Şefik Aras bizim gibi kendisini gazeteci sayan meslektaşlarımızın ağabeyi, büyüğü idi. Her birimizin gelişmesine önemli katkılar sağlamış, Erzincan’da en uzun süreli gazetecilik yapmış insanlardan birisiydi. Her fani gibi o da bu Dünya’ya geldiği gibi terk edip gitti. Bizim mesleğimizin diğer gidişlerden biraz farkı var. O bedenen aramızdan ayrılsa bile, yazdıkları ile, fikir ve düşünce dünyamıza, tarihimize, gelecek nesillerin gelişimine katkıda bulunacak yazılar bırakarak gitti. Yani o giderken bizlere önemli bir miras bıraktı. 1950 li yıllardan başlamak üzere çıkardığı gazeteler, yayınlarına katkıda bulunduğu dergiler onun en büyük mirasıdır.

O evlenip çoluk çocuk sahibi olmadı. Onun ömrü matbaalarda kurşundan yapılmış tipo baskı sayfalarının arasında geçti. Bizzat haberi takip etti, yazdı. Sonra mürettip olarak gazetenin sayfa düzenini yaptı. Ardından dağıtımını satışını abonesini takip etti. Bu yetmezmiş gibi kendi gazetesi Öz Erzincan gazetesinin yanı sıra TRT’nin yıllarca muhabirliğini yaptı. En zorlu yıllarda TRT’ye haber gönderdi.

Ben misafir ağırlayıp uğurlamayı hep ondan öğrenmişimdir. Gelen gazeteci arkadaşlarını en iyi şekilde misafir eder, onların her türlü ihtiyacı için tedbirlerini alır, sonra da gönderirdi. TRT mensupları ve gazeteciler onu hep çok sevdiler. TRT Erzurum Bölge Müdürlüğünde Bölge Müdürü, müdür, muhabir, kameraman, prodöktör, spiker her kademeden insan onu çok sevmişti. Her Erzurum’a gittiğimde TRT çalışanları bana hep onu sorarlardı. Sadece onlar mı, diğer basın mensupları da onu sever ve saygı duyarlardı. Nitekim Onun vefat haberinin ardından Erzurum’da bulunan çok sayıda arkadaşımız bizzat beni arayarak başsağlığı dileklerini ilettiler.

Şefik Aras Ağabey ile bizim belli bir dönem ortaklığımız da oldu. Dört gazete bir araya gelmiş, zarardan kurtulmak için birlikte tek bir gazete çıkarmıştık. Doğu gazetesinin çatısı altında birleşmiştik. Biz gazetemizi günlük olarak yayınlarken, diğer gazeteler yayınlarını haftalık olarak sürdürmüşlerdi. Şefik Aras’ın sahibi olduğu Öz Erzincan Gazetesi, Ali Allahverdi’nin sahibi olduğu Erzincan’ın Sesi Gazetesi ve Mustafa Temeltaş’ın sahibi olduğu Birlik gazetesi yayınlarını haftalık olarak sürdürmüşlerdi. Doğu gazetesi de ortaklık adına çıkan tek günlük gazete olmuştu.

Yani vaktiyle ekmeğimizi de bölüşmüştük. O dönemlerde başlayan ortaklığımız 13 Mart 1992 depremine kadar sürmüştü. Depremde her üç gazete de yayınına son vermiş, doğu gazetesi yayınını sürdürmüştü. Bu dönemde de Şefik Aras yazılarını günlük olarak sürdürmüş, doğu gazetesinde yıllarca ‘Başyazar’ olarak çalışmıştı. Çalışmalarının karşılığında kendisine teklif ettiğimiz şeyleri elinin tersi ile iterek geri çevirmiş “Ben sizin için çalışmıyorum. Bu şehri seviyorum ve şehir için çalışıyorum” demişti.

Son yıllarda kendisine “Şefik Ağabey, yazılarından bir seçme yap. Bu seçmeleri kitap olarak basalım. Bütün ücretini ben karşılayacağım” dediysem de bana; “Bu güne kadar kimseden böyle bir şey kabul etmedim. Bundan sonra da böyle bir teklifi kabul edemem” diyerek kibarca geri çevirmişti.

Baş dönmesine bağlı bir rahatsızlık sebebiyle hastaneye gitmiş, bir beyin ameliyatı geçirmişti. Doktorlar ona: “Zihni faaliyette bulunmanı yasaklıyorum” dediyse de o, yazılarını seyrek te olsa yazmaya devam etmişti. Başlangıçta sağlığına kavuşmuş gibi görünse de zaman içerisinde sağlığı bozuldu ve son nefesini verdiği güne kadar geldik.

Onun çevresinde hatırı sayılır çok sayıda dostu vardı. Eski Başbakanlardan Yıldırım Akbulut, Eski Bakan ve TÜRKSAT Yönetim Kurulu Başkanı Vecdi Gönül gibi çok sayıda dostu onun cenazesine katılmak için geldiler.

Şefik Aras hiç bir zaman insanların karşısında eğilmedi. Dik durdu. O yaşayışıyla da bu dünyadan göçtü. Kendisine rahmetler diliyorum. Cenaze namazında da ona hakkımızı helal ettiğimizi ikrar ettik. İnşallah o da çevresindeki insanlara olan haklarını helal ederek gitmiştir. Ruhu şad, mekanı cennet olsun.