Erzincan

Erzincan’ın Bereketli Toprakları ve Sıradışı İklimi

Anadolu’nun kalbinde yer alan Erzincan, ılıman havası, verimli ovaları ve büyüleyici gölleriyle keşfedilmeyi bekleyen bir doğa harikası. Şehrin meyve bahçelerinden Karasu’nun bereketine uzanan hikayesini kaçırmayın!

Abone Ol

Anadolu’nun doğusunda, dağlarla çevrili fakat yüreği geniş bir şehir Erzincan… Bugün yaklaşık 210 bin kişiye ev sahipliği yapan şehir, sadece nüfusuyla değil, verimli toprakları, iç açan iklimi ve doğal zenginlikleriyle de dikkat çekiyor. Şehir merkezinde yaşayan 90 bin 100 kişi, hem tarihle hem de doğayla iç içe bir hayat sürdürüyor.

Gümüşhane, Bayburt, Tunceli, Erzurum, Elazığ, Malatya, Bingöl ve Sivas gibi birçok şehre komşu olan Erzincan, bu illerden özellikle Gümüşhane, Bayburt, Erzurum, Tunceli ve Sivas’a doğrudan ana karayolları ile bağlanarak stratejik bir ulaşım avantajı sağlıyor. 11.903 km²’lik yüzölçümüyle geniş bir araziye yayılan şehir, Doğu Anadolu’nun sert karasal iklimine rağmen daha ılıman bir havaya sahip olmasıyla bölgesindeki diğer illerden ayrılıyor.

Bu ılıman hava, Erzincan’ı adeta bir meyve cennetine dönüştürüyor. Narenciye dışında neredeyse her tür meyvenin yetiştirilebildiği topraklarda meyvecilik, tarım gelirlerinin en büyük kalemlerinden birini oluşturuyor. Ovalar, bahçeler, bağlar… Şehirde mevsimler sadece hava değil, bereket de taşıyor.

Karasu Nehri: Erzincan’ın Can Damarı

Fırat Nehri’nin önemli kollarından biri olan Karasu, Tercan ve Erzincan ovalarını sulayarak tarıma hayat veriyor. Karasu’yu besleyen irili ufaklı dere ve çaylar sayesinde bölge yılın büyük kısmında sulak kalıyor. Ayrıca yapılan ve yapılması planlanan barajlar, bu su kaynaklarını daha verimli kullanmaya olanak tanıyor.

Göller Diyarı Erzincan

Sadece nehirleriyle değil, gölleriyle de göz dolduran Erzincan’da Aygır Gölü’nden Yedi Göller’e, Ardıçlı Göl’den Otlukbeli Gölü’ne kadar birçok doğal su kaynağı bulunuyor. Tercan ve Erzincan Baraj Gölleri ise hem sulama hem de manzara açısından bölgeye değer katıyor.

Sonuç mu?

Erzincan, Anadolu’nun ortasında sessizce ama kararlılıkla büyüyen, doğayla iç içe yaşayan, her mevsim başka bir yüzünü gösteren bir şehir. Belki de artık bakışları biraz doğuya, bu gizli cennete çevirmek gerekiyor.