Anadolu’nun kalbinde, taşlara kazınmış bir tanrıçanın sesi yankılanıyor. Binlerce yıl öncesine uzanan Frigya toprakları, doğanın koruyucusu ve bereketin simgesi Ana Tanrıça Matar Kubileya’ya adanmış eşsiz bir kültürün izlerini taşıyor.
Frigler Kimdi? Balkanlar’dan Anadolu’ya
MÖ 12. yüzyıldan itibaren Anadolu’ya adım atan Frigler, Trak kökenli bir halk olarak Balkanlar üzerinden bu topraklara geldiler. Antik kaynaklara göre, Makedonya’da "Brigler" olarak bilinirlerken Anadolu’da "Frig" adını aldılar.
Gordion: Siyasi ve Kültürel Başkent
Hitit İmparatorluğu’nun çöküşünün ardından, Frigler hızla yükseldi ve MÖ 8. yüzyılda Gordion’u başkentleri yaptı. Bu kent, güçlü bir merkezi yönetim ve gelişmiş bir kültürel yapı barındırdı.
Tanrıçanın Kutsal Diyarları
Matar Kubileya inancının merkezinde yer alan Pessinus ve Yazılıkaya (Midas Şehri), kayalara oyulmuş kült yapılar, sunaklar ve devasa kabartmalarla dünyaya açılıyor.
Efsane ve Mitin Dansı: Attis ile Kubileya
Tanrıça Kubileya’nın aşkı ve Attis’in trajedisi, Frigya’nın mitolojik anlatılarında hayat bulur. Attis’in kanı menekşeye dönüşür, tanrıça ise onu çam ağacına çevirir—bu efsane, ölüm ve yeniden doğuşun sembolüdür.
Sanat ve Ustalık: Frig El İşçiliği
Halılardan bronza, ahşaptan fibulalara kadar Frig sanatında ustalık ve estetik dikkat çekici. Doğayla iç içe semboller, bu eserlerde mitolojik anlatımı yansıtıyor.
Çözülmeyi Bekleyen Bilmece: Frigce
Hâlâ tam olarak çözülememiş olan Frigce, yazılı kaynakların sınırlılığı nedeniyle birçok sır barındırıyor. Ancak arkeolojik kazılar giderek daha fazla bilgi gün yüzüne çıkarıyor.
Frigya, Gelecek İçin Bir Cazibe Noktası
Bölgede ortaya çıkan mezarlıklar, yerleşimler ve kutsal alanlar, Frigya’nın hâlâ keşfedilmeyi bekleyen değerli bir kültürel hazine olduğunu gösteriyor.