Bir zamanlar evlerimizde ve sokaklarımızda, bugünkü akıllı telefonların ve internetin sunduğu sayısız eğlence alternatifi yoktu. Erzincan'da yaşayan nesiller için akşam yemeklerinden sonra veya hafta sonları, aile bireylerini ve mahalledeki çocukları bir araya getiren bambaşka bir dünya vardı: Yöresel oyunlar. Dijital çağın öncesinde, "sosyal medya" kavramının karşılığı belki de bir masanın etrafında veya sokakta bir araya gelip oynanan bu oyunlardı. Peki, hangi oyunlar Erzincanlı çocukların vazgeçilmeziydi?
Stratejinin ve Kahkahaların Adresi: Unutulmaz Oyunlar
Cep telefonları hayatımıza girmeden çok önce, oyun kutularının kapağının açılmasıyla başlayan sihirli anlar veya mahallede kurulan dairelerle kahkaha dolu anlar yaşanırdı. İşte o dönemin en popüler ve aileleri en çok bir araya getiren oyunlarından bazıları:
-
Gizli Hedef (Stratego): Savaş stratejilerini evlerimize taşıyan bu oyun, zeka ve mantık gerektiriyordu. Her hamle, gerilimi artırır, aile içinde strateji tartışmalarına yol açardı.
-
Amiral Battı: Kareli bir kağıt üzerine gemilerin dizilip, koordinat verilerek rakibin gemilerini bulmaya çalıştığı bu klasik oyun, tahmin yeteneğini ve stratejik düşünmeyi geliştirirdi.
-
Solo Test: Tek kişilik bir beyin fırtınası olan Solo Test, masanın bir köşesinde durur, herkesin sırayla zihinsel bir mücadele vermesini beklerdi. Tek piyon kalana kadar atlatma yapma hedefi, büyük bir başarı ve övünç kaynağıydı.
-
Tombala: Özellikle yılbaşı gecelerinin vazgeçilmezi olan tombala, aile fertlerini "Çinko bir, çinko iki, TOMBALA!" nidalarıyla bir araya getirirdi.
-
İsim-Şehir-Hayvan-Bitki: Kalem ve kağıdın yettiği bu oyun, hem bilgiyi tazeler hem de hızlı düşünmeyi gerektirirdi.
-
S.O.S: Bir kareli defter kağıdında, iki kişi arasında oynanan bu basit ama zevkli oyunda amaç, S.O.S harflerini yan yana, alt alta veya çaprazlama getirmekti.
-
Bom: 3 veya daha fazla kişiyle oynanan bu kağıt oyununda amaç, dört adet aynı meyve, hayvan veya nesnenin resminin bulunduğu kartı elinde toplamaktı.
-
Satranç: Stratejinin ve zeka sporunun tahtasıydı. Taşların her birinin farklı yetenekleri olduğu bu oyunda, rakiplerin hamleleri önceden tahmin edilir, adeta sessiz bir savaş yaşanırdı.
-
Risk: Dünya hakimiyeti kurma hayalleri kuranlar için Risk, stratejinin ve ittifakların oyunu idi. Saatler süren bu oyunda, dünya haritası üzerinde ordular hareket ederdi.
-
Monopoly: Emlak imparatorluğu kurma hayaliyle oynanan Monopoly, "Hapishane!", "Pas geç!" gibi anlarla zihinlere kazınmıştı.
-
Trivial Pursuit: Genel kültür bilginizi test eden Trivial Pursuit, farklı kategorilerdeki sorularla beyin fırtınası yaşatırdı.
-
Kızma Birader: Şans ve biraz da strateji gerektiren bu oyun, zarların şansı kadar, rakiplerin piyonlarını kırma ihtimaliyle heyecan yaratırdı.
Erzincan'da Çocukluğumuzu Şekillendiren Oyunlar
Cep telefonları hayatımıza girmeden çok önce, çocukların basit materyallerle veya sadece el çırpmayla yaşattığı sihirli anlar vardı. İşte o dönemin en popüler ve aileleri en çok bir araya getiren oyunlarından bazıları:
Çocukluğumuzun Unutulmaz Oyunu: Çatlak Patlak
Sadece bir el ve birkaç dostun yeterli olduğu Çatlak Patlak, en basit haliyle el çırpma oyunu olarak biliniyor. Oyunun en can alıcı noktası ise tekerlemesiydi: “Çatlak patlak, yusyuvarlak. Kremalı çörek, sütlü börek, çek dostum çek. Amanin dostum elini elimin üzerinden çek.”
