SAĞLIK

Anksiyeteyi Sadece Maskeliyor: O İlaçlar Güvenilir Değil

Milyonlarca kişinin kullandığı kaygı ve uyku ilaçlarının sadece geçici rahatlama sağladığı ve uzun vadede risk taşıdığı ortaya çıktı.

Abone Ol

Uykusuzluk ve Kaygı Sorunları Artarken, Uzmanlar Lorazepam (Ativan) ve Alprazolam (Xanax) Gibi Popüler İlaçların Tehlikeli Bağımlılık Yaptığını ve Sorunun Kaynağını Çözmediğini Belirtti.

Günümüzde, özellikle dijitalleşmenin getirdiği monotonluk, sürekli meşguliyet hali ve kendi iç dünyasına dönmekten uzak bilinçsiz yaşam tarzı sebebiyle anksiyete ve uyku sorunları yaşayan bireylerin sayısı hızla artıyor. Bu yaygın sorunlar karşısında doktorların sıklıkla reçete ettiği lorazepam veya alprazolam (Xanax) gibi ilaçlarla ilgili dikkat çekici bir uyarı geldi.

Uzmanlar uyarıyor: Milyonlarca kişi tarafından kullanılan bu ilaçların, sanıldığı kadar güvenilir olmadığı ve sadece semptomları geçici olarak yatıştırdığı belirtildi.

Bu Tür İlaçların Kullanımı Uzun Vadede Bağımlılık Riskini Artırıyor

Yurt dışındaki önde gelen sağlık yayınlarında yer alan analizlere göre, anksiyete atağını yatıştırmak için bu tür ilaçları kullanan kişilerin, krizin altında yatan asıl sebebi anlamaya ve durumu daha iyi yönetmeye odaklanması gerekiyor.

Benzodiazepinler sınıfında yer alan (lorazepam ve alprazolam gibi) bu ilaçlar, anksiyetenin belirtilerini anında hafifletme özelliğine sahip. Ancak bu hızlı rahatlamanın büyük bir bedeli var. Konuyla ilgili değerlendirmede bulunan ruh sağlığı uzmanları ve paydaşlar, uzun vadeli kullanımların bağımlılık, tolerans gelişimi ve bilişsel bozulmalar gibi ciddi riskler taşıdığına dikkat çekiyor.

Önemli Bilgi: Uzmanlara göre, ilaçlar anksiyetenin temel nedenlerine müdahale etmiyor; sadece geçici bir maskeleme görevi görüyor. Temel çözüm, kişinin kendi iç dünyasına dönmesi ve sorunu kökten çözmeyi hedefleyen psikoterapi gibi kalıcı yöntemlerden geçiyor.

Vücudun Doğal Tepkisi Olumsuz Algılanıyor

Psikoloji alanındaki önemli isimlerden biri, anksiyetesi olan kişilerin, hızlı kalp atışı, gerginlik veya bulanık görme gibi semptomları birer tehdit olarak algıladığını belirtiyor. Oysa bu belirtiler, vücudun algılanan bir tehlikeye karşı verdiği doğal tepkilerden ibaret. Dijital dünyanın getirdiği sürekli uyuşukluk ve düşünceye vakit ayırmama durumu, kişilerin bu semptomlarla başa çıkma becerisini zayıflatıyor.

Uzmanlar, uzun süreli ve kalıcı bir rahatlama için bireylerin deneyim yoluyla anksiyete ile barışık yaşamayı öğrenmesi, bu fiziksel semptomlarla başa çıkma yeteneği geliştirmesi ve bunun için de psikoterapi desteği alması gerektiğini vurguluyor. İlaç kullanımında mutlaka doktor kontrolünde olunması ve bağımlılık riskine karşı dikkatli hareket edilmesi gerekiyor.