, bizden bunları kirletmememizi istiyorsanız bize para vereceksiniz, teknoloji transferi yapacaksınız ki sürdürülebilir kalkınmayı başarabilelim.' Çünkü bu çok pahalı bir yöntem. Enerji için kömürü çıkartıp santralde yakıyoruz ama gelişmiş ülkeler bize 'Siz güneş enerjisini, jeotermalı, rüzgar enerjisini kullanın' diyor. Bunları kullanmak çok pahalı olduğu için dünyada bu konuda önemli müzakereler yürütülüyor."

Plastik poşet kullanımını azaltmak için çıkarılan kanun sonrası beş büyük zincir marketle ilgili istatistiki bilgileri veren Birpınar, "Geçen yıl bu 5 zincir markette sadece ocak ve şubat aylarında tüketilen poşet miktarı 600 milyon adetti. Türkiye'de her sene toplam 35 milyar poşet tüketiliyor. Bu sene ise yine aynı marketlerde ocak ve şubat aylarında poşet ücretli olunca yüzde 75'lik bir azalmayla 150 milyon adete düştü." ifadelerini kullandı.

"BOĞAZ'I KORUMAK İÇİN ALTERNATİF ÜRETMEMİZ GEREKİYOR"

İstanbul Boğazı'nın güzelliğinin yanı sıra son derece stratejik bir su yolu olduğunu vurgulayan Birpınar, buranın korunmasının son derece önemli olduğunu söyledi.

Montrö Boğazlar Sözleşmesi imzalandığı dönemde Boğaz'dan geçen gemi sayısının iki olduğunu aktaran Birpınar, "1936'da İstanbul’un nüfusu 900 bin şu anda 16 milyon. Boğaz'dan geçen gemi sayısı ise 200 civarında. O dönem Boğaz'dan geçen gemilerin boyu maksimum 50 metre iken şimdi 350 metrelere çıkıyor. Burada deniz kazaları meydana geliyor. UNESCO'nun koruması altında olan Boğaz'ı korumak için buna alternatif üretmemiz gerekiyor. Çevresel tehlikeleri göz önünde bulundurarak Kanal İstanbul gibi projelere karşı gelmememiz gerekiyor. 2014 verilerine göre Boğaz'dan geçen gemiler 144 milyon ton tehlikeli yakıt taşıyor. 20 milyon insanın ve çevrenin sağlığı için buna mutlaka alternatif üretmemiz gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.

Editör: Doğu Gazetesi