Erzincan’ın tarihi ilçesi Kemaliye, eski adıyla Eğin, yalnızca doğa güzellikleriyle değil, yürek burkan mani geleneğiyle de ziyaretçilerini derinden etkiliyor. Eğin manileri, ilçenin geçmişinde yaşanan göç, hasret ve gurbetle yoğrulmuş acıların şiirsel ifadesi olarak kuşaktan kuşağa aktarılıyor.
Kadınların büyük çoğunlukla ses verdiği bu maniler, genellikle 11’li heceyle söyleniyor ve "alagözlü" ya da "kömürgözlü" maniler olarak adlandırılıyor. Eğin’de ayrıca 5, 7, 8 ve 14 heceli manilere de rastlamak mümkün.
Manilerin içeriğinde sıkça karşılaşılan duygular ise gurbetin acısı, yalnızlık, söylenemeyen dertler, içe akıtılan gözyaşları ve özlemin dayanılmaz ağırlığı oluyor. Bir bakıma Eğin manileri, Anadolu’nun ortak kaderini, kadınların sessiz çığlıklarını temsil ediyor.
1922’de Kurtuluş Savaşı’na verdiği destekten ötürü Mustafa Kemal Atatürk’ün Eğin’e gönderdiği teşekkür mektubunda, ilçenin adı parantez içinde "Kemaliye" olarak anılmış ve bu vesileyle adı Kemaliye olarak değiştirilmişti. Günümüzde bu kadim ilçenin sokaklarında yalnızca taş evlerin serinliği değil, geçmişin özlemleriyle dolu dizeler de yankılanıyor.
İlçenin üst kesimlerinde yer alan "Mani Yolu", işte bu geleneksel manilerin yaşatılması amacıyla Kemaliye Belediyesi tarafından oluşturuldu. Yol boyunca direklere asılan binlerce mani, yoldan geçenleri geçmişe götürüyor, gurbetteki sevdiklerine ağıt yakan kadınların duygularını yüreklerde yeniden hissettiriyor.
Osmanlı döneminde, çalışma koşullarının yetersizliği nedeniyle erkekler ekmek parası için gurbete gönderilirdi. Genç yaşta evlendirilip aile düzeni kuramadan uzaklara gönderilen erkeklerden yıllarca haber alınamaz, bazıları geri dönemeden hayatını kaybederdi. Kadınlar ise geride kalan hasreti maniyle dile getirir, dertlerini dizelere dökerek kendilerini avuturdu.
"Ficek" adıyla da anılan bu maniler; sevgi, gurbet, ölüm, doğa gibi temaları işler. Karşılıklı söyleme geleneği olan maniler, zamanla ilçenin kültürel mirasının bir parçası haline geldi.
“Ay dedin oydun beni”, “Çalarım kaval ötmez”, “Bahçeye kurdum testi” gibi dizeler hem aşkı hem ayrılığı hem de doğayı kendine özgü bir dille anlatıyor.
Günümüzde, yerli ve yabancı binlerce turistin ilgisini çeken Mani Yolu, Kemaliye’nin kültürel kimliğini yaşatan önemli bir durak. Her adımda hissedilen gurbetin ağırlığı, bu yolun yalnızca bir yürüme güzergâhı değil, aynı zamanda duygularla örülmüş bir zaman tüneli olduğunu gösteriyor.
İşte o manilerden bir kaç örnek;
Fidan diktim söküldü
Yaprakları döküldü
Ellerin yari geldi
Benim boynum büküldü
***
Gülümü gülene ver
Koklayıp gelene ver
Gönül bir gonca güldür
Kadrini bilene ver.
***
Yarım odamızda halı kilim var, ömür kısa arkasında ölüm var , ela gözlerini sevdiğim ağam, benim senden daha başka kimim var…
***
Reyhan incedir mordur, efkarlı olunca almam uykumu , Ela gözlerini secdiğim ağam, yolla mendilini alam kokunu…
***
Sen gideli zindan oldu şu Eğin, seher vakti kabul ola dileğin, inip has bahçeye bir gül koparmam, çarpıp oynamasın dertli yüreğim…
***
Gümürgap karşısı gerüşla düzü canıma tak etti ellerin sözü, düşmanlar toplanmış ayıra bizi, gül hardan ayrılmaz ben yardan…
***
Koçana söyleyin bu yıl akmasın, akıp akıp yüreğimi yakmasın, benden selam söyle nazlı yarime, bu yılda gelemem yola bakmasın…