Tekerleme biter bitmez hızlı olan kazanır ve eli en yavaş çeken "ebe" olurdu. Bir kişinin elini diğerinin üzerine koymasıyla başlayan bu heyecan, tekerlemenin son kelimesiyle doruk noktasına ulaşırdı. Bu basit ama eğlenceli oyun, çocukların reflekslerini geliştirirken, aynı zamanda onlara rekabetin ve dostluğun dengesini de öğretiyordu.
Annelerin Can Sıkıntısı Giderici Oyunu: Cim Cim
Canı sıkılan çocukları oyalamak için ebeveynlerin sıklıkla başvurduğu bir diğer oyun ise Cim Cim idi. En az iki kişiyle oynanan bu oyun, bir kişinin elini yere koyması ve diğerlerinin de elleriyle onun elini hafifçe çimdikleyerek yukarı aşağı hareket ettirmesiyle başlardı. Bu sırada söylenen ritmik tekerleme, "Cim Cim, Cim, Cim" şeklindeydi. Tekerlemenin ardından tüm eller dağıtılır ve "Uçtu başınaaa" diyerek bir kişi seçilirdi. Seçilen kişi, oyunu yöneten kişi olur ve bu döngü, tüm katılımcılar ebe olana kadar devam ederdi.
Odunluktan Bahçeye Uzanan Eğlence: Beştaş
Kız ve erkek çocukların, hatta bazen yetişkinlerin bile severek oynadığı Beştaş, basit bir taş ve el becerisi oyunuydu. Oyun, adını beş adet küçük yuvarlak taştan alıyordu. Yere atılan taşların belirli aşamalardan geçirilmesiyle oynanırdı. Oyuncular, önce tek tek taşları alarak, ardından ikişerli, üçerli ve dörderli gruplar halinde avuçlarına toplamaya çalışır, en sonunda ise havaya attıkları taşı yakalarken yerden diğer taşı alıp yakalamaları gereken son aşamaya geçerlerdi. Bu oyun, el-göz koordinasyonunu, dikkati ve sabrı geliştirirken, taşların birbirine çarparak çıkardığı sesler de oyuna ayrı bir melodi katardı.
İşte Erzincan'da oynanan diğer oyunlar:
-
Mendil Kapmaca: İki grup halinde oynanan ve ortadaki mendili ilk kapmaya dayanan bu oyunda, hız ve refleksler büyük önem taşır.
-
Sek Sek: Tek ayak üzerinde zıplayarak, karelerin arasına atılan yassı taşı itmeye dayanan, dengenin ve koordinasyonun oyun.
-
Yakan Top: İki grubun ortasındaki oyuncuları top atarak vurmaya çalıştığı, en popüler ve en heyecanlı sokak oyunlarından biri.
-
Elim Sende: Ebeden kaçıp, yakalanmamaya çalıştığınız ve yakalandığınızda ebe olduğunuz, koşuya dayalı basit ve eğlenceli bir oyun.
-
İp Atlama: Tek veya iki kişiyle oynanabilen, ritim ve zıplama yeteneğini geliştiren klasik bir antrenman ve eğlence aracı.
-
Birdir Bir: Eğilmiş bir ebenin üzerinden tekerlemeler eşliğinde atlanan, dengesini kaybedenin yandığı, grupça oynanan bir oyun.
-
Çelik Çomak: İki ucu yontulmuş kısa bir tahta ve bir sopa ile açık alanda oynanan, karşı takımı vurmaya veya sayı kazanmaya dayalı fiziksel bir oyundur.
Sözün ve Refleksin Gücü: Tekerlemeli ve Zeka Oyunları
-
Yağ Satarım Bal Satarım: Ebe elindeki mendili birinin arkasına bırakır ve mendili bulan kişi ebeyi yakalamaya çalışır. Oyunun akılda kalıcı tekerlemesi herkesin dilindedir.
