Eşraf denildiğinde aklıma gelen isimlerin daima başında yer almıştır. İnandığı doğruları ne pahasına olursa olsun söylemekten çekinmeyen, özü sözü bir, olduğu gibi görünen göründüğü gibi olan, memleketimizin hafızası, onur ve kıymet adamı olan mert adam Şefik Aras’tan söz ediyorum.

Erzincan’ımızın medarıiftiharı, onuru, büyük değeri Şefik Aras.

Kendilerini tanımam çocukluk yıllarıma yani 1970’li yıllara denk gelir...

Merkezi Hükümet Caddesi’nde olan Öz Erzincan Gazetesi, Erzincan’ın Sesi, Birlik Gazetesi, Öz Söz gibi yerel gazeteler arasında şehrimizin en büyük medya organıydı.  Gazetenin başyazarı olan Şefik Aras Bey hem gazetenin hem de gazetenin basıldığı Sanat Matbaası’nın sahibiydi.

Şefik Bey, Türkiye’nin en büyük deprem felaketlerinden birisi olarak tarihe geçen, üzerinden neredeyse bir asır geçmesine rağmen yürekleri sızlatan 1939 Depremi’nden sonra yeniden kurulan şehrin gelişimini takip etmiş ve yaşanan acıları kendisine büyük dert edinmiştir.

  1. için en çok yazan kalem olarak her şartta ve ahvalde “vakar ı”en büyük ifadesi olmuştur onun.

Şefik Bey ve gazetesini takip edenler, Şefik Bey’in yazılarında daima cesurca iyinin ve doğrunun yanında olduğuna,gazetesinin ise ilkesel olarak ters giden kimi hadiseler vedoğru olmayan politikalar karşısında çekinmeden itiraz edebilen bir yayın politikası izlediğine tanık olmuşlardır.

Bendenizin Şefik Bey ile yakinen tanışıklığım 1977 yılına denk gelir.

Şöyle ki, o tarihlerde bir grup genç arkadaşlarımızla kurduğumuz Ermat Ticaret ve Matbaacılık, 1980 yılında günlük yayına başlattığımız Doğu Gazetesi ile kesişen yolumuz, 1995 yılında aktif siyasete atılmamla birlikte dostluğa dönüşmüştür.

Şefik Aras’ın Erzincan’ımıza maddi ve manevi kattıkları elbette anlatmakla yazmakla bitmez. 

Mesela, arkadaşı Yıldırım Akbulut’un bakanlık ve başbakanlık dönemlerinde temelleri atılan Erzincan Barajı, Araştırma Hastanesi, Organize Sanayii Bölgesinin hep takipçisi olmuş, bendenizin aktif siyaset yıllarında da bu projelerin tamamlanıp bitirilmesi konusunda daima teşvikçi olduğunu hayırla hatırlayalım.

Mesela, tüm Erzincanlılar olarak hepimizin olmazsa olmaz arzumuz olan 1980’lerde başlayan Erzincan Üniversitesi serüveninin baş aktörlerinden vede Üniversite Vakfının kurucularındandı Şefik Ağabey.

Hiç unutmam yıllardır hep dikkatimizde olan Erzincan Üniversitesi’ni 2006 yılının başında TBMM’de yasalaştırdığımızda yılların özlemi gerçekleşmiş, hepimizin omuzlarında taşıdığıağır yük adeta kalkmıştı...

Yine onlarca yıllık arzumuz, temennimiz,çabalarımız neticesinde Çarşı Mahallesi’ni yapıp bitirdiğimizde, Organize Sanayii bölgesini faaliyete geçirdiğimizde, Araştırma Hastanesi’ni açtığımızda, Erzincan Barajı tamamlanıp sulama kanallarını faaliyete geçirdiğimizde, Erzincan’a doğalgaz getirdiğimizde, dün gibi hatırlıyorum duygularını pek yansıtmayan Şefik Ağabey sevincini gizleyememişti.

Şefik Ağabey ile her bir araya geldiğimizde mutlaka konumuz, Erzincan’ın geleceğinin sigortası olacak, “Taksim”, “Kızılay”, “Hocabey” mahalleleri olurdu. Zira müşahede ettiğimiz kimi gelişebilecek olumsuz sosyal hadiseler bizi endişeye sevk ederdi. Mevzubahis projeler, Erzincan’ın, İç Anadolu bölgesinin ve de Doğu Karadeniz’in huzuruyla da alakalı olduğuydu. Mamafih bu yolda çalışmalarımızı ilerletip söz konusu mahallelerin yapımı TOKİ tarafından ihale aşamasına gelmişken, 2008 yılında iptal ettirilmişti. Konunun hassasiyetine sahip vicdanları son derece yaralayarak endişeye gark ediyordu. Yine hasbihallerimizin baş konularından biri Şefik Ağabey’inde muhiti olan Hükümet Konağı’ndan Halitpaşa Caddesi’ne kadar devam edecek olan Merkez Çarşısı’nın kentsel dönüşümüydü.

Şefik Aras Bey değişen ve gelişen kimi şartlar sebebi ile matbaacılığı ve Öz Erzincan gazetesini tasfiye etmiş, sağlığı elverdikçe Doğu Gazetesi’nde yazmaya devam etmişti.

İki yıl önceydi. Henüz ofisini kapatmamıştı. Ofisine ziyarete gitmiştim. Meğer son ziyaretim imiş. Hükümetin şimdilerdeki kimi politikalarına eleştirilerini dile getirmişti. Kendisinin Suriye politikalarına dair değerlendirmeleri, gelecekte ülkemizi pek çok olumsuzluklarla karşı karşıya getireceği yönünde idi.

Evet, belleğimdeki Şefik Aras, gazeteciliğinin yanı sıra Erzincan’ımızın öncü kuruluşları olan UNSAN’ın, DOĞUSAN’ın, ERSAN’ın, Karınca Kiremit fabrikalarının kuruluş ve yönetimlerinde baş rol aldığıdır.

Türkiye’ye mal olmuş Yıldırım Akbulut, Aydın Doğan, Vecdi Gönül beyler Şefik Ağabeyin yakın dostları ve arkadaşlarıydı.
Anma törenlerinde, resepsiyonlarda, sempozyumlarda daima baş konuk olan Şefik Aras’ın en sevdiği şiir Ahmet Muhip Dıranas’ın “Fahriye Abla” şiiriydi. Gittiği bütün programlarda, davetlerde Fahriye Abla şiirini okurdu.

Hayatının bütün dönemlerini Erzincan’da yaşayan Şefik Aras, kendi çağdaşları ve kadim dostları olan Rahmi Tanoğlu Hoca, Avukat ErhayatFırattekin, Aydın Gökhan, Fehmi Sudaş, Tuncer Kırtıloğlu, Aslan Aksoy beylerle benimde birkaçına tanık olduğum, Cuma günleri yemekli toplantıları sağlığı elverdiği müddetçe devam ettirdi.

Rahmetli babamın tanıklığı ile “KepekölçenlerSülalesinden Hafız Abdülhalim Efendi’nin oğlu asalet timsali, vakar sahibi, arkasında iz bırakan kıymetli bir adamdı.

Hayatının hiçbir döneminde popülizme, hamasete pirim vermedi. Olduğu gibi görünen göründüğü gibi olan, taşıdığı bu sıfat ve duruşlara şimdilerde ziyadesiyle ihtiyaç duyduğumuz Eşraf ve delikanlı adam Şefik Aras Beyi rahmetle yad ediyorum. Allah rahmet eylesin.