Antik Mezopotamya'nın en güçlü medeniyetlerinden biri olan Asur İmparatorluğu, sadece askeri başarılarıyla değil, uyguladığı sert ceza yöntemleriyle de tarihe geçti. Özellikle Kral Asurbanipal döneminde, itaatsizliğe karşı gösterilen acımasız tepkiler hem düşmanlara hem de halka gözdağı vermek için sistemli biçimde yürütüldü.
Asur ordusu, isyan eden liderleri ve esir düşen komutanları diri diri derilerini yüzerek cezalandırıyordu. Bu uygulama, düşmanın gözünde korku, halkın gözünde ise otoritenin sarsılmazlığını pekiştirmek amacıyla hayata geçiriliyordu. Asur saraylarının duvarlarını süsleyen taş kabartmalarda, bu işkencelerin detaylı sahnelerine rastlamak mümkün.
Yalnızca deri yüzmekle kalmayan Asurlular, uzuv kesme ve göz oyma gibi uygulamalara da başvuruyordu. Bazı kabartmalarda, savaş esirlerinin elleri ve ayakları kesilirken ya da gözleri oyulurken betimlenmiş sahneler bulunuyor.
Bu vahşetin zirve yaptığı anlardan biri, Kral Asurbanipal’in Elam Krallığı ile yaptığı Ulai Savaşı sonrasında yaşandı. Büyük zaferin ardından Elam komutanları canlı canlı derileri yüzülerek infaz edildi. Kral, bu kanlı zaferi kendi yazıtlarında şöyle anlattı:
“Elam’ı tümüyle alt ettim. Kralları Teumann’ın, o kibirli olanın kafasını kestim. Savaşçılarının sayısızını öldürdüm. Diri diri, ellerimle yakaladım. Cesetleriyle Susa çevresini doldurdum.”
Tarihi kaynaklar, bu tür cezalandırmaların yalnızca düşmanlara değil, imparatorluk içinde itaatsizlik gösteren halka da uygulandığını ortaya koyuyor. Asur İmparatorluğu'nun bu korku politikası, binlerce yıl sonra bile tarihçileri ve arkeologları dehşete düşürüyor.