-
Aç Kapıyı Bezirgan Başı: İki kapıcının kolları altından geçen oyuncuların, kapıcıların arkasına geçerek birleştiği ve sonrasında çekiştiği geleneksel bir oyundur.
-
Deve-Cüce: Ebenin “deve” veya “cüce” komutuyla herkesin ayağa kalktığı veya yere çöktüğü ya da gündüz - gece diyerek uyku, uyanma reflekslerin test edildiği, komik bir oyundur.
-
El Kızartmaca: Karşılıklı ellerin üst üste konulduğu ve alttaki oyuncunun ani bir hamleyle üstteki oyuncunun eline vurmaya çalıştığı, hızı temel alan bir refleks oyunudur.
-
Kutu Kutu Pense: El ele tutuşup daire olunduğu, melodiyle “kutu kutu pense” tekerlemesinin söylendiği ve adı söylenen kişinin arkasını döndüğü bir oyundur.
-
Hımbıl: Oyuncuların elindeki kağıtları aynı meyve grubunu tamamlamak için değiştirdiği, ilk tamamlayan kişinin “Hımbıl” diyerek kazandığı bir oyundur.
-
Kurt Baba: Ebe olan "Kurt Baba"nın renkleri sorup, söylenen renkteki oyuncuyu yakalamaya çalıştığı, kovalama ve saklanmaya dayalı bir oyundur.
-
Kemik Oyunu: İki grubun ay ışığında küçük bir kemiği aradığı, kemiği bulan grubun diğer gruba binerek merkeze döndüğü eğlenceli ve hareketli bir oyundur.
-
Menekşe: İki grubun “Menekşe mendilin düşe, bizden size kim düşe” tekerlemesiyle birbirine çarptığı ve oyuncu almaya çalıştığı bir oyundur.
-
Üşüdüm: Karşılıklı şarkı söyleyerek birbirine doğru ilerleyen iki grubun, şarkı sonunda bir oyuncuyu kendi grubuna katmaya çalıştığı bir tekerleme oyunudur.
-
Kelime Oyunu: Bir kelimenin son harfiyle başlayan yeni bir kelime söylemeye dayalı, kelime dağarcığını geliştiren basit bir oyundur.
Gizemli ve Stratejik Oyunlar
-
Saklambaç: Bir ebenin sayarak gözlerini kapattığı ve diğer oyuncuların saklandığı, ebe tarafından bulunup sobelenenin elendiği en klasik çocuk oyunlarından biridir.
-
Körebe: Gözleri bağlanan ebenin, dokunarak bir oyuncuyu yakalamaya çalıştığı ve bulduğu oyuncunun kim olduğunu tahmin etmesi gereken bir oyundur.
-
Bilye Oyunu: Üçgen içine dizilen bilyelerin, oyun bilyesiyle vurularak dışarı çıkarılmaya çalışıldığı, isabet ve nişan alma becerisi gerektiren bir oyundur.
-
Dokuztaş: İç içe üç karenin çizildiği bir tahtada, oyuncuların taşlarını dikey, yatay ya da çapraz dizmeye çalışarak rakibin taşını almaya çalıştığı bir zeka oyunudur.
-
Kibrit (Hırsız-Jandarma): Kibrit kutusunun havaya atılarak gelen yüze göre oyunculara rollerin (Hâkim, Jandarma, Davacı, Suçlu) atandığı, eğlenceli ve mizahi bir oyundur.
-
Köşe Kapmaca: Bir ebenin dışında kalan oyuncuların koşarak boş köşeleri kapmaya çalıştığı, hız ve dikkat gerektiren bir oyundur.
Bu oyunlar, teknolojiye boğulmuş günümüz çocuklarına, basit materyallerle bile ne kadar büyük bir eğlence yaratılabileceğini gösteriyor. Bir uzmana göre bu tür oyunlar çocukların sosyal gelişimine büyük katkı sağlıyor ve onlara yüz yüze iletişim kurmayı, kurallara uymayı ve en önemlisi grup içinde hareket etmeyi öğretiyor.
Peki, siz bu oyunlardan hangisini daha çok severdiniz? Veya sizin çocukluğunuzun favori oyunu hangisiydi?