Kemaliye’nin değerleri arasında gösterilen ve ilçenin tek yemeni ustası Nurettin Sağçolak ölümünden kıssa bir süre önce verdiği röportajında mesleğin inceliklerini anlatırken yeni neslin bu sanata olan ilgisizliğinden şikayet etmişti. Nurettin Sağçolak röportajında "Efendim, ben 1931 doğumluyum. 82 yaşındayım. Doğup büyümem bura. Baba mesleğim, ayakkabıcı. Ben de aynı mesleği yaptım. 4-5 kardeşiz, onlar yapmadılar, efendim, bir kısmı vefat etti. Ben halen sürdürüyorum yani, yapmaya devam ediyorum. 60 senedir bunu yapıyorum. 10 yaşında bir defa babamın yanında çalışıyordum. Şimdi de 60 seneden beri kendi yüzüme çalışıyorum. Başka da sanat makineleşince gevşedi meslek artık daha para kazanmıyor."
Yemeni demek tek tip ayakkabı yani otantik işi. Yemeni gayet söylemek bu yani bunlar kundura iskarpin falan değil. Tek tip ayakkabı, otantik iş yemeni denir. Her yörede hepsinde de aynıdır. Git Antep'e Antep de yemeni der, Elazığ'a git Elazığ da yemeni der bu bizim tek işlerimize. Bunun yapılma gayesi bundan yemeni deniyor. Efendim, daha evvel kalıbın sağı solu yoktu yani hepsi aynı ayağa giyilirdi. Onlar değişti artık; sağ sol kalıplara konmaya başladı. Kalıplar da yandı gitti odun oldu. 
50'den evvel bir ayakkabının beş altı yerinde yama vardı. Tamir vardı, 50'den sonra milletin neyse, hükümetler değişti, eline para geçince artık o çarığı kötü ayakkabıları çıkartıp yeni ayakkabılar giymeye başladı. Ta o zamanlardan 3-5 kuruş kazandık. Ama o devirler de bitti, şimdi makine bine çekene kadar ben bir çift ayakkabı çekiyorum. Daha bununla dövüşülmez ki. Hiç dövüşülmez onun için el emeği bitmiştir. Bizden sonra daha bunu yapacak kimse yapmaz, benim ikinci hanımımdan oğlum var, şimdi Anadolu Lisesi'ni okuyor, Erzincan'da burada ortaokulu bitirdi baba istersen senin mesleğini yaparım dedi. Dedim; ben 60 sene çalıştım, bir para sahibi olamadım. Sen, okuyacaksın. Şimdi okuyor, çocuk orada. Onun için mesleğe ne heves ettireceksin. Bazıları diyor ki, git sanatını öğren, ne olacak, öğrense ne olacak ki. Ben siftah etmeden gittiğim gün çok. Onun için bitmiştir, sanat bitti. El emeği herşeyde bitti. Hususi bu derilerinden getirttiriyoruz. İstampalar vardır, biçeriz. Biçtikten sonra iki deriyi zıt bir desenle birbirine işleriz. Yani açacak bir desenle. bunları sarar, pullar yapıştırırız ama emek çok. İki günde bir çift yapılıyor. Simini sar, pulla, yapıştır, dik, sayasını dik derken iki gün sürüyor. Bunun işlemesini kimse yapmıyor. Yani yapan yok. Kime sorsan diyor ki sıkıcı iş, ben onu yapmam. Onun için eskiden saranlar vardı, onlar da hep öldüler.
5 çift üründe sim sarardı adam, 5 kuruş çifti, ekmek de 5 kuruş idi. Dedim; ya 15 kuruş al da bizimkini sar Halil Emmi, bir daha demeyesin, paranın adındadır bereket, bir daha sarmam simini der kapatır. Biz fazla veriyoruz, almazdı. Akşama kadar 25 kuruşa çalışırdı, adam. 5 ekmeğe çalışılır mı ? Bunlar da geldi gittiler. O zaman öyleydi. Zaman bugünkü durum hiç imkan yok ki adam 1 lira ile 5 lira ile evini geçindire. Bitti sanat incelendi, heylendi, makineleşti. Köylerde nerede taze gelin gelmişse muhakkak ona ulu ayakkabılar yaptırırlardı, bizim yörelerimizde, muhakkak o gelin o ayakkabıyı giyinecekti. Siyah olur ve simi fazla sarılır. Ibrıkla gen yaparız üzerine böyle, bir günde onun simi işlenir. Ama kazamızda o ayakkabıları giyen olmazdı. Köylerimiz giyerdi. Şimdi baba mesleğimiz, devamlı bu işle meşgul olduk. Şimdi 60 liraya yapıyorum. Ama iki gün uğraşıyorum, bir çifte. 10 liraya 15 liraya gelmiyor yevmiyem. 60 lira ne ki, hiç para değil. Bir amele çalışıyor 70 liraya. 60 lira. Onun için bitmiştir, sanat bitti." demiştiKemaliye yöresel ayakkabısı olan Eğin yemeni ustası Nurettin Sağçolak (82) evinde geçirdiği rahatsızlık sonucu hayatını kaybetti.  
Editör: Doğu Gazetesi