Türk havacılığında bir dönüm noktası, 28 Ocak 1925 tarihinde İzmir semalarında yaşandı. Ülkenin ilk yerli uçağını tasarlayan ve bizzat üreten Vecihi Hürkuş, kendi geliştirdiği “Vecihi K-VI” isimli uçağıyla gökyüzüne yükselerek tarihe geçti.
Cumhuriyet’in ilanından yalnızca iki yıl sonra gerçekleşen bu tarihi olay, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin teknolojiye ve bağımsızlığa verdiği önemin bir göstergesi oldu. Vecihi Hürkuş, Kurtuluş Savaşı sırasında gösterdiği kahramanlıkla tanınırken, savaş sonrası ise havacılığa yönelerek Türkiye’nin kendi kanatlarıyla uçabileceğini ispatladı.
Yunanlardan kalan parçalar, Türk zekâsı ve azmiyle birleşti
Vecihi K-VI’nın üretim sürecinde, Kurtuluş Savaşı sırasında düşmandan elde edilen havacılık malzemeleri kullanıldı. Ancak bu uçak yalnızca bir montaj harikası değildi. Gövdesinden kanatlarına, dümeninden iniş takımlarına kadar her parça, Türk mühendisliğinin ve el emeğinin ürünüdür. Hürkuş’un liderliğindeki ekip, dönemin kısıtlı kaynaklarına rağmen tamamen yerli imkanlarla uçağın tasarım ve üretimini gerçekleştirmeyi başardı.
İzmir’de yapılan ilk uçuş, hem teknik başarı hem de sembolik anlam açısından büyük yankı uyandırdı. Hürkuş’un bu uçuşla verdiği mesaj netti: Türk milleti artık gökyüzüne de kendi kanatlarıyla çıkabilecekti.
İzin verilmeyen başarı
İlk uçuşun ardından resmi makamlardan yeterli destek göremeyen Vecihi Hürkuş, uçağın tescillenmesi ve kullanıma alınması konusunda ciddi engellerle karşılaştı. Ancak onun kararlılığı ve vizyonu, Türk havacılık tarihinde silinmez bir iz bıraktı. K-VI, modern Türk havacılık endüstrisinin temel taşlarından biri olarak kabul edilir.
Bugün, bu cesur girişim ve ilk yerli uçuşun ardındaki isim olan Vecihi Hürkuş, genç mühendisler ve havacılar için bir ilham kaynağı olmaya devam ediyor.