KÜLTÜR-SANAT

Bir Zamanlar Zehirli Sanılıyordu: Domatesin İlginç Tarihi

Sofralarımızın vazgeçilmezi domates, bir dönem zehirli sanıldığı için yenmiyordu. Domatesin Güney Amerika’dan Osmanlı mutfağına uzanan tarihi haberimizde.

Abone Ol

Bugün neredeyse her yemekte karşımıza çıkan domates, geçmişte insanların uzak durduğu, hatta zehirli olduğuna inandığı bir meyveydi. Her gün tükettiğimiz bu kırmızı lezzet, aslında mutfaklarımıza oldukça geç girdi. İşte domatesin keşfinden Osmanlı mutfağına uzanan şaşırtıcı hikâyesi…

Domates, halk arasında sebze olarak bilinmesine rağmen, botanik açıdan bir meyve. İçerdiği yüksek C vitamini, lif, A ve E vitaminleriyle oldukça besleyici olan bu bitki; çiğ olarak tüketildiği gibi salçadan ketçaba, kurutulmuş domatesten püreye kadar birçok yan üründe de kullanılıyor.

Kökeni Güney Amerika’ya Dayanıyor

Domatesin ilk kez ne zaman ortaya çıktığı kesin olarak bilinmese de, bilim insanları bu bitkinin Güney Amerika’da yetişen nightshade (itüzümü) türlerinden evrimleştiğini düşünüyor. Patates, biber ve tütün de aynı bitki ailesinden geliyor. Araştırmalar, domatesin ilk kez Meksika ile Kosta Rika arasında kalan bölgede, MÖ 500’lü yıllarda evcilleştirildiğini gösteriyor.

Bölgenin en bilinen uygarlığı olan Aztekler, domatesi günlük yaşamlarında hem besin olarak kullanıyor hem de bazı hallüsinatif etkiler gösterdiğine inanıyorlardı.

Yeni Kıtadan Eski Kıtaya: Avrupa Domatesle Tanışıyor

Amerika’nın keşfi, birçok tarım ürününün de Avrupa’ya taşınmasına vesile oldu. Kristof Kolomb her ne kadar kıtayı ilk keşfeden kişi olarak anılsa da, domatesi Avrupa’ya getiren isim Hernán Cortés oldu. Cortés, Aztek topraklarına yaptığı seferler sonrası, beraberinde domatesi de götürdü.

Ancak domatesin Avrupa’da sevilmesi kolay olmadı. Parlak kırmızı rengi ve itüzümüne benzeyen görüntüsü nedeniyle uzun süre zehirli sanıldı. Buna rağmen İspanya, 1540’lı yıllarda domatesin tarımına başladı ve kısa sürede İspanya’nın sembollerinden biri haline geldi.

Avrupa’nın Geri Kalanı Domatese Temkinli Yaklaştı

İngiltere başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesi domatese uzun süre şüpheyle yaklaştı. Yenmesinden kaçınılan domates, daha çok süs bitkisi olarak sofralarda yer buldu. 18. yüzyıla kadar, yani yaklaşık 200 yıl boyunca domates sadece görünüşü için masaları süsledi.

Osmanlı Mutfağında Domates Ne Zaman Yer Aldı?

Domatesin Osmanlı topraklarına gelişi hakkında farklı rivayetler bulunuyor. Hatta bazı söylentilerde, domatesin Fatih Sultan Mehmet’e zehir olarak sunulmaya çalışıldığı bile iddia ediliyor. Ancak bu iddia tarihsel gerçeklik taşımıyor; çünkü domatesin Avrupa’ya gelişi bile Fatih’in ölümünden onlarca yıl sonra gerçekleşti.

Osmanlı’da domatesin tanınması ve mutfakta kullanılması 19. yüzyılda, özellikle Tanzimat dönemiyle birlikte başladı. Avrupalılaşma hareketlerinin etkisiyle, Batı mutfakları örnek alınmaya başlandı ve domates, o dönem bürokratların da etkisiyle sofralara girmeye başladı.

O günden bugüne, domates Türk mutfağının en temel malzemelerinden biri haline geldi. Bugün çorbasından menemenine, zeytinyağlısından salçasına kadar mutfakta kendine geniş bir yer edinmiş durumda.