Diyabet, yaşam boyu süren dikkatli bir takip, tıbbi tedavi ve disiplinli yaşam tarzı gerektiren kronik bir hastalık olarak biliniyor. Ancak uzmanlar, diyabetin sadece fiziksel değil, ruhsal sağlık üzerinde de önemli etkiler yarattığına dikkat çekiyor.
Yapılan bilimsel araştırmalar, diyabet hastalarının depresyona yakalanma riskinin, sağlıklı bireylere göre iki kat daha fazla olduğunu gösteriyor. Aynı şekilde depresyonun da, kan şekeri düzenini bozarak diyabet gelişimine zemin hazırlayabileceği düşünülüyor. Bu durum, iki hastalığın birbirini tetikleyerek iç içe geçebileceğini gösteriyor.
Depresyonun Belirtilerine Dikkat!
İki haftadan uzun süren mutsuzluk hali, ilgi kaybı, iştah ve uyku bozuklukları, yorgunluk, dikkat eksikliği ve ölüm düşünceleri depresyonun temel belirtileri arasında yer alıyor. Bu belirtiler, diyabetli bireylerde hastalığın kontrolünü de olumsuz etkileyebiliyor.
Depresyon, bireyin tedaviye olan motivasyonunu düşürerek; ilaç kullanımında düzensizlik, sağlıklı beslenmeden uzaklaşma ve egzersiz yapmama gibi sonuçlar doğurabiliyor. Böylece hem diyabetin kontrolü zorlaşıyor hem de psikolojik yük artıyor.
Diyabete En Sık Eşlik Eden Psikolojik Sorunlar:
-
Depresyon
-
Anksiyete Bozuklukları
-
Yeme Bozuklukları
-
Alkol ve madde kötüye kullanımı
Tedavide Çift Yönlü Yaklaşım Şart
Uzmanlara göre diyabet ve depresyonun birlikte görülmesi halinde, tedavi sürecinde hem fiziksel hem de psikolojik boyutların birlikte ele alınması gerekiyor. Bu kapsamda tıbbi takip, psikolojik destek, bireysel diyabet eğitimi ve sosyal destek sistemleri en etkili yöntemler arasında yer alıyor.
Tedavi sürecinde bilişsel davranışçı terapi, stres yönetimi, vaka yönetimi ve motivasyonel terapi gibi psikolojik müdahalelerin yanı sıra, uygun ilaç tedavisi de önem taşıyor.
Son olarak, diyabetle yaşayan bireylerin duygusal durumlarını ihmal etmemeleri, gerektiğinde profesyonel destek almaları hem yaşam kalitesini artırıyor hem de hastalığın kontrolünü kolaylaştırıyor.