İnsanlar hiçbir asırda böyle saltanatları görmediler yaşamadılar. Ne yazık ki, hiçbir dönem bu kadar çok şımarık arsızlıklar, yüzsüzlükler yaşanmadı. En fazla sefasını da cefasını da kadınlar yaşıyorlar.

İnsanlar şimdi şatolar gibi yüksek lüks dairelerinde yaşıyor, dünya avuçlarının içinde.Evin içinde helası, hamamı, mutfaklarda şakır şakır akan sıcak soğuk suları var. Mermerler fayanslar, lambriler etraf pırıl pırıl, kömür, odun alma derdi yok. Eskiden bir haftada gidilen yol şimdi bir iki saatte alınıyor keza insanlar emeksiz yürümeden oturduğu yerde istediği yere gidiyorlar. Eskiden her kapıda bir at vardı, sonra bisikletler,motosikletler geldi,şimdi yerinde nerdeyse her kapıda, hatta bazılarında birden fazlave kaldırımlara sığmayan servet değerindeki arabaları var. İnsanlarkredi kartlarıyla varlık sahibi olmaya ve hak etmeden yemeye alışmışlar, akıbeti unutmuş, ne kredi ne de faiz korkuları var.

Son 50 yıldan bu yana en fazla saltanatı kadınlarımız yaşıyor. Ama ne kendilerini ne de etrafındakiler iflah oluyor. Her şey düğmelere bağlanmış. Düğmeye basıyor ısınıyor, çamaşırı yıkanıyor, evi süpürüyor, çamaşırı, bulaşığı yıkanıyor, ocağı, lambaları yanıyor, artık çocuk bezi yıkama dertleri de yok. Bir de kocası sofrayı hazırlasa veşu düğme işlerine deyardımcı olsa gel keyfim gel. Şimdi gelinler artık kocanın yakınlarını evlerinde görmek istemiyorlar. Akıl hocaları çoğalmış,‘’Evin kadını eşinin büyüklerine bakmaya mecbur değil, hatta bazıları eşine de bakmaya mecbur değil’’ fitnesini yaymışlar. Hiçbiri çıkıp ta, büyüklerinize kocanıza hürmet ediniz saygı gösteriniz, sahip çıkınız demiyor. Ama şu da var evin hanımı çalışıyorsa, eşi de ev işlerini birlikte yüklenmeye mecburdur.

O beğenmedikleri büyükleri, çocuklarını büyütüp okutmuş, para harcayıp düğününü yapmış yeni evini dizmiş. Sadece bir samimiyet, güler yüz bekliyor. Ama onlar kocalarını hâkimiyetleri altına alma dürtülerinden patlamaya hazır bomba gibiler,Önce erkekler bir adım öndeydi şimdi kadınlar iki adım önde ve sözlerini yürütüyorlar. Evlilik tozpembe ve eğlencelik değildir, her iki taraftan fedakârlık, sadakat ister.

Evvelce bu kadar çok boşanmalar,ihanetler, cinayetler, cinnetler yoktu. Şu da bir gerçek ki, dünyanın en mutlu insanları, başını sokacak kadar evi, karnı doyacak kadar parası ve kendini mutlu eden bir eşi olan, kanaatkâr ve sadık insanlardır. .

Bahaneyle, ufak bir tartışmayla evinden, çocuklarından uzaklaştırılan, nafaka ödeyen ve bir sığınma evleri dahi olmayan sokaklarda dolaşan kin güden erkekler, Diğer taraftan, nefsine uyan, kendine emanet edilen hanımını esir gibi gören, işkence eden,öldüren zalim erkekler. .

Hiçbir asırda insanlarbu kadar israfların ve şımarık saltanatlar içinde yaşamamışlardı, çünkü insanları saptıran internetler, okuma uğruna başıboş kalan gençlerimiz yoktu. Özgürlükler adına kaybettiğimiz manevi değerler ve ananeler çıkmaz bir sokakta düğümlenip kalmışlar.